'Türkiye'de Kriz ve Sıkıntıların Nedeni Yargı'
Türkiye’de yargının sorun haline geldiğini öne süren Avcı, çeşitli nedenlerle tutuklananların tahliye edilmesi ardından KCK tutuklularının da cezaevinden çıkıp çıkmayacağına ilişkin soruya; “Güneydoğu’da KCK içinde suç işleyen vardır ama inanıyorum ki; 4′te 3′ü suç işlemeyen insan da var. Özel Yetkili Mahkemeler her şeyi suç kabul ediyor, masum insanlar tutuklanıyor” yanıtını verdi.
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar ardından geçen cuma günü Silivri Cezaevi’nden çıkan ve pazartesi günü ailesinin oturduğu Gaziantep’e gelen Hanefi Avcı, bugün Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret etti. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İbrahim Ay’dan yapılan çalışmalara ilişkin bilgi alan Avcı, daha sonra soruları yanıtladı.
Cezaevine girdiği ilk gün büyük şok ile karşılaştığını, 4 yıl kaldığı cezaevi yaşamına zaman içerisinde adapte olduğunu ifade eden Hanefi Avcı, tahliye olduktan sonra yeni yaşamına alışmaya çalıştığını söyledi. Cezaevinde kaldığı süre içerisinde birçok şeyi unuttuğunu vurgulayan Avcı, şöyle dedi:
“Basit gibi gözüküyor ama arada geçen çok uzun zaman var. Bu zamanda çok şeyi unutmuşuz, yaşamadığınız için eksikliğini yeni hissediyorsunuz. Mesela ben telefon kullanmayı yeni öğreniyorum, her şey değişmiş. Mesela 9 yıldır gelmediğim Gaziantep çok değişmiş ve sokakları öğrenmeye çalışıyorum. Cezaevinde kaldığınız süre içerisinde oraya göre hareket ediyor, yiyor, giyiniyorsunuz, bir yaşam biçimimiz var. Burada ise alabildiğince yoğunluk var. Orada 3 kişiyle kalıyorsunuz, burada inanılmaz akın var ve bu hayata alışmaya çalışıyorum.”
Yargı kararlarının yanlış olduğunu ve Özel Yetkili Mahkemelerin birçok kişiyi haksız yere cezaevine koyduğunu ifade eden Hanefi Avcı, Türkiye’de kriz ve sıkıntı sebebinin yargıdan kaynaklandığını öne sürdü. ‘Et kokarsa tuzlarsın, tuz kokarsa neylersin?’ deyimini kullanarak Türkiye’de ‘tuz’ benzetmesi yaptığı yargının kendisinin sorun haline geldiğini anlatan Avcı şöyle konuştu:
“Toplumdaki birçok kurum yanlış yapabilir, hata yapabilir, her şey olabilir. Yargı bunu müdahaleyle düzeltir. Türkiye’de şu anda en büyük kriz sıkıntının sebebi tuz koktu ve yargının kendisi sorun hale geldi. Ama yargıyı düzeltmenin yolu kendi sistemi içindedir. Kendi içinde iyi çalıştırılırsa düzeltme yöntemleri yerli yerinde olursa sistem oturur. Yargıyı dışardan düzeltmeye kalkarsanız daha farklı sorunlar yaratırsınız. Türkiye’de yargı sorunları yaşandı ama önümüzdeki süreçte adım adım düzeleceği kanaatindeyim. Çok basit gibi görünüyor ama bir Anayasa Mahkemesi birçok şeyi düzeltti. Özel Yetkili Mahkeme kendi yargısını kendi içine kilitledi ve dışına çıkarmadı. İnsanların itiraz ve talepleri farklı yere taşınsa bu kadar derin sorunlar yaşanmazdı. Çünkü hukuk bozulduğu zaman bir kişiye değil herkese bozuluyor. Silivri davalarında yalnız Ergenekon, Balyoz, Devrimci Karargah değil adi davalarda da haksızlık var. Yanlış bir hukuk var. Sivil davada yargılananlar arasında 19 ay mahkemeye hiç çıkmamış, tahliyesine rağmen yaptığı temyiz başvurusuna cevap gelmediği için cezaevinde kalmaya devam edenler var. Toplumun bildiği davalar dışında adi suçlardan yatan garibanları kimse görmüyor.”
Hanefi Avcı, bir gazetecinin yönelttiği ‘Ergenekon, Balyoz, Devrimci Karargah davalarında gelen tahliyelerin ardından KCK tutukluları da serbest kalır mı?’ sorusunu şöyle yanıtladı:
“Güneydoğu’da KCK içinde suç işleyen vardır. Ama inanıyorum ki 4′te 3′ü suç işlemeyen insan da var. Hele seçilmiş insanların bazı siyasi faaliyetlerinin suç olup olmadığı belli değil. Özel Yetkili Mahkemeler öyle yorumluyor ki; her şeyi suç kabul ediyor, masum insanlar tutuklanıyor. Siyasi parti faaliyeti suç olmaktan çıkarılıp aksine teşvik edilmeli. Günümüz Türkiye’nde gazeteciler de içerde. Aynı hukuk basına da zarar verdi, gazeteciler tutuklandı, cezaevinde yattı. Hukukun bütün mağduru bir toplum. Ama insanlar bu mağduriyeti çok şiddetli yaşayanları görüyor. Ama göremediğimiz garibanlar var ve devletin bu hatayı telafi etmesi, mağduriyeti gidermesi gerekiyor. Bugün cezaevleri taşıyor, her gün yeni cezaevleri yapılıyor. Ben cezaevine ilk girdiğimde içerde 110 bin kişi vardı şimdi 156 bin kişi. Üstelik bu süreçte erken tahliye gibi konularla birçok kişi de çıktı.”
Türkiye’nin her açıdan bir süreçten geçtiğini ve bu sürecin sancılı olduğunu ifade eden Avcı, biran önce iç kavgalardan kurtulmak gerektiğini işaret etti. Türkiye’de demokrasi ve hukuk kültürünün yeni sayılabileceğini anlatan Avcı, şöyle dedi:
“Bir takım sıkıntılar yaşanacak ama nihayetinde iyiye doğru gidiyoruz. Dünyanın yaşadığı, bölgemizin yaşadığı süreç var ve bundan Türkiye’yi tecrit edemiyorsunuz haliyle süreçten etkileniyorsunuz. Çok sancılı dönemler yaşıyoruz. Bizim gibi ülkelerin yakın tarihi kendi iç kavgasını yaşamıştır. Bugün de paralel yapı, cemaat iç kavgası var. İç kavgalardan kurtulmamız lazım. Bu sancılı dönemleri geçerken acı yaşıyoruz, birçok toplum bu süreçleri daha yumuşak atlattı ama biz çok acı atlattık. Bugün yaşadıklarımız ağır ama yaşanmadan olgunlaşılmıyor. Gelecek sürecin iyi olacağı kanaatindeyim. Sıkıntı da olsa geleceğe iyi miras bırakacağını düşünüyorum.”
Türkiye’de yaşananların ciddi devlet zafiyetinden kaynaklandığını ve toplumun tepkisizliğinin birçok insanın sıkıntı çekmesine yol açtığını dile getiren Avcı şöyle devam etti:
“Ülkemizin bir takım sorunları var. Bu sorunların sadece çözümünü sorumlusu olarak devletten beklemek doğru değil. Geçmişte de yargıdan birçok insan mahkumiyet yaşadı. Ama bunu yapmazsanız yaşamazsanız adım atamazsınız. Böyle konuşanlar, bu duruma karşı çıkanlar sıkıntı çeker ama evlatlara iyi ülke bırakmak istiyorsak buna katlanacağız. Mesafe alabilmek için hepimizin doğru bildiğimizi iyi niyetle söylememiz gerekiyor. Yaşadıklarımız birçok kesimin duyarsızlığı, sessizliği ve zafiyetinden kaynaklanıyor. Her yaşadığımız ders olmalı. Bugün sıkıntılı dönemler geçiriliyor ve devlet çok ciddi zafiyet yaşıyor, kurumlar çok ciddi zafiyet yaşıyor. Bu zafiyetin yaşanmasının sebebi; resmi, yarı resmi veya sivil toplum her türlü kurumların yeterli tepki göstermemesinden kaynaklanıyor. Eğer bazı noktalarda zafiyetle boşluk oluşmuşsa bu boşluğu birileri doldurur ve toplum o zaman ağır bedeller öder.”
Avcı, cezaevinden yeni çıktığını geleceğe ilişkin plan yapmadığını, siyaset düşüncesinin olmadığını ancak kitap yazmayı sürdüreceğini ifade etti. Cezaevinde bulunduğu sürenin faydasını çok okumak olarak gördüğünü kaydeden Avcı, “Ülkemizin yıllardır yaşadığı Güneydoğu, terör, yani iç güvenlik sorunu var. Buna mesleki tecrübemle çözümü noktasında neler yapılabileceğine ilişkin düşüncelerimi yazmak istiyorum” dedi.
Avcı, Adana’da MİT’e ait TIR’ları durduran savcının yanlış yaptığını ancak MİT’e sınırsız yetki vermenin de doğru olmadığını ifade ederek, “Devletin kurumları bir takım görevler yapar. Bazısı yanlış olabilir. Bu durum eleştirilir, araştırılır. Ancak, devletin kurumları birbirini engelleyemez. Sağlık Müdürlüğü’nün işini polis engelleyemez. Yanlış bir durum varsa Vali’ye söyler veya Adalet Bakanlığı’na iletir. Kurum hatalı, yanlış iş yapabilir bunu düzeltmek polis veya adliyenin görevi değildir. Savcı. suç araştırır ama devletin diğer kurumunun görevini engelleyemez. Gelen ihbar veya bilgiye göre tereddüttü varsa ilgili kuruma sorar en fazla Adalet Bakanı’na sorar. ‘Ben savcıyım’ diye devletin her işine karışma gibi bir görevi yok. Herkesin görevi kanunlarla çizilmiştir. MİT eğer yük taşıyarak kamu kurumu görevi yapıyorsa ve suçsa o kurumların yetkilisiyle konuşursunuz. Bunu eğer hükümet adına yapıyorsa karışma yetkin yok. Taşıdığı malzeme yiyecek, silah olabilir ama hukuken karışamazsınız. Fakat MİT’e sınırsız yetki doğru değil. Yetkinizin görevinizle ilgili sınırının olması gerekiyor ve bunu aşıyorsa hukuk dışıdır.”
Avcı konuşmasının ardından ziyaret anısına Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İbrahim Ay tarafından bakır işleme pilavlık hediye edildi. Avcı, bundan sonraki dönemde sık sık Gaziantep’e geleceğini ve ailesi ile olacağını ekledi.
- DHA