Görüş Bildir
Haberler
Sanat ve Sıcaklık

etiket Sanat ve Sıcaklık

Mustafa Günen
13.03.2024 - 14:13 Son Güncelleme: 17.03.2024 - 20:39

Sevgili okurlar bir sanatçı olarak artık bilim sosyal konuların yanı sıra sanat yazılarını da sizlerle paylaşacağım. Tabii bu yazılar alışılagelmiş felsefi jargon kullanılarak yazılmış anlaşılması zor metinler gibi olmayacak. Gündelik yaşamdan örnekler vererek benzetmeler yaparak anlaşılması kolay ve keyifli bir dille sizlere aktaracağım. Şimdi sanatın insan zihnindeki yerinden başlayalım

Otuzlu yaşlarda ölen genç İtalyan sanatçı Piero Manzoni, 1961’de Milano Palazzo Reale‘de açtığı bir sergide, içine 30 gr. dışkı koyduğu kutuları, altın fiyatına (37 dolar) satışa sunmuştu. Bugün o dışkıların değeri birkaç yüz bin Euro olduğu söyleniyor. Şimdi bu örneği neden verdiğimi açıklayayım. Bilirsiniz köpeklerini sokakta gezdirenler yanlarında plastik poşet taşırlar. Hayvan dışkıladığında ortada bırakmayıp temizlemek içindir. Köpeğin dışkısını temizleyip çöpe atan insan zihniyeti sanatçının sergilediği dışkıya neden itibar eder ve para öder? Sanatçı dışkısı olduğu için mi? Elbette hayır.

Öyle olsa, sanatçı her tuvalete gittiğinde kapısında insanlar bekler. Peki, öyleyse insanın normalde hoşlanmadığı hatta tiksindiği bu nesnelere ilgisinin sebebi nedir? Cevap, sanat objesi olarak sunulmasıdır. Yine benzer birçok şekilde “sanat” adı altında garip ve kabul edilebilirlik sınırlarını zorlayan sunumlar olmuştur. Neredeyse hepsi izleyiciler tarafından sempatiyle karşılanmış ya da ilgi görmüştür. İşte izleyicinin sanat adına sunulanları beğenme yaklaşımı, sanat kavramının yani sanat kelimesinin ne ifade ettiği ile ilgilidir.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Sanat ve sıcaklık

Sanat ve sıcaklık

Hepimiz hava tahmin raporlarını izleriz. Bu raporlarda soğuk, sıcak, artı eksi bütün dereceler sıcaklık sözcüğüyle ifade edildiğini biliriz. “Sıcaklık artı şu kadar veya sıcaklı eksi şu kadar derece olacak.” diye bildirilir. İşte sanat sözcüğü de aynı ısı tanımındaki sıcaklık kelimesine benzer. Pozitif bir algıdır. Eğer sanatı sıcaklığa benzetirsek; sunulan bir eser, güzelse de çirkinse de “sanat” olarak tanımlandığı için pozitif algılanır, beğenilir. Çünkü sanatın kendisi hem kavram olarak hem de sunum olarak, güzel ya da genel tanımıyla estetik bir sonuçtur. Dolayısı ile sanat olarak ortaya konulan bir sunum, içeriği, konusu ister çirkin ve iğrenç olsun ister yapımında sanat dışı materyaller kullanılsın fark etmez. Rastgele ya da planlanarak, hangi yöntemle yapılırsa yapılsın, sanat olarak sunuluyorsa o şey güzeldir ve haz vericidir, mutlu eder. İşte sanat adına ortaya konulan her oluşumun beğenilmesinin nedeni, insanların zihnindeki sanatsa güzeldir kavramıdır ve bu asla değişmez bir ön kabuldür. Bundan dolayı insanlar bir şey sanat olarak sunulduğunda beğenirler.

Daha kolay anlaşılması için şu karşılaştırmayı yapayım. Sanat uğraşının insan zihninde adeta bir büyü etkisi vardır. Sanat sözcüğü de bu büyünün anahtar sözcüğüdür. Dolayısıyla sanat sözcüğü duyduğunuzda bilinci açık olsa da kişiyi hipnotize eder, büyüler. Yukarıda da dediğim gibi bir obje veya sunuma “Sanat” denildiğinde ön koşul olarak beğenmeye ve haz duymaya eğilimliyizdir.

Birçok sanat uğraşanının göremediği şey budur. Çeşitli gerekçelerle sanatın içeriğini değiştirip yok sayarak, genel olarak tuhaf ya da çirkin hatta soyut adı altında rastgele çizgi ve desenlerden oluşan yapıtları sanat diye sunarlar. Ortaya koydukları yapıtların yine de insanlar tarafından beğenilmesinden memnun olurlar. Kendilerince bu yapıtları sanatın içine soktuklarını zannederler. Oysa bu sunumlar, insanların zihninde sanatsa güzeldir, estetiktir kabulüne dönüştüğü için onu güzel olarak kabul eder. Bunun daha kolay anlaşılması için bir benzetme ile anlatayım. Sanata kırmızı boya diyelim. Onun içine her ne renkte ve şekilde olursa olsun bir nesneyi sokulduğunda o nesne artık kırmızı olarak görülecektir. Sanat sözcüğünün sunumlara yaptığı da aynen budur.

Sanatın insan zihnindeki durumu, fonksiyonu konusunda çeşitli bilimsel çalışmalar vardır. Amerikalı nörobilimci ve yazar Jonah Lehrer’in kitabından aktarayım.

Psikoloji profesörü Timothy Wilson, bir deneyde kadın öğrencilere Monet’nin bir manzara resmi, Van Gogh’un mor leylaklar resmi ile üç komik kedi posteri hazırlandı.

Psikoloji profesörü Timothy Wilson, bir deneyde kadın öğrencilere Monet’nin bir manzara resmi, Van Gogh’un mor leylaklar resmi ile üç komik kedi posteri hazırlandı.

Lilac Bush, 1889, Vincent van Gogh

Tercihlerini yapmadan önce denekler iki gruba ayrıldı. İlki, düşünmeden yanıt veren bir gruptu. Bunlardan 1’den 9’a kadar resimlere puan vermesi istendi. İkinci grubun ise daha zor görevi bir vardı posterlere puan vermeden önce resimleri neden sevdikleri ya da sevmedikleri hakkında sorular soruldu. Deneyin sonunda denekler seçtikleri resimleri eve götürdüler.

İki gruptaki kadınlar çok farklı tercihler yapmışlardı. Düşünmeden yanıt verenlerin %95’i ya Monet ya da Van Gogh’u seçti. Tercihleri içgüdüsel olarak güzel sanatlardan yanaydı. Fakat kararları hakkında düşünen denekler ilkin tablolar ile komik kedi posterler arasında neredeyse ikiye bölündüler. Wilson şöyle yazıyor:

“Çoğu insan Monet’in tablosuna baktığında genellikle olumlu bir tepki verir. Fakat neden böyle hissettikleri hakkında düşünmeleri istendiğinde, akla gelen ve dile getirmesi en kolay olan şey renklerden bazılarının çok hoş olmadığı ve seçilen konunun (kuru ot yığını) sıkıcı olduğu olabilir. Böylece ikinci gruptaki denekler tercihlerini komik kedi posterlerinden yana kullandılar. Zira bu posterler en azından açıklama gerektirmiyor.”

Wilson daha sonra bu kadınlara uğrayıp kararlarının hakkında pişman olup olmadıklarını sordu. Düşünmeden yanıt veren grubun üyeleri tercihlerinden çok daha memnunlardı. Düşünüp de kedi posteri seçenler %75 seçimlerinden dolayı pişmanlık duyuyorlardı. Sanat eserini seçtiği için pişmanlık duyan hiçbir üye yoktu. Sonuç olarak duygularına kulak veren kadınlar, akıl yürütme güçlerine güvenen kadınlardan çok daha iyi kararlar almışlardı. İnsanlar hangi resmi istedikleri hakkında ne kadar düşünürlerse, düşünceleri de o kadar yanlış yönlendirici oluyordu. Kişinin kendini tahlil etmesi öz farkındalığının azalmasına yol açıyordu. (Jonah Lehrer. Karar Anı. s.154)

Aslında bu deney duygusal seçim ile bilinçli seçimi karşılaştırmak amaçlıydı. Lakin bu deney hem düzeneğinin resim olması hem de sonuç olarak tamda benim yorumumla örtüşüyor.

Özetle deneyde ortaya çıkan sonuç şudur: Birinci gruptakiler daha sevimli olan kedi resimlerine rağmen tercihlerini sanat eserinden yana kullandılar. İkinci gruptakiler resmi neden sevdiklerini açıklama zorundaydılar. Ne var ki eserler natürel (doğayı kopya) değil, modern tarzda yapılmıştı. Açıklama şartı yüzünden sanat olduğunu bilseler de eserlerin içeriğini yani renkleri, formları, desenleri ile ilgili bir bilgileri olmayanlar bir açılama yapamadıkları için mecburen tercihlerini kedi resimlerinden yana kullanmışlar. Oysa ilk gruptakilere açıklama şartı getirilmediği için tercihlerini doğrudan sanattan yana kullanabildiler. Söylediğim gibi bu sonuç benim “insan zihninde, sanat güzeldir, bir şey sanatsa beğenilir algısı vardır ve bu asla değişmez” yorumuma güzel bir örnektir. Kısaca sanat, insan zihninde pozitif bir stereotiptir (klişe, basmakalıp düşünce).

Sanatın insan zihnindeki ünik, biricik olan algısı ve statüsü sadece güzel ve estetik olmasından dolayı değildir. Kökeni çok derinlerde dilin, iletişimin, başlangıcı hatta jestler kullanma dönemlerine dayanır. Dolayısıyla sanat, daha çok insan bilinçaltının kendini ifade aracıdır ve psikanalitik izahları vardır.

Hiç düşündünüz mü? İnsanlar kendileri tual boya gibi sanatsal malzemeler alıp renk ve çizgilerle kendi bilinçaltı dışavurumunu ortaya koyabilecekken, neden başkasının dışa vurumu olan esere yüz binlerce, milyonlarca dolar para öder? Nedeni diğer yapıt sanat eserdir. Zira insanlar kendilerine kolayca yapabileceği bir şeyler için başkasına büyük para ödemezler. Bu da gösteriyor ki sanat çok ciddi bir iştir. Sanat dünyasındaki ilginçliklere “Sanat nedir, ne değildir?” ekseninde bu köşede devam edeceğim.

Instagram

X

Facebook

Linkedln

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
1
1
0
0
0
0