Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Marcus Graf Yazio: Pandemiden Ne Öğrendim?
Evde kalıyoruz, sanatı bırakmıyor aksine sıkı sıkı tutunuyor, kültürleniyor ve bir de ellerimizi bol bol yıkıyoruz!
Onedio’daki ilk yazım hakkında uzun uzun düşündüm ve hayır, bu yazı Kovid-19’un sanatçı üzerindeki etkisi ya da sanat üzerindeki tesiri hakkında olmayacak.
Dahası, pandeminin sanatın ekonomik, sosyal ve psikolojik bağlamları üstündeki doğrudan etkisini kısaca ve hızlıca aktaracak olursak yıkıcı bir olumsuzluk olarak özetleyebiliriz.
Bardağın her zaman dolu tarafını gören biri olarak sanatın, onun çeşitli oyuncularının ve kurumlarının şimdiden bu dört aylık süreçte neler öğrendiğini sizlere aktarmak istiyorum.
Elbette sanal gerçeklik asıl gerçekliğimizin yerine geçemez ya da çevirim içi müzeler ve konserler gerçek bir deneyimin yerini dolduramaz.
Ama bu günlerde bütün bunların sahip olduğumuz mevcut sanat ve kültür sahnesine güçlü ve faydalı bir katkı sağladığını düşünüyorum. Dahası internet ve web siteleri ile sosyal medya, anında iletişim ve sanat arabuluculuğu için güçlü araçlar haline gelmiş oldu.
Evde kalmak insani ilişkilerimizi sorgulamamamıza ve aynı zamanda sanatçılar, kurumlar ve seyirciler arasındaki etkileşim için farklı alternatifleri düşünmemizin gerekliliğini gün yüzüne çıkardı.
Bundan dolayı da birçok sanat kurumu çeşitli podcastler, sanal sergi turları, Instagram canlı yayınları ve çeşitli dijital yolları etkinlikleri arasında eklemek durumunda kaldı.
MOMA gibi müzelerin podcastlerini dinleyebilir, Dirimart Sergisi’nde Fahrelnisa Zeid’ın eserlerini inceleyebilir ya da...
Instagram canlı yayınında Guggenheim’ın küratörü ve AI Weiwei'nin konuşmasını dinleyebilirsiniz.
Şu anda halihazırda sanat açlığı çeken kişilerle bir sanatçının ya da sanat kurumunun iletişim kurabilmesi için sanal kimlik oluşturmak her zamankinden çok daha önemli.
Ben de zamanımı içerisinde kendi arşivimden 150’yi aşkın sanat ve sanatçının yer aldığı YouTube kanalımı ve kişisel web sitemi kurmak için harcadım.
Eğitim bölümümüz de hemen aksiyon aldı.
Örneğin, Yeditepe Üniversitesi Türkiye’nin en büyük podcast kanalını kurdu ve Kültür Sanat Yönetimi Bölümü 'Forum Cultura' adlı bir programa başladı. Ayrıca sadece okullar ve üniversiteler değil, Cadde Kültür Sanat, Nokta Beylerbeyi ve Sanatla Randevu gibi okul dışı eğitim kurumları da çevirim içi eğitim programlarını başarıyla yürüttü.
Bu programların en büyük avantajı ise mesafe sorununun ortadan kalmış olması oldu.
Artık İstanbul'dan Anadolu'nun her yerindeki sanatseverlere her an ulaşabiliyorsunuz.
Nitekim pandemi sayesinde İnternet Sunucuları Ağı (WWW), sanat ve kültürün üretimi, sunumu ve aracılığı için önemli bir platform haline geldi.
90’lı yıllardaki gibi internetten diğer insanlarla birlikte bilgi edinmek ve edindiği kazanımları özgürce paylaşmak isteyen her türden insan için heterojen ve çoğulcu olduğu kadar demokratik ve bağımsız bir ortam olmuş oldu. Milenyumdan sonra internet büyük ölçüde ticari ve popülist bir bilgi kirliliği ve dezenformasyon platformu haline gelmişti.
Bence Kovid-19 sayesindeki sanat ve kültür bağlamında birçok yeni girişim sanal ve gerçek dünyayı çok daha anlamlı bir yer hâline getirecek.
Her birimizi nerede olduğumuz fark etmeksizin kaliteli ve anlamlı zaman geçirmek istiyoruz. Sanat ve kültür de bunu her iki bağlamda da gerçekleştirebilir. Fazla saf olduğumu mu düşünüyorsunuz? Sizi bardağın her zaman dolu tarafından baktığımı söylemiştim.
Forum Cultura'nın podcastini dinlemek isteyenler için videoyu da şöylece bırakalım:
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
Yorum Yazın
tekrar tekrar okudum, aklımda kalan tek kelime "marcus" adama bakmaktan içeriğe odaklanamıyorum ki...