Zamanın meşhur galerileri, büyük koleksiyonerleri ve itibarlı sanat eleştirmenlerinin hemen hepsi de Van Gogh ve Gauguin gibi sanatçıların sanatlarını görememiş ve ilgilenmemişler. Bu yüzden astronomik karlı yatırımı da atlamışlardır. Eh tabii, bu sanat insanlarının torunları da doğal olarak dedelerini sanat cahili, hatta ahmaklıkla suçlamışlardır.
Şimdi gelelim günümüzdeki bir başka sanat cahilliği olan “Dekoratif soyut sanat” saçmalığına. Saçma sözcüğünü bilerek kullandım. Çünkü dekoratif amaçla üretilen her ne varsa, duvar kâğıtları, panolar, halılar, kilimler, döşemelik kumaşlar, perdeler, vs. envai çeşit ürünlerin üzerindeki görsellerin birçoğu zaten soyut görsellerdir ve hiçbirisi de sanat objesi olarak sunulmaz. Zira sadece beğeniye yönelik tasarlanmış ve üretilmiştir. Bu arada dekoratif soyut türü yapıtlar dünyada da görülmüştür ama bizdeki gibi çok etkili olmamıştır. Şimdi size bu konuda ünlü sosyal medya platformu Quora’dan önemli sanat insanların yorumlarını aktarayım:
''Dekoratif sanat' en geniş anlamıyla memnun etmeyi, eğlendirmeyi, güzelleştirmeyi amaçlayan sanattır, ancak muhtemelen başka pek bir şey değildir. Muhtemelen büyük bir manevi veya aşkın anlam taşıması amaçlanmamıştır.”
'Zanaatkârlar tarafından sırf eğlence olsun diye kitlesel olarak üretilen ürünler büyük olasılıkla çabuk kaybolacak, kolayca güncelliğini yitirecek, kolayca unutulacak ve yok olduklarında asla üzünülmeyecek.' (Michelle Gaugy. Sanat galerisi sahibi, yazar, sanat danışmanı)
Ben yazarın sadece şu tespitine katılmıyorum. Elbette kitle için üretilen yapıtlar güncelliğini, yitirecek değerini kaybedeceklerdir. Ancak bizde birçok alıcı hayal kırıklığına uğrayacak ve üzülecektir. Ve de bu konuda kendisini etkileyen sanat çevresini ve sanatçıları kendilerini aldatmakla suçlayacaktır. Ki ben bunun örneğine çok rastladım. Hâlâ da devam etmektedir.
Tek olumlu tarafı, tüm bu yapıtlar sanat eseri olmaktan çıkıp, aslına dönecek yani yalnızca dekor objesi olarak kullanılabilecektir.
Şimdi gelelim Türkiye’de kaygan bir zeminde olan sanat eserini fiyatlandırma konusuna.
Önce şu gerçeği belirterek başlayayım. Galeriler, müzayede evleri eleştirmenler gibi yapılar sanatın bekası için olmazsa olmaz gereklilikleridir.
Günümüzde artık sanat eserini fiyatlandırmada ne kadar kusurlu olursa olsun, ister müzayede evi, ister galeri olsun, satış rakamlarının verisi yani eserin kaça satıldığı bilgisi en etkili ölçütlerden biridir. Ki bu istatiksel satış verileri tüm dünyada sanatı fiyatlandırmada önemli bir referanstır. İşte tam da bu noktada bizdeki fiyatlandırmada vahim bir usül hatası vardır. Müzayedede açık artırma satılan bir eser sonrasında, süresi içerisinde bir şekilde satış işlemi tamamlanmamaktadır. Ama satışı gerçekleşmeyen eser ve fiyatı o listede satılmış olarak görülmektedir. Bu da eserlerin ve sanatçısıyla ilgili fiyatlandırma veri endeksinin oluşumunda önce haksız rekabete, manipülatif hileli sonuçlara ve de istismara yol açmaktadır.