Gerçekler Kabak Gibi Ortada Olsa da İnanmanıza Engel Olan, Palu Ailesinin Bile Gözünü Kör Etmiş Fenomen: Doğrulama Yanlılığı
Ufkunu genişletmek isteyenleri buraya alalım, Psikolog Sinan ayağınıza geldi!
Bu içerik hazırlanırken Psychology Today, Vesaire sitelerinden yararlanılmıştır.
Kendine karşı yeterince dürüst olamayanlar ve doğrularının dışına çıkamayanlar buraya! Farkında değilsiniz ama hayatınızın kontrolü 'doğrulama yanlılığı'nın elinde. Peki, nedir bu doğrulama yanlılığı?
Hadi ibreyi biraz kendimize çevirelim ve en başından başlayalım...
Düşüncelerimizin, inançlarımızın, görüşlerimizin başkaları tarafından onaylanma ihtiyacı duymayla başlayan süreç, biz farkında olmadan, bizi zamanla kendi doğrularımızı yıkamayacağımız bir evreye sürüklüyor. Bir süre sonra onaylanmak ve onaylamak aynı eylem haline geliyor. İnsanların bizi onaylamasına ihtiyaç duymadan, kendi sınırlarımız içerisinde hayatı algılamaya başlıyoruz.
Peki bunun neresi yanlış?
Velev ki, bir arkadaş ortamında alevli bir tartışmanın ortasında kaldınız, eğer doğrulama yanlılığı ile boğuşan bir insansanız önceden duvarlarınızı ördüğünüz için, size bilgi çeşitliliği katacak bir ortamı baştan yok sayıyorsunuz. Tabi bu sıradan bir örnekti, büyük çaplı yaptırımları aynı sınırları iş ortamınıza ve evliliğinize taşıdığınızda yaşıyorsunuz, ben merkezli bir hayat zamanla tek başınıza kalmanıza sebep olur bizden söylemesi...
İnsan en çok kendini aldatır! Bu klişeyi yapmak istemezdik ama sizi gerçeklikten arındıran aslında kabullendiğimiz ve sorgulamadığımız doğrularımız.
Bazı durumlarda, insanın kendini kandırmaya ihtiyacı vardır. Örneğin, kanser gibi hastalıklarda, pozitif düşünce oldukça etkili bir çözüm. Fakat konu hastalık değil de inançlarımız veya ahlak gibi bir konular olduğunda, onaylanmış bir doğruluk ne kadar bizleri tatmin ediyorsa, karşıt görüşlere bir o kadar kapalı hale geliyoruz.
Kısacası dostlar, insanlar inanmak istediklerine inanmaya eğilimlidir.
Bilgi, bir toplumun nasıl tehlikeli hale geleceğini gösteriyor.
Yale Üniversitesi'nde yapılmış bir çalışmada, öğrencilerden tuvalet, fermuar gibi herkesin aşina olduğu sistemleri değerlendirmeleri istenmiş. Sonrasında daha detaylı bir araştırma ve adım adım işleyişleri hakkında bilgi edinmelerini istiyorlar. Fakat gelin görün ki sonuç, öğrencilerin araştırmaları esnasında bildikleri sandıkları konuya hakim olmadıklarını fark ederek, kendi kendilerini ele vermelerine sebep olmuş.
Her gün bildiğimizi var sayarak büyük bir öz güvenle yola çıkıyoruz. İnsanlar gerçekte göründüğünden, daha çok bildiklerini sanıyorlar ve zamanla kendimizi buna inandırıyoruz.
Bir dönem tüm Türkiye'nin gündeminde meşhur 'Palu Ailesi' vardı, biliyorsunuz. Aramızda bu ailenin fertlerini izlerken saçını başını yolmayan yoktur herhalde.
Müge Anlı'nın programında gördüğümüz en dramatik olaylardan biriydi bu ailenin yaşadıkları. Olayın en başından beri Harun Palu'nun (baba) ve tüm kanıtların gösterdiği tek bir isim vardı: Tuncer. yine de tüm aile aksini iddia etti. Birçok konuda ailenin beynini yıkayan Tuncer, kendi çocuklarını bile istismar eden bir adam olmasına rağmen, ailesinin inandığı tek bir doğru vardı ve aksini kabullenmeleri mümkün olmadı.
Görüyorsunuz ya, teorik olarak basit bir sıkıntı olarak görülen birçok psikolojik sorunun sonu bu noktalara kadar gelebiliyor... Bizden söylemesi dostlar!
Doğrulama yanlılığı görmezden geldiğimiz sorunlardan sadece biri ama bir yerden başlamak birçok şeyi değiştirecektir. Biraz siyah ve beyaz gibi iki uçta yaşamak yerine gri alanlarda da dolanmak iyi gelebilir.
Zaten bir sürü derdimiz var, bu devirde kendimize yeni dertler katmanın manası olmayacak, hafiflemek birçoğumuza iyi gelecektir.
Evet, bugünlük seansımızın da sonuna geldik. Umarız hayatınızda ön yargısız hava sahası oluşmuştur.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Güzel içeriklerde bugün, işime gelen bilgi yanlılığı. Yale Üniversitesi örneğin de olduğu gibi kişiye hipotezlerinin karşıtlığını kanıtlarıyla sunduğunda ger... Devamını Gör
Değişim körlüğü Doğrulama yanlılığı