İstiklal Caddesi’nde Geçirdiğim Bir Saatte Aklımda Dolaşan Düşünceler
Dedim bugün Taksim’e gideyim de biraz kafam dağılsın… Keşke demeseymişim.
Yok dedim girişte, “abi günlük, haftalık, aylık ev var” diyen gence, “saatlik de ayarlarız abi” dedi… İstersen girip çıkayım 5 lira vereyim dedim.
Burger King’in önü hiç değişmemiş ana baba günü, birisi “girişteki burgerin önündeyim” diyor, zaten niye aşağıdakinde olasın ki? Orada olsa Galatasaray Lisesi’nin önünde beklersin diye acayip düşüncelere sevk oluyorum.
Saç ektiren Araplar için yine mecburi istikamet sanırım Taksim.
Taksim’in havasında ne var ki saç ektiren kafa bandını takıp soluğu burada alıyor? Alakası yok diyorum kendime, işi biten alışverişe geliyor sanırım.
Tam böyle düşünürken LC Waikiki’nin önüne gelmiş olmam manidar, kasa sırasını yine Arap arkadaşlar istila etmiş ve her birinin elinde en az 35 parça var.
LC helal üretim mi yapıyor acaba? Mesela pamuklar toplanmaya başlamadan önce besmele çekiliyor, deri ürünlerde kullanılan deriler helal kesim hayvanlardan geliyor… Yok artık!
Eski halini anımsıyorum buranın, ta her iki tarafta sıra sıra fidanların olduğu zamanları. Sırf insanlar rahat yürüsün diye nasıl kesildiklerini. Rahat mısınız bari diye bağırasın geliyor… Şaka şaka gelmiyor ama bağırsam güzel olurdu.
Acayip acayip patatesler yiyor millet, nedir şimdi bu spiral patatesin olayı? Hiç yakışıyor mu koca koca insanlara?
Günün birinde bu tramvay birilerini ezecek bak, dediydi dersiniz.
İstiklal’de hangi yönde yürürsen yürü, sanki ters yönde gidiyormuşsun gibi oluyor. Bunu dünyada başka hiçbir caddede göremezsiniz… Belki de görürsünüz, çünkü ben hiç yurt dışına çıkmadım. Ama İstiklal’de kesin var bu.
İşteee Taksim’in son yıllarda demirbaşı haline gelen TOMA’lar da burada, yanında “ayağınızı denk alın ha” diye konuşlanmış polisler.
Evet, Galatasaray Lisesi’nin önüne kadar geldim. Bura da kalabalık, gösteri mi var diye bakıyorum, hayır bekleşenler kalabalığı.
Hiç ara sokaklara sapmadan buraya kadar geldiyseniz kayıptasınız diyor içimdeki ses beni dinleyenlere. Çünkü artık Taksim’de hayat arka sokaklarda atıyor, İstiklal sırf transit geçiş için.
Bir midye yemeden olmaz… 17 tane yedim, bir de çeyrek kokoreç… Bu olmazsa olmaz zaten.
Şimdi Nevizade’ye doğru inme vakti, bu mideyeler üstüne Nevizade’nin ortamını ve meylerini ister.
Bir tek Nevizade bozmadı sanki, hep aynı insanlar, hep aynı ortam… Belki de ben artık çok daha az geldiğim içindir.
Gözlerim saç ektiren birileri var mı diye arıyor istemsiz olarak ama yok.
Belki araya kaynamışlardır, mekanların üst katlarında kuytularda demleniyorlardır. Niye? Arap ajanlar mı dolaşıyor bunları tespit etmek için… Yine saçma sapan yerlere gidiyorum.
Bir tane yeter, Tünel’e doğru inme vakti, oradan Galata, Karaköy, ev… Böyle planlı da olmuyor ki, Taksim biraz spontane olmalı.
Tünel’in eski havası yok bak, cansız, yılgın, ölü…
Galata’da da yok…
Eve gideceğim sanırım, Taksim çok bozmuş, ama baya bozmuş.
Aha Karaköy’de saç ektiren var… Kesin Tünel’i arıyor…!
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Eğer yanılmıyorsam editör bu içerikte Arapların,Taksim ve çevresinin ruhunu talan ettiğinden bahsediyor.Sonuna kadar katılıyorum.Orada insandan çok arap var.... Devamını Gör
bu eski ama
sevmiyorum seni diazepam sevmiyecemde benim için aşırı saçma içeriklerin öncüsüsün. şimdi bu ne amk??? "Dilenci her zamanki gibi çokmuş diye düşündüm, ama h... Devamını Gör
Ya duyarınızı twitter falan gibi yerlerde kasın, hem kim bilir belki kız da düşürürsünüz... Gerisini yazamadım ama sinirden değil istemedim.
Özeti: " İstiklal de bozdu yhaaa. Her yer Arap dolmuş. "