Günlük yaşam içinde birçok zorlayıcı ve rahatsız edici yaşam olayları ile karşılaşırız. Ancak bunların hepsi bizde travma oluşturmaz. Zorlayıcı bir yaşam olayının bir travma gibi algılanması ancak bazı özellikleri içinde barındırması ile mümkündür. Bunların başında yaşanılan olayın bireyin günlük deneyimlerinin dışında kalması ve bu nedenle gündelik bilgi işleme süreçleri ile kolaylıkla anlaşılıp geride bırakılamamasıdır. İnsanların bazı yaşam olaylarını yaşamlarında bir “milat” gibi tanımlatıp hayatlarını “o olaydan önce” ve “o olaydan sonra” şeklinde ikiye ayırması bu nedenle olur.
Yaşantıların anlamlandırılamaması ise olayın geride bırakılmasının önünü keserek kişinin işlevselliğini bozar, yaşam kalitesini düşürür hatta çeşitli ruhsal sorunlara zemin oluşturur.
Travmalar kendi içlerinde “doğal yolla oluşan” ve “insan eliyle oluşturulan” olmak üzere ikiye ayrılır. Doğal yolla oluşan travmalar deprem, sel, fırtına, volkanik patlama gibi doğa olayları ve jeolojik süreçlerle ilgilidir. İnsan eliyle oluşturulan felaketler ise kendi içinde “kazayla” oluşanlar (iş kazaları, trafik kazaları gibi) ve amaçlı (bilerek) olarak oluşturulanlar (savaşlar, işkence, tecavüz, terörizm gibi) travmalar olarak ikiye ayrılır.
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın