Osmanlı'ya Matbaanın Gelişi Hakkında Bilinen Klasik Yorumlar Gerçekleri Eksik Yansıtıyor!
Osmanlı'nın, matbaayı Avrupa'ya oranla çok daha geç olarak uygulamaya koyması, gerileme dönemini açıklamak için yıllardan beri süre gelen klasik bir anlatımdır. Oysa konunun bu kadar basit şekilde açıklanamayacağı, hadiselere etraflıca bakınca ortaya çıkmaktadır.
Gutenberg'in 1450'li yıllarda uygulamaya koyduğu matbaanın ilk örneği yeni bir devir açmaktaydı.
Osmanlı veya daha genel bir ifadeyle doğuda ise kitaplar yeniden elle yazılmak suretiyle çoğaltılırdı.
15. asrın sonları ve 16. asır Osmanlı siyasi tarihi dikkate alınırsa, matbaanın ilgi çekmemesinin sebepleri daha iyi anlaşılacaktır.
Osmanlı, Avrupa'daki bu gelişmeleri etraflıca takip edecek imkana Lale Devri ile erişti.
1718 Pasarofça Antlaşması ile girilen barış ortamı içerisinde, savaşların bir süre askıya alınmasıyla oluşan zeminde yenileşme fırsatı bulundu. Padişah III. Ahmed ve Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın büyük kütüphaneler kurdurmaları, bu arayışların en iyi örneklerindendir.
İlk Türk matbaası ve ünlü matbaacı İbrahim Müteferrika'nın ön plana çıkışı da tam bu süreç içerisindedir. Bir devşirme olarak Osmanlı'ya gelen İbrahim Müteferrika, gençliğinden itibaren matbaanın örneklerini tecrübe etme fırsatı bulmuştu. Yunanca, Latince ve Macarca bilmesi onun için büyük bir ayrıcalıktı.
Yorum Yazın
şu içeriğin altında herhangi bir alıntı yada kaynakça yer almadığı için tamamen kişisel yorum niteliğinin ötesine geçemiyor. "16. yüzyılda askeri hareketlili... Devamını Gör
"Mesela Kur'an ele alınacak olursa, Arapça 'da tek bir harf yanlışlığının dahi farklı bir kelime ortaya çıkarttığı bilinmektedir. Örneğin, teşekkür ve teşekk... Devamını Gör