Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Ebru Şinik Yazio: Yaşlanmayı Durdurun!
Amerika’nın en saygın doktorlarından Dr. Dean Ornish 2011 yılında dersimize ilk girdiği zaman yaptığı giriş hepimizi şok etmişti.
Tam tamına şöyle demişti: 'Taşıdığınız genler kaderiniz değildir. Uzun vadeli yaşam tarzı değişiklikleri ile genetik yapınızı değiştirebilirsiniz!'
Yaşam Tarzı değişikliği de ne demekti ?
Hücrenin ve organizmaların yaşlanmasını tetikleyen bir yapı taşı olan telomer, kromozomların en uç kısımlarına verilen addır.
Araştırmalar telomer’lerin yaşam süresini belirleyen karar vericilerden biri olduğunu göstermektedir. Hücrenin her bölünmesinde ve hücre yaşlandıkça telomerler kısalır. Telomerler kısaldıkça hücrelerin bölünmesi ve kendini yenileme ve tamir etme süreci zorlaşır ve hatta durur ve yenilenemeyen hücreler ölür. Yani telomer kısalması yaşlanmaya bağlı hastalıkların ortaya çıkması demek oluyor.
Yeni doğan bir bebekte telomerler oldukça uzunken, 70 yaşındaki bir insanda epey kısadır. Bu klinik araştırmalar çerçevesinde telomer uzunluğunu ve telomerlerin kısalma oranını etkileyen temel faktörlerin yaşanılan çevre ve yaşam tarzı olduğu kanıtlanmıştır. Sigara, stres, aşırı kilo, egzersiz yoksunluğu, kalitesiz uyku ve inflamasyona yol açan ya da oksidatif stresi artıran karbonhidratlar, şekerli maddeler, işlem görmüş her türlü katı ve sıvı besin maddesi, asitli içecekler, yapay tatlandırıcılar, trans ve doymuş yağlar ağırlıklı sağlıksız beslenme şekli telomer boyunun kısalmasına yol açan telomeraz enziminin salgılanmasını baskılar ve böylece telomer uzayamaz ve bu biyolojik yaşlanmayı direkt etkilemektedir. Dolayısı ile telomerlerin uzunluğu veya kısalığı bir insanın ne kadar hızlı yaşlandığının en doğru göstergesi olarak kabul ediliyor. Bu şekilde insanın biyolojik yaşının, kronolojik yaşından daha fazla olup olmadığı anlaşılabiliniyor. İşte bu araştırmalar neticesinde sadece 3 aylık kapsamlı bir yaşam değişikliği sonrasında telomer’lerin yaklaşık %30 oranında uzadığı tespit edilmiş.
Şimdi size bu ana yaşam değişikliklerinin hangi konularda olması gerektiğini örnekle-yerek, hem wellaging dediğimiz iyi yaş alma yani yaşlılık emarelerini oldukça öteleyen ve yavaşlatan, hem daha zinde, daha sağlıklı ve daha mutlu bir yaşamı beraberinde getiren wellbeing halini yükselten, hem de potansiyel sağlık harcamalarını ciddi olarak azaltan ilham verici bazı önerilerde bulunmak istiyorum;
Kaliteli Uyku:
Fiziksel ve zihinsel bedenimizin kendini yenilemesi, gün boyunca yıpranan hücrelerin kendini tamir etmesi, fizik bedende biriken toksinlerin ve zihin bedende hazmedilemeyen negatif duygu ve düşüncelerin tahliyesi için bedenin gece ortalama 22:30’dan itibaren, 6 - 8 saat arasında kaliteli bir uykuya ihtiyacı vardır. Eğer uykusuzluk çekiyorsanız bu büyük ihtimalle zihninizdeki düşüncelerin size izin vermemesinden kaynaklıdır. Bu problemi meditasyon ve burundan alınıp verilen kontrollü ve ritmik nefes teknikleri olan pranayama egzersizleri ile rahatlıkla çözebilirsiniz.
Sindirim Sisteminin Önemi:
Sindirim Sistemi yani Enterik Sinir Sistemi bedenimizin ikinci beynidir. Ayurveda Tıbbına göre Sindirim Sistemimizde sadece yediklerimiz değil, tüm duygu, düşünce, inanç kalıpları vs. de sindirilmektedir. Sağlıklı bir sindirim sisteminden her gün düzenli olarak en az bir defa konforlu bir dışkı tahliyesi olduğu takdirde bahsedilebilinir. Eğer her gün bağırsaklarınız düzenli olarak çalışmıyor, kronik kabızlık çekiyor, 2 günde bir ya da daha uzun aralıklarda bağırsak tahliyesi yaşıyorsanız, sindirim sisteminizin en acil şekilde dengelenmesi gerekmektedir. Bu dengelemeyi sentetik içerikli haplardan ziyade beslenme biçiminizi değiştirerek ve sindirimi destekleyici baharatlar kullanarak yapmanızı öneririm. Ayrıca kronik kabızlık çeken danışanlarımıza uygulattırdığımız son derece basit ve etkili nefes teknikleri bulunmaktadır. Unutmayın doğru meditasyon ve nefes teknikleri yaşamınızın her alanında harmoni ve balans yaratan, uzun vadede adeta mucizevi etkileri barındıran uygulamalardır.
Beslenme biçiminizi yaşam tarzınıza en uygun ve sürdürebilir ve aynı zamanda sizi mutlu edecek şekilde yapılandırın:
Asla soframda şunlar yer almamalı diye kendinizi kesinlikle şartlandırmayın. Şartlandırmalar ve katı diyetler sadece kıtlık bilinci yaratır ve irade kaybedildiği andan itibaren Yasaklar Listesinde olan gıdalar istemsiz şekilde aşırı olarak tüketilir. Bu sebep ile beslenirken daha çok vücudunuzun
ihtiyaçlarını dinlemeyi öğrenmeli ve işlenmiş gıdalar olabildiğince az tüketilmelidir.
Sağlıklı Beslenme ile ilgili hiçbir şey bilmiyorsanız;
Her menünüzde gökkuşağının tüm renklerini barındırmaya
Soğuk gıda ve sıvıları ana yemeklerle eşzamanlı tüketmemeye
Mevsim sebze ve meyveleri tüketimine
Ara öğün tüketmemeye
Ve en önemlisi bu boyuttaki varlığınızın ana mekanizması olan fiziksel bedeninizi ölçülü ve dengeli bir şekilde beslemeye özen gösterin.
Sağlık ve Mutluluk Hormonları Aktivasyonu için Hareket Edin:
Bedeni strese sokmayan, düzenli olarak yapılan, orta ölçekte egzersizlerin genel sağlık ve mutluluk hormonları salgılamasının en önemli tetikleyicilerinden olduğunu biliyoruz.
Kalbi strese sokan ve çok fazla adrenalin salgılatan ağır fiziksel aktiviteler dışında doğal sularda yüzme ve doğada yapılacak yürüyüş tarzı egzersizler ile özellikle omurilik sağlığına yönelik yoga, pilates, trambolinde zıplama ve esneme egzersizleri tüm bedenlerimizde denge sağlayıcı uygulamalardır. Unutmayın omurgamız kadar sağlıklı ve genciz!
Omurilik sağlığı ve sağlıklı bir kas ve iskelet sistemi bedenimizin temel taşlarıdır. Bunun için haftada en az 2 defa 1’er saatlik omurilik sağlığına yönelik bir egzersiz yapmanızı öneririm.
Stres Yönetimi Teknikleri :
Yüzyılımızda stres biliminsanları tarafından birçok hastalığın en önemli nedeni olarak gösterilmektedir. Gün içerisinde sık sık strese girildiğinde çoğunlukla hayatta kalmamızı sağlayan uyarıcı sistemimiz ve bir nevi gaz verme mekanizmamız olan Sempatik Sinir Sistemi devrede olur. Bu durumda vücudun kendi kendini tamir etme mekanizmalarını devreye sokan, verilen gazı frenleyici Parasempatik Sinir Sistemi randımanlı olarak görev başına gelip, çalışamaz. Dolayısıyla gevşeme ve dinginlik oluşamaz ve sinir sistemleri arasındaki bu dengesiz durum aylar ve yıllarca devam ettiği takdirde hem fiziksel, hem de zihinsel rahatsızlıklar baş göstermeye başlar.
Bilimadamları gündelik rutine oturtulan meditasyon ve nefes teknikleri aracılığı ile Merkezi Sinir Sisteminin rahatlıkla ve basitlikle dengeleneceğini belirterek, özellikle her gün 30 dakikalık meditasyon uygulamasının telomer’lerin uzamasını sağlaması dışında, beyin nöroplastisitesi de yaptığını belirterek, hepimizin hayatına gündelik olarak bu tarz farkındalık egzersizlerinin kesinlikle yerleştirilmesi gerekliliğini önemle belirtiyorlar.
İyi Ol, Mutlu Ol!
Yorum Yazın