Çoğu İnsanın Aksine Bazı İnsanlar Neden Korku Filmi İzlerken Rahatlayıp Huzur Bulurlar?
Çevrenizde de muhtemelen denk geldiğiniz üzere, bazı insanlar korku filmi izlerken iyice bir rahatlayıp adeta huzura ererler. Peki ama neden?
Uzmanlara göre korku filmlerinde huzur bulan insanların büyük bir kısmı yaygın anksiyete bozukluğuna sahip olan kişiler.
Türkiye'de nüfusun yüzde 18'inin hayatında en az bir kere ruhsal bozukluk yaşadığını düşünürsek, çok da nadir olmayan bir durum olduğu sonucuna ulaşabiliriz anksiyete bozukluğunun. Dolayısıyla bu durumun neden olduğu sonuçları anlamak da hayli önemli. Dönelim konumuza.
Korku filmlerinde huzur bulmanın nedeninin, kişilerin kendileriyle alakalı olmayan endişe verici bir durumu gözlemlemeleri olduğu düşünülüyor.
Her ne kadar filmden korksa da olayın kendisini etkilemeyeceğini bilen kişi, kendisine daha çok zarar veren kendi korkularının yerine zihnen bu korkulara odaklanıyor.
Bu noktada korku filme izleme eyleminin zaten insanı zihnen çeken bir yönünün olduğunu belirtmek gerek.
Adrenalin bağımlılarının bu ihtiyaçlarını giderebilmek için çok tehlikeli işlere kalkıştığını görmüş veya duymuşsunuzdur (çok yüksek katlı bir binanın çatısının kenar kısımlarında yürümek veya kendini aşağıya sarkıtmak gibi). Korku filmleri de aslında aynı olayın, çok daha hafif versiyonu. Nitekim korku filmi izlerken, kendimizi hiçbir şekilde tehlikeye atmadan olabildiğince fazla negatif duygu yaşamaya ve heyecanlanmaya çalışıyoruz.
Korku filmleri esnasında beynimizin bazı kesimleri ortada korkulacak bir şey olmadığını bilirken, limbik sistemimizde atalarımızdan kalma içgüdüsel mekanizmalar istemsiz olarak devreye giriyor.
Yaşanan adrenalin patlamasının da, film dışındaki korkularımızı arka plana atma konusunda bizlere yardım ettiği düşünülüyor.
Bu noktada başka bir ilginç psikolojik fenomenden bahsetmekte fayda var.
Doğamız gereği pek çoğumuz, her zaman dışarı vurmasak da, bazı durumlarda karşımızdaki insanın kaybetmesinden veya zor duruma girmesinden keyif alırız. Psikologlar yıllarca bu durumun nedeni üzerine araştırmalar yürüttü ve temelde 3 farklı neden üzerine odaklanıldı.
Bu nedenlerden ilki, karşımızdaki insanın zor duruma düşmeyi veya kaybetmeyi hak etmesi.
Belki bize veya başkasına yanlış bir şey yapmıştır, adalet yerini bulacaktır. Bu nedenin arka planında yatan mantık böyle.
İkinci bir neden ise kişinin düştüğü zor durumu çok ölümcül bir durum olarak algılamamamız, empati kuramamamız. Örneğin birisinin sevgilisi tarafından aldatıldığını duymak, özellikle o kişiyi sevmiyorsak bizi keyiflendirebilir. Aynı kişinin ciddi bir trafik kazasını geçirdiğini duyduğumuzda, o kişiyi sevmesek bile keyiflenmez, aksine üzüntü hissederiz.
Üçüncü bir neden ise karşımızdaki insanın talihsizliğinde bizim bir payımızın olmaması.
Eğer kişi düştüğü zor duruma bizden dolayı düşmemişse, yani yaşayacağı acıyı veya kaybı biz yaşatmıyorsak, elimizden bir şey de gelmiyorsa üzülmeyebiliyor, aksine keyiflenebiliyoruz. İnsanlar olarak pek de hoş varlıklar değiliz sanki, ne dersiniz?
Bu nedenleri korku filmi konusuna uyarlamayı denediğimizde her şeyin daha da netleştiğini görüyoruz.
Örneğin filmdeki karakterin öleceğini biliriz, ancak gerçekte ölmediğinin de farkında olduğumuzdan karakterin öldüğünü görmek bizi bilinçaltımızda keyiflendirebilir. Ya da düştüğü zor durumda bizim bir payımız olmadığından, karakteri kurtarmak için de bir şey yapamayacağımızdan, yine bilinçaltımızda olayların gelişiminden keyif alabiliriz.
Özetle durumun bilimsel ve psikolojik temelinde yatanlar tam olarak böyle.
Bir dahakine korku filmlerinden huzur bulan bir insan gördüğünüzde veya bu insan direkt olarak kendinizseniz, ortamdakiler 'Kendin de seri katil falan mısın' diye espri yaparken söze girip tüm bu bilgileri ortalığa kusabilir ve de hayran hayran bakışları üzerinizde toplayabilirsiniz. Bilimle kalın!
Yorum Yazın