Her Konuda Kararsız mısınız? Filozof Buridan'a Göre Ölebilirsiniz!
Özgür irade probleminin temel sorusu şudur: Kararlarımızı kendimiz mi veriyoruz yoksa bir belirlenmişlik içinde karar verdiğimizi mi sanıyoruz? Gelin Jean Buridan ve eşeği ile birlikte bu soruya cevap arayalım.
Eğer aç bir eşeğin önüne bütün özellikleri aynı iki balya samanı eşit mesafede koyarsanız acaba hangisini seçecektir?
Bu paradoksla Buridan'ın öncelikle ortaya koyduğu şey yalnızca iradenin eylemde bulunmaya yeterli olmamasıdır.
Herhangi bir şeyi istemek için nedeni olmayan ve bu yüzden eylemde bulunamayan insan için artık iyi ve kötünün de bir anlamı olmayacaktır.
Burada sorulması gereken soru şudur: Tercihlerden biri bize yakın gelene kadar bekleyecek miyiz?
Paradoksta gördüğünüz üzere beklemek ölümle eş değer tutulmuştur. Ve seçim yapmamak işi rasyonel insan için pek de mümkün görünmemektedir. Peki o halde şöyle düşünelim önümüzde çok fazla seçenek olsun ve biz 'rastgele' bir seçim yapabilecek kadar özgür olalım.
İnsanlar genelde çok fazla seçeneklerinin olmasını “özgürlük” olarak nitelerler bu doğru mudur acaba?
Hepimizin günlük hayatımızda çok fazla seçeneğimiz olup hiçbirini seçmediğimiz ya da seçerken çok zorlandığımız bir an kesinlikle olmuştur. Yemek ya da film seçimlerinizi hatırlayın… Bazen aç uyudunuz bazen de yalnızca film seçimine yarım saat harcadınız.
Ancak seçenek ne kadar az ise belki de mutluluk o kadar daha mümkün görünmektedir.
Seçeneklerden birini tercih ettiğimizde doğal olarak hep bir tane de tercih etmediğimiz olacaktır. Ve belki de hayatımız boyunca hep “tercih etmediklerimizin” kaygısını duymaktayızdır, kim bilir? Tabii seçim yapmamak da bir seçim sayılabilir ama eylemsizliğin öldürdüğünü unutmayalım.
O halde özgürlük denilen şey her zaman mutluluk olarak dönmeyebilir insana ya da belki de gerçekten özgür değiliz ve bu yüzden seçim yapmaya devam ediyoruz.
Aslında seçim yapmamak, gerçek hayatta pek mümkün gibi görünmüyor. Buridan’ın eşeğinin yerinde olsak muhtemelen yaşamayı tercih edip bir seçim yapacaktık. Yani seçimimiz hangisini yiyeceğimiz üzerine değil yaşam ve ölüm arasındaki tercihimiz üzerine olacaktı.
Bu konuda 17. yy. filozofu Spinoza da içimizi rahatlatır ve şöyle der: Hiçbir zaman özgür olmadınız; ama bunu fark edemeyeceğiniz için özgür ve mutlusunuz.
Spinoza’ya göre bütün seçimlerimizi belirleyen bir neden her zaman vardır. Bu yüzden siz “Ben akli bir varlığım bu yüzden istiyorum ya da seçiyorum tabii ki.” dersiniz; ancak sizin akli bir varlık olmanız da bir nedene bağlıdır ve bunun farkında olmadığınız için mutlusunuzdur.
Şimdi kendimize soru sorma sırası geldi, acaba çok seçeneğimiz olması iyi bir şey midir ve bu bizi özgür yapar mı?
Yoksa eskilerin dediği gibi “Geçmişte daha az şey vardı ama daha mutluyduk.” yargısı doğru mu acaba? Belki de Spinoza haklıdır, ne kadar fazla seçeneğimiz olursa olsun onlardan birini bize tercih ettiren bir neden daima vardır ve bu yüzden hiç özgür olmamışızdır. Siz ne düşünürsünüz?
Yorum Yazın
Daha az seçeneğiniz olması sizi daha mutlu değil sadece daha "kabullenmiş" yapar. Çünkü başka seçeneğiniz yoktur. Kabullenirsiniz. Yaşadığınız şey de mutlulu... Devamını Gör
Kararsızlık vereceğin en kötü karardan daha kötüdür....
Hayat önümüze seçenekler koyacak kadar bizi şımartmadı.He olsa olsa şu ayakkabı mı yoksa bu mu? Yada akşama bunu mu yesem şunu mu? Seçenek daralması yaşıyoruz.