onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Ölüm Yıl Dönümünde Süper Vali Olarak Bilinen Recep Yazıcıoğlu'nu Hafızalara Kazınan Sözleriyle Anıyoruz

etiket Ölüm Yıl Dönümünde Süper Vali Olarak Bilinen Recep Yazıcıoğlu'nu Hafızalara Kazınan Sözleriyle Anıyoruz

Bugün halka yakınlığıyla bilinen ve Süper Vali olarak tanınan Recep Yazıcıoğlu'nun 17. ölüm yıl dönümü. Peki Recep Yazıcıoğlu kimdir?

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Recep Yazıcıoğlu 2 Haziran 1948, Köprübaşı, Trabzon'da dünyaya geldi.

Recep Yazıcıoğlu 2 Haziran 1948,  Köprübaşı, Trabzon'da dünyaya geldi.

Tokat, Aydın, Erzincan ve Denizli'de vali olarak görev yaptı. Kişiliği ve görev yaptığı bölgelerde halka olan yakınlığıyla, fikirleriyle ve enerjisiyle alışılmışın dışında bir valiydi. Onu 'süper vali' olarak tanımlıyorlardı. 

2 Eylül 2003'te Eskişehir-Ankara Yolu üzerindeki Temelli Mahallesi yakınlarında geçirdiği trafik kazası sonucunda olaydan 2 gün sonra bitkisel hayata girerek 8 Eylül 2003 tarihinde hayatını kaybetti. Bugünün, ölümünün 17.senesinde onu tarihe damga vuran sözleri ile anıyoruz.

Türkiye'de genel müdürlükler kendi kozasını örmüş devlet içinde birer dükalıktır. Bunların bir bayrakları eksik. Bunlara bir de bayrak verilirse dükalık oldukları açıkça görülecektir. Fakat, Allah'tan kanunlar engel olduğundan bunu yapamıyorlar.

Türkiye'de genel müdürlükler kendi kozasını örmüş devlet içinde birer dükalıktır. Bunların bir bayrakları eksik. Bunlara bir de bayrak verilirse dükalık oldukları açıkça görülecektir. Fakat, Allah'tan kanunlar engel olduğundan bunu yapamıyorlar.

Bizim yetişme tarzımızda, eğitim sistemimizde yasakçı bir anlayışı var. Tartışma, sorgulama, araştırma ve eleştiri yok. Ezilmiş, bozulmuş, yasaklanmış, kalıplara sokulmuş, siyah beyaz dediğimiz mutlak doğrularla yatıp kalkan bir kültür, eğitim sistemimiz var. Biz halk olarak mutlak doğrulara teslim olmuşuz. Halbuki ne sosyal alanda, ne teknik alanda mutlak doğru yoktur.

Bu iş devletin işi. Biz hizmet makamıyız, naz makamı değil.

Bu iş devletin işi. Biz hizmet makamıyız, naz makamı değil.

İnsanlar devlet kademelerinde nasıl yükselir diye sorulursa, ya hak ederek, ya sürünerek ya da yaltaklanarak yükselirler. Bu gibi pek çok yöntem vardır. Ben hak ederek geldiğime inanıyorum.

Bizim toplum söyleniyor ama söylemiyor.

Bizim toplum söyleniyor ama söylemiyor.

Devlet kademesinde yükselmenin üç yolu olduğunu vurgulayarak, Valilik abartılmamalı. Her görev önemlidir. Önemli olan geldiğin konumun yükseklik derecesi değil, yaptığın iş ne olursa olsun onun en iyisini yapmaktır. Ben de işimi yapmaya çalışıyorum.

Kim 'kutsal devlet' diyorsa, kutsal değerlere küfrediyordur. Devletin kutsalı olmaz. Kutsal olan insandır, millettir, duygudur. Üç-beş kişinin bir araya gelip kurduğu yönetim organizasyonunun adı olan devletin nesi kutsal?

Kim 'kutsal devlet' diyorsa, kutsal değerlere küfrediyordur. Devletin kutsalı olmaz. Kutsal olan insandır, millettir, duygudur. Üç-beş kişinin bir araya gelip kurduğu yönetim organizasyonunun adı olan devletin nesi kutsal?

Atçalı Kel Mahmut 1826'da hademe olarak çalıştığı valiliği basar ve kendini vali ilan eder. Buna ilk demokrasi girişimi deniliyor. İşte ilk demokrasi girişimi böyle olursa, bugünün demokrasisi de böyle olur.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Kendi çıkarlarını korumak isteyenler önce "Sistem elden gidiyor, rejim tehlikede!" derler.

Kendi çıkarlarını korumak isteyenler önce "Sistem elden gidiyor, rejim tehlikede!" derler.

Sistem ya da rejim halkı içine çekerek güçlendirilir. Askerdeki Kürt çavuşlara bir bakın bakalım nasıl da çakı gibi askerlik yapıyorlar. Doğu halkı sistemin içine çekilip sorumluluk verilseydi bugün doğu sorunu olmazdı.

Ben öyle aman aman şeyler söylemiyorum. Söylediklerim 5 yıllık kalkınma planlarında yazan, hükûmet programlarında yer alan, Meclis'ten geçmiş ama hayata geçememiş konular. Karnımdan değil yürekten konuşuyorum.

Ben öyle aman aman şeyler söylemiyorum. Söylediklerim 5 yıllık kalkınma planlarında yazan, hükûmet programlarında yer alan, Meclis'ten geçmiş ama hayata geçememiş konular. Karnımdan değil yürekten konuşuyorum.

Herkes sisteme teslim, yeniden yapılanma için eylem yok. Halkın talebi yok. Halkımız duyarsız, ilgisiz. Çarkıfelek'e, Sibel Can'a gösterdiği ilgiyi değişime göstermiyor. Siyasi iktidar bindiği dalı neden kessin? Duyarsız yığınlar kendi varlığının farkına varmadı, çünkü örgütlenemedi. Bana sorarsanız millet sınıfta kaldı. Halkımız korkuyor çünkü ana dayağı, baba dayağı, polis dayağı, asker dayağı ile halkımızı korkutuyoruz. Bu kadar dayaktan sonra duyarsız oluyor. O kadar ki; kendisine zararlı olan yiyecek ve içecekleri söylüyoruz adam anlamıyor. Beyaz ekmek yeme, beyaz ekmek demek nişasta demek, tansiyon, kolesterol demektir diye anlatıyoruz, adam yine gidip beyaz ekmek alıyor. Boyalı içecek içme diyoruz, tabii içecek, ayran iç diyoruz adam anlamıyor. İçki, sigara tüketimi ve kumar oynamada dünyada dördüncüsüyüz. Bu muazzam halktan ne beklenir!

Gidemediğimiz yer bizim değildir.

Gidemediğimiz yer bizim değildir.

Bizler hiçbir şeyden şüphe duymuyoruz. Üretici olamıyoruz. Bizler sadece bekliyoruz. Vali tebdili kıyafet giysin Denizli'yi kurtarsın. Başbakan Türkiye'yi kurtarsın. Böyle bir şey yok. Kurtarıcı halktır. Halkın örgütlü gücüdür, halkın katılımıdır. Problemler bu şekilde çözülür. Ama biz hep kurtarıcı, kurtar bizi ana, kurtar bizi baba gibi yetişme tarzımızdan kaynaklanan beleşçi bir yaklaşım içindeyiz. Bu nedenle bizden dinamik bir yapı, dinamik, özgür, üretken beyinler çıkmıyor.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
211
60
31
1
1
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Pasif Kullanıcı

KÖPRÜBAŞI, Recep yazıcıoğlu'ndan Adnan Kahveci'ye kadar çok kaliteli adamlar yetişridi, Generaller, doktorlar,siyasiler,işadamları saymakla bitmez. Küçücük k... Devamını Gör

bazısına öldükten sonra "insandı, mertti, allah rahmet eylesin vsvs" gibi şeyler derken, bazılarıda ölünce neler diyeceğiz neler...