Kafa Sondajı 20 - Black Mirror'dan Yansıyan Kuşak Farkı, Distopya Olmadan Asla, 'Sıkıntı Yok' Lafının Enflasyonu
Kafa Sondajı'nın 20. perdesinden merhabalar!
Burada birbiriyle yer yer alakalı, sık sık alakasız fakat zihinlerde karıncalanma yaratacak konulardan bahsediyorum. Bu sebeple aşağıdaki satırlar bir köşe yazısı da sayılabilir, sonra 'Ne okudum ben ya?' demeyin, ne okuduğunuzu bilin.
Bu mahzun bakışlı birey bir filozof, ekonomist ve devlet adamı olan John Stuart Mill.
"Yunanca'da kelime başına gelen dis- ön eki dahil olduğu kelimeye olumsuz, hastalık gibi yüz ekşitecek bir anlam katar." Asla Kullanmayacağınız Bilgiler Ansiklopedisi, sayfa 41.
Yani kelimenin kökenine baktığımızda korku yaratan, iç bunaltan gelecek tasvirine bir de iç gıcıklayıcı, önlenemeyecek bir hastalık ibaresi de ekleyebiliriz.
Peki nedir bu distopyanın zaman aralığı? Yani 'yarın karşıdan karşıya geçerken hırsızlığa uğrayacaksın' diyen kişi distopik bir gelecek tasviri mi sunar bizlere? Pek sayılmaz.
Aslında yaygın kanıya göre yakın gelecekte, kontrolümüz dışında vuku bulan ve aleyhimize işleyecek sistemler insanlığın distopyasının nüvesini oluşturur.
Distopik tasvirlerin şahbazı olan Black Mirror'ın distopyalarından örnek vereyim: Hayat kolaylaştırmak için yarattığımız mobil telefonlar geleceğin bir noktasında hayatımızı mahvedecek uygulamalar doğurabilir.
Durum böyle olunca kuşak farkının distopyasının bir noktada kıymeti bilinmez oluyor. Buyrun tezata, bir önceki kuşağın yarattığı Black Mirror gibi diziler yeni kuşakları aydınlatabiliyor.
Biraz haklılar, doğru. Gelecekte neler olacağını kestiremiyoruz, bu da doğru ama... Tüm insanlık olarak el ele tutuşup distopyaları içten içe sevdiğimizi itiraf etmenin de zamanı geldi.
"Makinelerin bir sınırı vardır fakat insan hafızasının ucu bucağı yoktur, kent meydanında gündüz vakti elinde fenerle dolaşıp 'insan aradığını söyleyen' Sinoplu Diyojen'i de, çekilen ilk fotoğrafta bir kurdele olduğunu da aynı anda hatırlayabiliriz."
Atatürk'e benzeyen adam bile sıkıntı kelimesinin yardımına başvurmuştu 140journos belgeselinde. Üzerine bol mizah yapıldı, onu şimdilik geçelim.
Kıssadan hisse, geleceği hayal ederken, bugünü yaşarken ve geçmişi hatırlarken üç kez yaşıyoruz bu hayatı. En az birinde distopya dediklerimizden arınırsak bir çıkış yolu buluruz gibi geliyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın