Görüş Bildir
Haberler
Çok Gülünçsün Azrail, Neşet Ertaş Ölür mü?

etiket Çok Gülünçsün Azrail, Neşet Ertaş Ölür mü?

Altay Şengür
25.09.2015 - 00:12 Son Güncelleme: 25.09.2017 - 14:22

Bugün 25 Eylül 2017. Büyük üstadın aramızdan ayrılışının 5. yılı.

Ama kim diyebilir ki o öldü?

Neşet Ertaş ölmez, kimse beklemesin böyle bir şey.

Neşet Ertaş'ın Gençliği

Neşet Ertaş'ın Gençliği

Büyük üstat Neşet Ertaş’ın doğum tarihi halen kesin olarak bilinmiyor. 

5-6 yaşlarında bağlama ve keman çalmaya bağlayan Neşet Ertaş, babası Muharrem Ertaş ile birlikte gittikleri düğünlerde babasına kemanla eşlik ediyordu. Geçimlerini düğünlerde aldıkları paralardan temin eden Ertaş'lar, birlikte 8 yıl il il gezerek bu işi sürdürdüler. 

Neşet Ertaş, bu seyahatler yüzünden okula da gitmemiş, gidememiştir.

Neşet Ertaş’ın Kendi Ağzından İstanbul’a Gelişi

Neşet Ertaş’ın Kendi Ağzından İstanbul’a Gelişi

Cebimde iki buçuk liram vardı. Kırşehir’den Ankara’ya kadar da otobüs iki buçuk lira, ben İstanbul’a gidiyorum. Ankara’da otobüsten indim, çığırtkanın birine gittim dedim ki 'ben İstanbul’a gideceğim, param yok'. Elimde sazım var ya, 'çal' dedi ben başladım çalmaya... Sırası gelince çığırmaya gidiyor, geri geldiği zaman çal demesine gerek yok, alıştım çalıyorum. 

Ne zaman vardıysam, ta gece yarısına kadar saz çaldım. En son otobüsün arkasında şöyle bir oyuk yer vardı beni oraya verdi, İstanbul’a kadar ayakta geldim..

Mütevazı Kişiliği

Mütevazı Kişiliği

Hiçbir zaman ben demeyen bir karakteri vardı. Devlet sanatçılığını kabul etmemesi, ayrımcılık olarak görmesi onun mütevazılığını ve karakterini ortaya koymaya yeterli oldu. Nil Karaibrahimgil’in: ” Neşet Ertaş’ı tanımıyorum, dinlemedim.” Sözlerinden sonra: Biz yaşlı adamız, kızımız henüz genç dinlemeyebilir, duymamış olabilir bu normal, bunda yanlış bir şey yok diyerek mütevazı kişiliğinden ödün vermemiştir. Bu açıklamalar sonrası Nil Karaibrahimgil’in özrü gecikmemiştir. 

BirGün gazetesi yazarı Hakan Demir de bu konuda, şu tweeti atmıştı: ‘'Kimse kimsenin önünde eğilmesin diyerek el öptürmeyen, devlet sanatçılığını ayrıcalık olmasın diye reddeden insanlık ustasıdır Neşet Ertaş..''

İstanbul Teknik Üniversitesi Kendisine Fahri Doktora Unvanı Verdi

İstanbul Teknik Üniversitesi Kendisine Fahri Doktora Unvanı Verdi

Neşet Ertaş, İTÜ’den fahri doktora unvanı almış ve fahri doktora unvanı aldığı günün akşamı Can Dündar'ın 'evet Neşet Usta, tebrik ederim. Önce heykeliniz dikildi, şimdi doktora aldınız. Ne hissettiniz bugün sahnede?' sorusuna; 

'Efendim, dikilen bir heykel bir gün olur sökülür, ama ekilen emek hiçbir zaman sökülemez. O koparılsa bile yine devamı gelir.' diye cevap vermiştir.

Türkülerinde İşlediği Aşk ve Özlem

Türkülerinde İşlediği Aşk ve Özlem

Neşet Ertaş önceki bestelerinin çoğunda sevgiliye duyulan aşk ve özlem konularını işlemişti. Son kasetlerindeki bestelerinde ise insanlara belli mesajlar veriyor: Allah aşkı, insan hakkı ve sevgisi, ana ve babaya duyulan özlem, ilim ve cehalet, memleket hasreti, ölüm gibi. Sanatçı bunun nedenini şöyle açıklıyor: 'Aşık Veysel‘in de dediği gibi benim sadık yarim gara topraktır. Gözünen görülen, e! İnen tutulan, yediğimiz içtiğimiz, canımız topraktır. Bu toprağın en güzeli insandır, insanların en güzeli de anamız ve yarimizdir. İnsanı seven insan; hakkı sever, biz de o hakkın aşığıyız. Şüphesiz ki ölmez, yitmez, yemez, içmez, solmaz bir tek Allah' tır. Allah hepimizi eşit yaratmış. Haksızlık, cana gıyma, düşük görme olmasın. Allah’tan geldik Allah’a gideceğiz. Cehalete hatırlatabildimse mutluyum. '

Neşet Ertaş’ın Kendi Kaleminden Hayatı

Neşet Ertaş’ın Kendi Kaleminden Hayatı

Bin dokuz yüz otuz sekiz cihana

Kırtıllar köyünde geldin dediler

Babama muharrem, anama döne

Dediysen atayı bildin dediler

Dizinde sızıydı anamın derdi

Tokacı saz yaptı elime verdi

Yeni bitirmiştim üç ile dördü

Baban gibi sazcı oldun dediler

O zaman babamdan öğrendim sazı

Engin gönül ile hakka niyazı

O yaşımda yaktı bir ahu gözü

Mecnun gibi çölde kaldın dediler

Zalım kader devranını dönderdi

Tuttu bizi ibikliye gönderdi

Babam saz çalarken bana zil verdi

Oynadım meydanda köçek dediler

Anam döne ibiklide ölünce

Tam beş tane öksüz yetim kalınca

Beşimiz de perişan olunca

Babamgile burdan göçek dediler

Yürüdü göçümüz tefleğe doğru

Bu hali görenin yanıyor bağrı

Üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı

Bunlara bir ana bulun dediler

Yozgatın Kırıksoku Köyüne vardık

Bize ana yok mu diyerek sorduk

Adı arzu dediler bir ana bulduk

İşte bu anadır buldun dediler

En küçük kardaşı kayıp eyledik

Onun için gizli gizli ağladık

Üstelik babamı asker eyledik

Yine öksüz yetim kaldın dediler

Zalım kader tebdilimi şaşırttı

Heybe verdi dalımıza devşirtti

Yardım etti Yerköyüne göçürttü

Biraz da burada kalın dediler

Yerköyden Kırıkkaleye geldik

Babam saz çalarken biz çümbüş aldık

Kırşehire varınca kemanı çaldık

Aferin arkadaş çaldın dediler

Yarin aşkı ile arttı hep derdim

Babamı bir yere dünür gönderdim

Başlık çok istemişler haberin aldım

İstemiyor yarin seni dediler

Kırşehirde yedi sene kalınca

Düğün düzgün hepsi bize gelince

Burada herkese yer daralınca

Ankaraya gider yolun dediler

Ankarada (sünnetçi) Veysel Ustayı buldum

Epeyce eğleştim, evinde kaldım

Yüz lirayı verip bir yatak aldım

Etti isen böyle buldun dediler

Bir ev kiraladım münasip yerde

Kaldı kavim kardaş hep Kırşehir’de

Bu aşk hançerini vurdu derinde

Çaresini bulmazsan öldün dediler

Yarin aşkı ile döndüm şaşkına

Arada içerdim yarin aşkına

Canan acımaz mı garip dostuna

Bunu da içeriye alın dediler

'Adının öyle olduğuna bakmayın, biz onu; 

neşe 

dert 

aşk 

olarak bilirdik'

Nur içinde yat Bozkırın Tezenesi..

Neşet Ertaş - Zülüf Dökülmüş Yüze

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1250
443
253
9
7
6
5
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın