Değişmek ve Dönüşmek
Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.
- Heraklitos
Her insan, her hayat, her canlı ve her var oluş ikinci bir şansı hak eder. Hata yapmak, yarı yoldan dönmek, her defasında yeniden başlamayı istemek insanoğlunun doğasında vardır. Terentius’un “Ben insanım, insana özgü olan hiçbir şey bana yabancı değil” sözünün bilgisiyle kişi tüm hayatlardan kendi hikâyesini anlamaya yönelmelidir. Çünkü insanın amacı doğası gereği her zaman başarıya ulaşmak, kazanmak ve büyümektir. Dünyanın en iyi insanın da gayesi budur, en kötü insanının da. Çocukluktaki mutluluk ve başarı hedefleri kişiyi kötü yapmaz, kişiyi kötü yapan ve acı çektiren hedeflerine giderken seçtiği yollardır. Gitmek istediği yol özgürlük, barış, bolluk, bereket diyarlarına değil, cehennemin tam ortasına doğru dönüşü zor bir yol olabilir. Eğer yaşamınızda mutsuzsanız, hedefinize giderken seçtiğiniz yol yanlıştır.
Bambu ağacı tohumu ekilir ve her gün sulanır. İlk üç yıl hep tohuma su vermekle geçer.
Değişim her zaman mümkün
“Değişim” kimliğinizde öncekine göre nicelik ve nitelik olarak gözlenebilir bir farklılığın oluşmasıdır. Yani değişim, planlı bir şekilde belli bir durumdan başka bir duruma “dönüşme”dir. Bu anlamda değişim ve dönüşüm, yaratıcılık, yenilik, olgunlaşma, büyüme ve gelişmeyi içine alacak şekilde yeni bir düşünce ve davranış biçimine uyum sağlamaktır. Bunu başarmanın sırrı “çok istemek”, “düşünceleri eyleme geçirerek emek vermek” ve “bir şeylerden vazgeçmek”tir.
Osho’dan alıntı olan aşağıdaki hikâye insanın istedikten sonra tüm geçmişine rağmen değişebileceğinin güzel bir örneğidir:
Bir gün büyük bir suçlu, katil ve günahkâr bir adam Buda’ya onun yoluna girmek için gelmişti. Geldiğinde insanlar onun içeri girmesine izin vermeyecek diye korkuyordu. Müritler onun Buda’yı görmesine izin vermeyebilirdi. Bu yüzden çok fazla insanın olmadığı bir zamanda gelmişti. Ve ana kapıdan girmemiş, duvarın üzerinden atlamıştı.
Şans eseri Buda orada değildi, dilenmeye gitmişti. Adam yakalandı. Müritlere, “Bir şey çalmaya veya bir şey yapmaya gelmedim, sadece beni ana kapıdan içeri sokmayacağınızdan korktum. Herkes beni tanır. Buralarda tanınmış birisiyim. Bu civarda en çok nefret edilen ve korkulan kişiyim, herkes beni tanır. Bana izin vermeyeceğinizden korkmuştum. Bir mürit olmak istediğime inanmayabilirsiniz” dedi.
Bunun üzerine onu Buda’nın en büyük müritlerinden birisi olan Sariputra’ya götürdüler. O aynı zamanda bir astrologdu ve insanların geçmiş yaşamlarını okuyabilme yetisine sahipti. Sariputra’ya “Bu adama bak, bu hayatında onun bir katil, bir günahkâr, bir hırsız olduğunu biliyoruz ve her şeyi yapmıştır. Ama belki de geçmiş yaşamlarında bazı erdemlere sahip olmuştur; belki de bu yüzden bir sannyasin olmak istiyordur. Onun geçmiş yaşamlarına bak” dediler.
Sariputra onun seksen bin geçmiş hayatına baktı. Sariputra bile bu adamı görünce titremeye başlamıştı. O tehlikeliydi; seksen bin kez katil, suçlu, her zaman günahkârdı. O tescilli bir günahkârdı. Bu adamda herhangi bir değişiklik yapmak imkânsızdı, Buda dahi bir şey yapamazdı.
Sariputra, “Bu adamı dışarı atın, onu hemen uzaklaştırın çünkü Buda bile bu adamda başarısız olacaktır. O tescilli bir günahkârdır. Nasıl ki Buda tescilli bir budadır, o da tescilli bir günahkârdır. Seksen bin hayat gördüm ve bunun ötesine gidemiyorum, bu kadarı yeter!” dedi.
Bunun üzerine adam geri çevrildi. Onun için hiçbir şans olmaması onu çok incitmişti. Canlı olarak Buda’nın etrafında olamazdı, bu nedenle intihar etmek istedi. Ana kapının hemen köşesindeki duvara gitti. Kafasını duvara vurup kendisini öldürecekti. Ansızın Buda geldi, adamı gördü ve onu durdurup sannyasin yapmak üzere içeri aldı.
Hikâyeye göre yedi gün içinde adam bir arhat oldu; aydınlanmış bir adam haline geldi. Şimdi herkes çok şaşkındı. Sariputra, Buda’ya gitti ve “Bu nedir? Benim tüm duru görüm, tüm astrolojim sadece bir saçmalık mı? Bu adamın seksen bin hayatına baktım! Eğer bu adam yedi gün içerisinde aydınlanabiliyorsa o zaman insanların geçmiş yaşamlarına bakmanın ne anlamı var? O zaman bu tamamıyla saçmalıktır. Böyle bir şey nasıl olabiliyor?” diye sordu.
Buda, “Sen onun geçmişine baktın ama geleceğine bakmadın. Geçmiş geçmiştir! Bir kimse herhangi bir an değişmeye karar verdiğinde değişebilir. Belirleyici olan kararın kendisidir. Ve bir adam seksen bin hayat boyunca ıstırap çektiyse o bilir ve değişmek için yanıp tutuşur. Onun değişme amacının yoğunluğu sonsuzdur. Bu yüzden de yedi günde gerçekleşebilir. Sariputra, sen henüz aydınlanmadın. Sen iyi bir adamsın, senin iyi yaşamların var, geçmişin ağırlığını hissetmiyorsun. Kendi etrafında bir tür erdeme sahipsin. Pek çok hayatında bir Brahmin, bir din bilgini, saygıdeğer bir insan oldun. Ama bu adama bir bak, bu seksen bin hayatı onun üzerine yük olarak binmiş. O özgürleşmek istiyor. O gerçekten özgürleşmek istiyor. Bu yüzden mucize oldu. Yedi gün içinde hapishanenin dışına çıktı. Onun geçmişinin yoğunluğu, onu yönetiyordu” dedi.
Bu hikâyede de anlatıldığı gibi suçluluk hisseden insanlar kolaylıkla dönüşürler. Kendilerinin haklı olduğuna inanlar ise çok zor dönüşürler.
En meşhur gösterisi kilit açma numarası olan ünlü sihirbaz Harry Houdini, yanına hiçbir gereç almadan, yalnızca giysileriyle girdiği herhangi bir hapishaneden bir saatten önce kurtulacağını iddia eder ve hep bununla övünürmüş. İngiltere’de küçük bir kasaba Houdini’yi iddiasını ispat etmesi için davet etmiş. Kasabanın bilgesi Houdini’yi kasabanın hapishanesindeki bir hücreye yerleştirmiş ve kapıyı kapatmış. Bilge hariç tüm kasaba halkı Houdini’nin o hücreden çıkabileceğini düşünüyormuş.
Kemerinde 25 cm’lik bir çelik parçası olan ve bütün kilitleri onunla açan Houdini bütün maharetine rağmen bu kez çok zorlanmış. Bir saat uğraştıktan sonra kendine olan güveni yavaş yavaş azalmaya başlamış. İkinci saatin sonunda pes etmiş, kapının üzerine yığılmış ve kapı o anda kediliğinden açılıvermiş. Çünkü bilge kendine çok güvenen Houdini’ye bir ders vermek istiyormuş. Bu nedenle kapıyı hiç kilitlememiş. Yani kapı yalnızca Houdini’nin kafasında kilitliymiş. Biraz itse kapı açılacakmış ama Houdini kapının kilitli olduğunu düşündüğü için bunu denemeyi hiç düşünmemiş.
Bu hikâyede olduğu gibi hayatta bazı kapılar açık olmasına rağmen sizin zihninizde kapalı olduğu için umutsuzluğu ve çaresizliği kader gibi yaşayabilirsiniz. Önünüzdeki kapının kilitli olduğunu düşündüğünüz için açmayı hiç denemeyebilirsiniz. Yaşamda kilitli kapı gibi görünen sorunları da çözmek için uğraşmazsınız. Oysa değişim ve dönüşüm için istemek ve inanmak kadar farklı açılardan farklı olasılıkları görebilmek gerekir.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
çok doğru