Fabrika Ayarlarımızı Bozan Covid-19 Salgını Hayatlarımızı Nasıl Şekillendirecek?
Bilindiği gibi pandemi sürecinin normalleşme aşamasına geçiş yaptık. Tabii tüm dünyanın yavaş yavaş eskiye dönmeye çalışması tehlikenin geçtiği anlamına gelmiyor. Net bir tedavi veya aşı bulunana kadar bu virüs belası yaşamın bir parçası olacak. Gözle bile göremediğimiz bir canlının hayatımızı bu derece alt üst etmesi fikrine alışmak zor olsa da artık yeni 'normal' kavramını kabullenmenin zamanı da geldi de geçiyor bile. Peki, Koronavirüs'le kardeş kardeş yaşamaya çalışacağımız yeni dünyada bizleri neler bekliyor?
Korona Korumalı Kuzey Kültürü
Koronavirüs'ten en çok etkilenen bölgeler listesinde bolca Akdeniz ülkesi var. Ama şöyle kuzeye doğru gidince işin değiştiğini görüyoruz. Gerçi İsveç sürü bağışıklığına oynarken çok kayıp verdi ama yine de toplam nüfusa bakınca vaka sayıları bir İtalya gibi değil. Neden peki? Çünkü adamlar doğuştan sosyal mesafeli. Finlandiya'da iki adam karşılaşınca en fazla el sıkışıyor, çoğu zaman uzaktan selam verip geçiyor. Bizdeki gibi sokakta arkadaşını görünce ensesini yalamak gibi huyları yok yani. Bu nedenle salgından sonra zaten dekorasyonda falan çok popüler olan İskandinav kültürünü yaşamın birçok noktasında hissetmeye başlayacağız.
Bilime İnan, Gerisi Yalan
Hatırlarsanız salgının yoğunlaşmaya başladığı ilk günlerde İspanyol bir uzman 'Bir futbolcuya ayda bir milyon avro maaş veriyorsunuz. Bir araştırmacı hekime ise 1300 avro. Koronavirüse karşı ilaç bulması için Ronaldo'ya gidin!' diye sitemde bulunmuştu. Kadın haklı tabii. Olup olmadık şeylere para yağdıran dünya iş bilime gelince bütçeyi kısıveriyor. Pandemi yüzünden ağzı yanan ülkeler, ki buna gelişmiş olarak tanımlanan bütün ülkeler dahil, şimdi yana yakıla laboratuvarlar kurup araştırmalara fon ayırıyor. Darısı başımıza!
Meğer İsmail Abi'nin Bir Bildiği Varmış
Virüs kendini gösterdiğinden beri sosyal mesafe muhabbeti yapılıyor. Bu süreçte sokaklarda halay çubuğu gibi sosyal mesafe çubuğuyla yürüyenler, kendine sosyal mesafe çemberi yapanlar, aynı mekanda iki ayrı köşeye oturup telefonla konuşanlar, eskiden olduğu gibi balkondan balkona dedikodu yapan teyzeler falan görmeye alışmak lazım. Kendini komple koruma kalkanına almayı planlayan vatandaşlardan da çok yaratıcı manzaralar çıkabilir. Takipte kalın:)
Kim Daha Çok Evde Kalırsa Önce O Aydınlanıyormuş!
Pandemi süreci birçok kişiye hayatı sorgulattı. Yaldır yaldır sürekli bir yerlere yetişmeye çalışırken aniden kendimizi evde bulunca afalladık. Çünkü evde olmanın, toplumdan izole yaşamanın o kadar da kötü bir şey olmadığını anladık. Fark ettik ki daha sakin bir hayat mümkün ve biz böyle de mutlu olabiliyoruz. Ne keşif ama! İşte bu inanılmaz buluş bizi iç dünyamızda derin yolculuklar yapmaya yönlendirdi. Bence mindfulness akımının atağa geçtiği bu süreç sonrasında da oluşan farkındalık devam edecek ve benliğini arayan daha fazla insanla karşılaşacağız.
Temassız Sepet
https://twitter.com/i/status/1243891597642776580
(Bu tweeti koymak istedim, olmayınca boş kalmasın diye bir videodan bir ekran görüntüsü ekledim)
Çoğu kişi pandemi sürecinde internetten alışverişe iyice alıştı. Zaten sık sık kullanılan bu sistem artık günlük hayatın bir parçası oldu. Peki, online alışveriş yapamayanlar ne olacak? Çağa ayak uydurmakta zorlandıkları için elenecekler mi? Hayır tabii ki. Bu dönemde onların da yardımına eski usul bakkal sepetleri koşuyor. Zaten Türkiye başta olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde uygulanmaya başlayan bu yöntemi artık sık sık göreceğiz. O yüzden sokaklarda yürürken dikkat edin, kafanıza sepet inmesin.
Toplum Olarak Yaşamak Nasıl Bir Şeydi Ya?
https://media.giphy.com/media/KWPseAGcXBw9xjYLGH/source.mp4
Aylardır evdeyiz. Haliyle hepimizde bir rahatlama oluştu. Nasılsa kimseyle görüşmüyoruz diye saldık gitti. Sürekli pijamalarla gezmeler, saça başa hiç bakım yapmamalar falan. Gerçi bunu özgürleşme olarak da değerlendirebiliriz. Mesela artık dilediğimiz gibi soğan, sarımsak yiyebiliyoruz. Nasılsa kokudan rahatsız olacak kimse yok! Ama tabii artık bu duruma bir çeki düzen vermek lazım. Aksi halde sokaklar kendini evinde zanneden umarsız insanlarla dolabilir. Hele bir de kişisel hijyeni unutanlarla aynı otobüse düşersek yandık demektir!
Arkayı Beşlemeli mi Beşlememeli mi?
Sosyal mesafe diyoruz da bu işin bir de toplu taşıma boyutu var. İnsan konservesi olarak tabir edilen metrobüslerde nasıl bir sosyal mesafe uygulaması olabilir, insan merak etmeden duramıyor. Minibüsler desen ayrı dert. Mutlaka bir kısıtlama gelecek ama kaç kişi uyar, nasıl denetlenir? Bana kapasitesinin üzerinde yolcu almadan kalkmayan dolmuşlar ve diğer toplu taşımalarda sık sık Koronavirüs kavgaları göreceğiz gibi geliyor.
CoronaFree Çok Güzel Gelsenize!
https://giphy.com/gifs/season-3-the-simpsons-3x24-3o6MbjkdbcfJt1C0RG
Müjde! Yeni bir etiketimiz oldu: CoronaFree! Zaten restoranlar ve oteller yavaş yavaş etiketlenmeye başladı. Ama tabii biz bunlarla yetinmeyeceğiz. Artık insanlara, hayvanlara, marketten ve pazardan aldığımız ürünlere ve hatta kıyafetlere bile 'Koronasız' etiketi vereceğiz. Yakında uygulamaları görmeye başlarız. Aslında herkesin güvende hissetmesi ve bilgi paylaşımı açısından güzel bir sistem olabilir. Tabii işin sonu Black Mirror'a çıkmazsa...
Uçak Alsaydım!
https://giphy.com/gifs/expensive-BI2fB0DCdz2lG
Pandemi döneminde kitlenip kalan uçuş firmaları bu işin acısını bizden çıkaracakmış gibi hissediyorum. Şu an otobüs biletlerinde görülen çılgın artışı uçak biletlerine de yansıtılacak mı çok yakında göreceğiz. Gerçi belki de sürümden kazanalım zaten boş yattık diye düşünüp bilet fiyatlarını aşağıya çekerler. Ay, olabilir mi öyle bir şey? Lütfen olsun çünkü!
Yorum Yazın