Olağan Dışı Yaşamı, Tutkulu Aşkı ve Sanat Kariyeriyle Popüler Kültürün Yaşayan Efsanesi: Patti Smith
Amerikalı müzisyen ve şair Patti Smith, punk rock’ın yaratıcısı olarak biliniyor. Feminenlikten uzak dili, içinde bulunduğu çağa meydan okuyan tarzı ve muhalif tavrıyla bir döneme damgasını vurdu ve vurmaya da devam ediyor. Patti Smith’in hayatına yakından bakalım.
30 Aralık 1946’da Şikago’da doğdu.
Bir dönüm noktası: Robert Mapplethorpe
İlk albümü Horses’ı 1975 yılında çıkardı.
1977 yılında Florida’da verdiği konserde sahneden düştü ve omurga kemiklerini kırdı.
“Frederick” şarkısını adadığı Fred Smith ile evlendi.
Kısa süre içinde art arda çıkardığı albümlerle başarıyı yakalayamadı.
1980’li yıllara geldiğinde, Patti inzivaya çekildi. Zamanının büyük kısmını ailesine ayırıyor, çocuklarıyla ilgileniyordu. Eşini, kardeşini ve klavyecisi olan yakın arkadaşını kaybettikten sonra bir süre ortalıkta görünmeyen Patti, 1995’te Bob Dylan’la çıktığı turnede yeniden parladı.
1996’da, Gone Again albümünü çıkardı.
Kurt Cobain anısına kaydedilen About A Boy şarkısını da içeren albümle Cobain’in intiharına üzülmediğini, ona karşı büyük bir kızgınlık duyduğunu açıkladı.
Peace and Noise ve Gang Ho albümlerinin ardından, 2002 yılında Strange Messenger isimli çalışması Pittsburgh’daki Andy Warhol Müzesi’nde sergilendi.
Yine 2002 yılında yayınlanan Land albümünde Prince’in When Doves Cry şarkısını seslendirdi.
Dünyanın çeşitli yerlerinde eserleri sergilendi.
2008 yılında, hayatını anlatan Patti Smith: Dream of Life belgeseli vizyona girdi.
Robert ile geçen yıllarını ve Chelsea Otel günlerini anlattığı Çoluk Çocuk kitabında şöyle yazdı: “Hep birinin Frida’sı olmak istedim.”
“Sanatçıların arasına katılmak için sabırsızlanıyordum; o sanat açlığı, giyim tarzları, üretim süreçleri ve duaları… Bir gün bir sanatçının sevgilisi olmakla övünecektim. Genç zihnimde bundan daha romantik bir şey yoktu. Kendimi Diego’nun Frida’sı olarak hayal ediyordum: Hem ilham perisi hem de sanatçı. Bir sanatçıyla tanışıp onu sevmenin, ona destek olmanın ve onunla yan yana çalışmanın hayalini kuruyordum.”
Siyasi aktivizm ve muhalif tavrıyla tanınan Patti’ye göre, bizi bizden uzaklaştıran materyalist bir dünyada yaşıyoruz.
Savaşlara sessiz kalmanın kendisini depresyona sürüklediğini anlatıyor ve ekliyor: “Paraya sahip olup adaletsizlik yaratanlar, İncil’deki firavunlara benziyorlar.”
Cumhuriyetçilerin ve demokratların üstünlüğüne rağmen ABD seçimlerinde Yeşiller Hareketi’ni destekledi.
2004 ve 2005 yıllarında Yeşiller’in lideri Ralph Nader ile Irak Savaşı’nı protesto eden konserlerde yer aldı.
Horses albümünün 30. yılında M Treni adlı kitabını çıkardı.
Çoluk Çocuk kitabının ardından kendi hayat hikayesinin devamını bu kitapta aktardı. Gezdiği ülkeleri, gittiği kafeleri, dinlediği şarkılarıyla yol haritasını hayranlarıyla paylaştı.
Almanya’da doğup büyüyen Türk vatandaş Murat Kurnaz için Without Chains şarkısını yaptı.
Dört sene boyunca Guantanamo Kampı’nda hapis yatan Kurnaz’ı anlattığı şarkısını şöyle anlatıyor: “Haksız bir şekilde hapsedilmiş çocuklar, genç erkek ve kadınlar var. Ben bir Amerikalıyım, vergilerimi ödüyorum ve onlar da İsrail gibi ülkelere milyonlarca dolar veriyorlar ki İsrail savunma teknolojisini geliştirsin, bombalar üretsin ve bu bombaları insanların üzerlerine bıraksın. Bu berbat bir durum. Bu insan haklarının ihlali.”
Yorum Yazın
Kutsanmış kadındır kendisi! Benim için Patti Smith yaşadığı hayatla ve duygularıyla tarzıyla algısıyla farklı ve özel kadın! İstanbul'a geldiğinde kendisini ... Devamını Gör
Yanlış hatırlamıyorsam bir röportajında kendisini müzik yapmaya iten şeyin bir konserde Jim Morrison'u izlemesi olduğunu söylemiştir. İyi ki o konsere gitmiş... Devamını Gör
canım ♥️ böyle içerikler görmek güzel. çoluk çocuk gerçekten müthişti. m treni de var elimde ama henüz okumadım. “because the night” şarkısının bende özel bir... Devamını Gör