Görüş Bildir
Haberler
Cinler Hakkında Herşey

Cinler Hakkında Herşey

Adnan Dan
08.02.2017 - 11:58

Cinler Hakkında Herşey

Pek çok kişinin adını bile anmaktan korktuğu, hatta “ 3 harfliler ” dediği varlıklardır.. Oysa Cin'ler tıpkı insanlar gibi bu dünyada yaşayan, insandan öncede dünyada yaşayan ve sayıları insan sayısının kat kat üstünde olan canlılardır.. Kuran-ı Kerim'de sadece Cinlerin anlatıldığı Cin Suresi vardır..

Cin Suresi Mekke’de nâzil olmuştur: 28 âyettir. Cinlerin Kur’an dinleyip hidayete geldikleri anlatıldığından, sûre bu ismi almıştır. Hz. Peygamber, amcası Ebu Talip ve eşi Hz. Hatice’yi kaybettikten sonra Tâif’e gitmiş, orada çirkin davranışlarla karşılaşmıştı. Bu sıralarda Kureyş müşrikleri de Müslümanlara karşı düşmanlıklarını iyice arttırmış bulunuyorlardı. işte Tâif dönüşünde nâzil olarak Resûl-i Ekrem’e teselli veren bu sûre, yalnız insanların değil, cinlerin de Kur’an’a tâbi olduklarını bildiriyor, İslâm’ın muzafferiyetini müjdeliyordu.

Cin Suresi Orjinal Metni Alttaki Gibidir..

1. قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِّنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآناً عَجَباً

2. يَهْدِي إِلَى الرُّشْدِ فَآمَنَّا بِهِ وَلَن نُّشْرِكَ بِرَبِّنَا أَحَداً

3. وَأَنَّهُ تَعَالَى جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَداً

4. وَأَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللَّهِ شَطَطاً

5. وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن تَقُولَ الْإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِباً

6. وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِّنَ الْإِنسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِّنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقاً

7. وَأَنَّهُمْ ظَنُّوا كَمَا ظَنَنتُمْ أَن لَّن يَبْعَثَ اللَّهُ أَحَداً

8. وَأَنَّا لَمَسْنَا السَّمَاء فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَساً شَدِيداً وَشُهُباً

9. وَأَنَّا كُنَّا نَقْعُدُ مِنْهَا مَقَاعِدَ لِلسَّمْعِ فَمَن يَسْتَمِعِ الْآنَ يَجِدْ لَهُ شِهَاباً رَّصَداً

10. وَأَنَّا لَا نَدْرِي أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَن فِي الْأَرْضِ أَمْ أَرَادَ بِهِمْ رَبُّهُمْ رَشَداً

11. وَأَنَّا مِنَّا الصَّالِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذَلِكَ كُنَّا طَرَائِقَ قِدَداً

12. وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن نُّعجِزَ اللَّهَ فِي الْأَرْضِ وَلَن نُّعْجِزَهُ هَرَباً

13. وَأَنَّا لَمَّا سَمِعْنَا الْهُدَى آمَنَّا بِهِ فَمَن يُؤْمِن بِرَبِّهِ فَلَا يَخَافُ بَخْساً وَلَا رَهَقاً

14. وَأَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَ فَمَنْ أَسْلَمَ فَأُوْلَئِكَ تَحَرَّوْا رَشَداً

15. وَأَمَّا الْقَاسِطُونَ فَكَانُوا لِجَهَنَّمَ حَطَباً

16. وَأَلَّوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّرِيقَةِ لَأَسْقَيْنَاهُم مَّاء غَدَقاً

17. لِنَفْتِنَهُمْ فِيهِ وَمَن يُعْرِضْ عَن ذِكْرِ رَبِّهِ يَسْلُكْهُ عَذَاباً صَعَداً

18. وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَداً

19. وَأَنَّهُ لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللَّهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَداً

20. قُلْ إِنَّمَا أَدْعُو رَبِّي وَلَا أُشْرِكُ بِهِ أَحَداً

21. قُلْ إِنِّي لَا أَمْلِكُ لَكُمْ ضَرّاً وَلَا رَشَداً

22. قُلْ إِنِّي لَن يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِن دُونِهِ مُلْتَحَداً

23. إِلَّا بَلَاغاً مِّنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَداً

24. حَتَّى إِذَا رَأَوْا مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ أَضْعَفُ نَاصِراً وَأَقَلُّ عَدَداً

25. قُلْ إِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ مَّا تُوعَدُونَ أَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبِّي أَمَداً

26. عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَى غَيْبِهِ أَحَداً

27. إِلَّا مَنِ ارْتَضَى مِن رَّسُولٍ فَإِنَّهُ يَسْلُكُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ رَصَداً

28. لِيَعْلَمَ أَن قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَداً

Anlamı

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla.

1. (Resûlüm!) De ki: Cinlerden bir topluluğun (benim okuduğum Kur’an’ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: Gerçekten biz, hârikulâde güzel bir Kur’an dinledik .

2. Doğru yola iletiyor, ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.

3. Hakikat şu ki, Rabbimizin şânı çok yücedir. O, ne eş ne de çocuk edinmiştir.

4. Doğrusu bizim beyinsiz olanımız (iblis veya azgın cinler), Allah hakkında pek aşırı yalanlar uyduruyormuş.

5. Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler, sanmıştık.

6. Şu da gerçek ki, insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların taşkınlıklarını arttırırlardı.

7. Onlar da sizin sandığınız gibi, Allah’ın hiç kimseyi tekrar diriltmeyeceğini sanmışlardı.

8. Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk.

9. Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor.

10. Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?

11. Gerçekten biz, -kimimiz sâlih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk.

12. (Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah’ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.

13. Doğrusu biz, o hidayeti (Kur’an’ı) işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne bir (ecrinin) eksikliğe uğratılmasından ne de haksızlık edilmesinden korkar.

14. İçimizde, (Allah’a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır.

15. Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.

16. Şayet doğru yolda gitselerdi,onlara bol su verirdik.

17. Bu hususta kendilerini denememiz için , Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Rabbin) onu gitgide artan çetin bir azaba uğratır.

18. Mescitler şüphesiz Allah’ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin).

19. Allah’ın kulu, O’na yalvarmaya (namaza) kalkınca, neredeyse onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.

20. (Resûlüm!) De ki: Ben ancak Rabbime yalvarırım ve O’na kimseyi ortak koşmam.

21. De ki: Doğrusu ben (kendi başıma) size ne zarar verme ne de fayda sağlama gücüne sahibim.

22. De ki: Gerçekten (bana bir kötülük dilerse) Allah’a karşı beni kimse himaye edemez, O’ndan başka sığınacak kimse de bulamam.

23. (Benim yaptığım) ancak Allah katından olanı, O’nun gönderdiklerini tebliğdir. Artık kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır.

24. Sonunda, tehdit edilip durduklarını (azabı, kıyameti) gördükleri zaman, kim yardımcı olma bakımından daha güçsüz ve sayıca daha az imiş, bileceklerdir.

25. De ki: Tehdit edile geldiğiniz (azap), yakın mıdır, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar, ben bilmem.

26. O bütün görülmeyenleri bilir. Sırlarına kimseyi muttali kılmaz;

27. Ancak, (bildirmeyi) dilediği peygamber bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar,

28. Ki böylece onların (peygamberlerin), Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah) onların nezdinde olup bitenleri çepeçevre kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır (kaydetmiştir).

CİN NEDİR?

Cin (Arapça: جن), modern veya antik birçok din ve inanışta, İbrahimi dinler de dahil, bulunan bir tür ruhani mitolojik yaratıktır. Farklı inanışlarda farklı karakteristiklere ve özelliklere sahiptir.

Cin ; İslam mitolojisinde ise gözle görülmeyen, çeşitli şekillere girebilen manalarılarından ötürü, zaman zaman farklı yorumlanmıştır. Kimi yorumlara göre insanlarla cinsel ilişki kurabilen, onları yönetimi ve etkisi altına aldığı gibi birçok korku unsuru fiilin kendilerine yüklendiği ruhanî varlıkları ifade eder. Bir diğer yorumlama biçimindeyse, gözle görülmeyen, hissedilmeyen birçok şey için kullanılabilir. Bunlardan bazıları mikroorganizma, tespit edilemeyen şahıs, radyasyon gibi gözle tespit edilemeyen varlıklardır.

Kitab-ı Mukaddes'te Cinler

Kitab-ı Mukaddes cinleri “ günah işlemiş melekler ” olarak, Tanrının sadık melekleriyken şeytanın yönetimi altına girmiş, Şeytan’ın “melekleri” olarak tanımlar.

Hıristiyanlık ‘a göre Şeytan’ın isyanından sonra bazı ruhani varlıklar, Nuh Tufanı öncesinde, gökteki görevlerini bırakarak yeryüzüne geldiler. Onlar bunu, Şeytan’ı desteklemek amacıyla yapmadılarsa da sonunda onun tarafına geçmiş oldular. Bunlar erkek şeklinde maddeleşerek kadınlarla ilişkiye girmeye başladılar ve Nefilim türünü oluşturdular. Tufan esnasında Nefilimler öldüler, Cinler ise boğulmadılar, maddeleşmiş bedenlerini ruha çevirerek göğe döndüler ve Tanrı onları alçaltılmış bir durumda bırakıp yeryüzüne attı. Artık maddeleşemeseler de hâlâ insanlara kötülük yapmak için yaklaşmaya devam ederler. Diğer dinlerde anlatılanın aksine

Kitabı Mukaddes’e inanan ve gerçek Hristiyan olduklarını söyleyen Yehova’nın Şahitleri Cinlerin, bize fiziksel olarak zarar verebileceklerini fakat Yehova’ya inanıyorsak ve Cinlerden korunmak için dua edersek korunabileceğimizi anlatır. Ayrıca Cinler tarafından saldırıya uğrayan insanların geçmişte veya halen Ruhçuluk ile uğraştıklarını anlatılır. Önceleri Ruhçuluk ile uğraşmış bazı insanlar, Cinler tarafından rahatsız edildikten sonra; Yehova’nın Şahidi olup ve ruhçulukla uğraşmayıp, onunla bağlantılı her şeyden ( ruhçuluğu teşvik eden müzik kayıtları, kitaplar, dergiler, posterler ve videolar ) kurtulduktan sonra bir daha hiç rahatsız edilmediklerinden bahsederler.

Kitab-ı Mukaddes’te bir gün Tanrı’nın, Şeytan’ı ve ordusundaki Cinleri cezalandıracağından bahseder. Buna göre Şeytan bir süre zincirlenip insanlardan uzak kalır ve insanlar yeryüzündeki yeni cennetlerinde yaşarlar, sonra Şeytan yok edilir. Cennet oluşmadan önce ise tüm cinler ölür ve insanlar eskiden oldukları gibi kusursuzca yaşarlar. Ayrıca Herkül gibi bazı mitolojik yaratıkların birer Nefilim olduklarını kabul ederler.

Hristiyanlığa Göre Cinler

Hristiyanlıkta bir cin, hatta birçok cin bir kişinin içine girebilir. Bu cinler içine girdikleri kişinin içinden çıkarılabilirler; Hıristiyanlık’ta cin çıkarma olgusu mevcuttur.

Cinlerin faaliyetleri üç ana grupta özetlenebilir; insanlara cinsel yaklaşımları ( seks ), sahte tapınmayı desteklemeleri ( dinsel ) ve insanlara eziyet etmeleri ( sadizm-şiddet ). Kutsal Metin insanları falcılık, büyücülük, ruh çağırma, sihirbazlık, ölülerden medet umarak onlara yaklaşmak gibi cinlerle ilgili faaliyetlere karışmak konusunda uyarır. Cinlerin üstün yetenekleriyle insanların beyinlerini etkileme güçleri olduğuna inanılır. Cinlerin rüyaları kendi mesajlarını vermek amacıyla kullanabileceğine inanılır.

Hıristiyanlık inancında cinler kudretli varlıklardır, insanları aldatırlar ve bazı insanları aracı -medyum- olarak kullanırlar. Buna göre bu medyumun söyledikleri eğer bu cinler medyuma doğruyu söylüyorlarsa doğru olabilir. Zira Kitabı Mukaddes cinlerin İblis gibi yalan söylediklerini belirtir. Ayrıca insanlara zarar verebilirler, bu nedenle Kutsal Metin onlarla ilgili şeylerden, ruhçuluğun her türünden uzak durulması gerektiğini söyler. İblis şeytan ile aynı kişiliktir.

İslam İnancında Cinler

Kuran’a göre insan topraktan, cinler ise ateşten yaratılmıştır. “ Cinleri öz ateşten yarattı ” ( er-Rahmân 55/15 ), “ And olsun biz insanı, kuru kara çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce, dumansız zehirli ateşten yarattık ” ( el-Hicr 15/26-27 ). Sonuncu âyet cin türünün insan türünden önce yaratıldığını da göstermektedir.

Kuran’ın 72. suresinin adı cinlerden bahseden, yirmi sekiz âyetten oluşan Cin Suresi bulunmaktadır ve cinleri anlatır. Ayrıca Kur’anda insanüstü yetenek ve icraatlarıyla anlatılan Süleymanla ilişkileri söz konusu edilen Saba melikesi Belkıs hakkında bazı rivayetler onun annesinin bir cin olduğunu söyler. Bu rivayetlere dayanarak cinlerle evliliğin mümkün ve caiz olup olmadığı konuları İslam’da uzun uzadıya tartışılmıştır.

İslam mitolojisinde cinlerin ateşten yaratıldığına inanılır. Kur’an‘da cinlerin insanlardan önce yaratıldığı geçer. Bazı açılardan insanlara benzerler; iradeleri mevcuttur, iyi veya kötü eylemlerde bulunabilirler, insanlar gibi yiyip içer, evlenip, çoğalabilirler. Erkeklik ve dişiliklerinin olduğuna inanılır, yani doğar, büyür ve ölürler. Fakat ömürlerinin insanlarınkine oranla daha uzun olduğuna inanılır.

İslam dininde cinler de insanlar gibi inanan ve inanmayan şeklinde ayrılır. İnanmayan cinlerin sayısının daha fazla olduğu düşünülür. İnsanlar gibi ibadet ile yükümlüdürler. İnanan cinlerin inanan insanlarla beraber cennete gideceğine, inanmayan cinlerin ise inanmayan insanlarla birlikte cehenneme gideceğine inanılır. Kur’an’a göre, Muhammed peygamber olarak hem insanlara hem de cinlere gönderilmiştir.

Bunların dışında cinlerin insanlardan farklı çeşitli özellikleri olduğu düşüncesi çerçevesinde birçok varsayım mevcuttur. Bunlardan bazıları; çeşitli şekillere girebildikleri, çok kuvvetli olup bazı ağır işleri gerçekleştirebilecekleri, istedikleri takdirde gözle görülebilir olabildikleri, çok hızlı hareket edebildikleri şeklinde sıralanabilir.

Genel kanının tersine İslam inancına göre cinler geleceği ve gaybı bilemezler. Her ne kadar ruhani bir varlık türü olduklarından insanların bilmediği bazı gizemleri bildiklerine inanılsa da, geleceği ve gaybı bilmezler . Ayrıca peygamberlere inen vahyi peygamberler tarafından açıklanmadıkça bilemezler.

Cin adı verilen lâtif yaratıklar, insanlarla birlikte yeryüzünde hayatlarını sürdürürler. Gruplar halinde yaşarlar, kabileleri vardır. Yaratılışları insanların yaratılışlarından daha öncedir. İnsanlar topraktan yaratıldıkları gibi, onlar da ateşten yaratılmışlardır.

Gûl, ifrit gibi çeşitli türlerden oluştuğu kabul edilen cinler, eski Araplarda bazen “hîn” kelimesiyle ifade edilmiştir. Farsçada cin kelimesi karşılığında “peri” ve “dîv” kelimeleri kullanılır.

Cinlerin insanlarla birlikte olanlarına “Mir” denir. “Hubs” cinlerin erkekleri, “habais” ise dişileridir.

Cahiliye Arapları cinlere yükledikleri değişik fonksiyonlara göre onları farklı isimlerle isimlendirmiştir. Örneğin insanlarla birlikte oturduğuna inanılan kesimine âmir, çocuklara musallat olanlarına “ervâh” , bunların çirkeflik yapanlarına “şeytan” , şeytanlık konusunda daha ileri gidenlerine “mârid” , eğer bu daha ileri gitme güç ve kuvvet kullanımı istikametinde ise “ifrît” , bütün bu şeytani kirlerden arınmış bir cin olursa “melek” adını almaktadır.

CİN ÇEŞİTLERİ Afarid : Şeytanın diğer cinlerden olan soyudur. “Afarid” , çoğul halidir. Türkçesi “ifritler” olarak bilinir, fiziki olarak ve metafizik olarak güçlüdürler. Davet edilmeleri genelde ölümle bitmese de siz onu köle edeceğim derken o sizi köle edinebilir. Amir : Amir, tenha ve doğal yerlerde yani dağ, ormanlık ve göllerde değil de tamamen insanların yaşadığı yerlerde bulunan cinlere denir. Bu cinler, genellikle süflî cinlerdir. Yani İslam akaidi dışında yaşayan varlıklardır ve aşırı dini taassup yüzünden de özellikle Müslüman insanlara musallat olmaktadırlar. Ammar : Bu tür cinler genelde evlerde yaşarlar. Bu tür cinnler, bir ev de hemen hemen evde yaşayan ailenin evde ki içki ile birlikte yenen yemekler de ve Allâh’ın adının anılmadığı yemeklerde ailenin yemeklerine katılır, nadiren evin niteliğine bağlı olarak hareket ederler.Genelde insanlara yakın yaşarlar ne etliye ne sütlüye karışırlar fakat yine doğaları gereği insanı pek sevmezler, onları rahatsız etmedikçe veya zarar vermedikçe pek varlıklarını belli etmezler. Davetlere icabet etseler de çok yalan söylediklerinden davet edenin başına ilerde illaki bir iş gelir.

Bunların çoğu İnsanların meşruiyetine girmeyerek kendi hallerinde Allâh’ın adının anılmadığı yemek ve işlemlerde insanlara katılırlar, bazıları çocuklarla oynarlar, bazıları da ev halkından rahatsız olmaları sebebiyle geceleri gürültüler, takırtılar, hışırtılar yaparak ev halkını rahatsız edip kendilerine konak etmeye çalışırlar. Bunlara bazı insanlar gürültücü ruhlar diyerek zamanında ve günümüzde poltergeist adı altında ölmüşlerin ruhlarının orada hala yaşadığını düşünmüşlerdir. Betr : İnsanları bağırmaya çağırmaya ve asabileştirmeye uğraşan bu şeytanın emeli de çok büyüktür. Asabileşen insan bir nebze şirazeden çıkmıştır, gözü hiç bir şey görmez ağzından çıkana kontrol sahibi olamaz. Konuşulan şeyler kalp kırma ile sonuçlanacak ki insanların arası kötü olsun bundan iblis zevk duysun isteğine kavuşsun. Dasim : Dasim; yemek şeytanı insanın yediğinde, içtiğinde bulunur. Besmelesiz yenenlerden çalar ve yenenlere istifra ederek kirletir.bu şeytanın amacı faydalandığımız yiyeceklerden çalarak ziyana uğratmak ziyanda olan insanı psikolojik açıdan yıkmak. Maddiyatı olmayanın maneviyatı olmaz düşüncesine düşürüp itaat ve taattan alıkoyarak Rabbime ters düşürücü hallere sokmak. Demon : Aslen İngilizce şeytanlar anlamına gelse de bu ırka ait belirli bir isim yoktur. Bunun en büyük sebebi demonlar insanlara kendilerini tanrı olarak göstermeleridir, spritualist satanizm vb. dinler de hala daha bu inanış hakimdir. Demon, davetlere kolay gelir ve kibardır ama isteklerine karşı çıkarsanız size cephe alabilir. En büyük kozu ikna gücüdür, isterse size görüntüler ve seslerle kandırabilir. Asla hadim olmazlar. El Ebyaz : Peygamberlere ve velilere musallat olanlardır. Peygamberlere hiç bir şey yapamazlar Allah indinde korunmuşlardır. Resulullah efendimizin kıbali bile yasaklanmıştır, onun suretinde gözükemezler. Fakat alimlerin meclisinde bulunarak nifak yapmaya ve akıllarını karıştırmaya çok çalışmışlardır. Çoğu zamanda muzaffer olup alim meclislerini dağıtmışlardır. Her konuda muvaffak olmaya güçleri yeter. Ervah : Ana rahminden itibaren cenine ve doğduğundan itibaren çocukluk sürecini geçirenlere musallat olan, onları ruhsal ve bedensel yönden menfi yönde etkilemeye çalışan cinlerdendir.Sebepsiz yere çocuğu olmayan ( doktorlar tarafından çocuklarının olmaması için hiçbir tıbbi sebebin bulunamadığı açıklanan ) hanımlara musallat olan cinler, bu türdendir. Ana rahmine girip cenini boğarlar ya da daha ileriki yıllarda çocuğun düşmesine sebep olurlar. Eğer fizyolojik bir sebep yoksa, bu olaydan kurtulmak Allah’ın izni ile çok kolaydır. Gül : Ortadoğuda ortak bir motiftir. Vahşi, acımasız ruhları ve onların kötülüklerini anlatır. Genelde bir bölge içinde göçebe yaşarlar, geçtikleri her bölgede tuhaf işler zuhur eder ( filan bölgeye taş yağdı, şu bölgede uluma sesleri var vs. ) Genelde korkunç görünürler ama bir bölgede ikamet ederlerse o bölgeye tuhaf bir bereket gelir ama gittiklerinde adeta her şeyi kuruturlar. Genellikle “gulyabani” diyerek efsanelerde anlatılan cadılar şeklinde görünen cinlerdendir. Korkunç görüntülere girerek insanları korkutur ve istediklerini almaya çalışırlar, bazen devasa görünürler. Hanzep/Hanzap : Hanzep; namazda ve bütün yapılan ibadetlerde vesveseyi veren, yapılmasına bir türlü engel olmaya çalışan şeytandır. Görevi çok büyüktür aldığı işlerde genelde muvaffak olur. Yapılacak bütün hayır işlerde insanın içine vesvese vererek engeller insanın günaha girmesinden çok zevk duyar. Dikkat etmemiz lazımdır içimizden gelen her kötü his ve vesveseler bundandır, tek amacı insanı ibadetinden uzaklaştırıp Allahın yanında kulu lekeli ve kötü göstermektir. Yapılan ibadetlerde oldu mu olmadı mı diye vesveseyi dahi verip insanı kuşkuya düşürür. İfrit : Cinlerin en güçlülerinden olan soyut varlıklardır. İfrit ; insanın bedenine girenlerdir ve savaş başlatıp istila edenlerdendir, genelde girdiği bedenin sahibini delirtir ve cürüm hale düşürür. En büyük ameli cinselliktir ele geçirdiği beden ile ilişkiye girer veledi zina türemesini sağlar. Besmelesiz yatan insanın eşi ile paylaşımda bulunur ve yuvasını bozar elde eder.

İfritler, tehlike sınıfında en üst düzeyde olan cinlerdir. Zarar verme yönünden ölümcül sonuçlar doğurur. Kişiye hastalık verebilir, gerekirse öldürebilirler. Ancak bu durum onlar için yasaklanmıştır.( Bu yasağa uymayan kabilelerde mevcuttur )

İfritlerin, alim kişilere olan haseti bilindiğinden, eski dönem alimlerin ifritlerden korunmak için çeşitli dua ve sembolleri üzerlerinde taşıdığı bilinir. İfritler, ormanın çok sık iç kesimlerinde ve derinliklerinde yaşarlar. Yaşadıkları bölgede vahşi hayvanların ve kuşların barınamadığı söylenir. Asla kendi bölgelerinden insanların yaşadıkları kalabalık yerlere gelmezler. İnsanların kılığına girmezler ve yakın tarihte bir musallat olayları da olmamıştır. Lietli : Lietli cinleri adını dişi cinden almışlardır. Bu dişi lietli cin son derece akıllı ve olağan üstü vesvese verir. Lietli türleri genelde vadilerde ve yüksek yerlerde yaşar. İnsanlara olan musallatları güzel bir insan gibi görünüp kandırmaktan ibarettir. Aşırı derecede uyuşukluk ve kendini bilmezlik bir hantallık yaratır. Kişi o geldiğinde dış dünyadan kopar gibi davranır. Onlar şeytandan olmasalar da onun kadar yeteneklidir bu konuda. Marid : Maridler cinlerin genelde soylu kısımlarındandır, en tehlikeli cin kısımlarındandır, ne şeytanla ne Allah’la işleri vardır, ateistik bir halde yaşarlar. İnsanlarla iletişime geçmeyi sevmedikleri gibi davet edilirlerse ölümle sonuçlanma ihtimali çok fazladır.Tehlike sınıfında üst düzeyde olan bu cinler, asla ritüellere gelmezler. Ancak çok ilmi konuda üst düzeyde olan, ilim ve irfan sahibi kişilere görünür, konuşurlar. Ormanda genelde bataklık kenarlarında yaşarlar.. Vahşi hayvanların ve insanların kılığına girebilirler. asla kendi bölgelerinden insanların yaşadıkları kalabalık yerlere gelmezler. Zarar verme yetkileri yasaklanmıştır.

Marid, kontrol edicidir bütün şeytanları yönlendirir çok haşmetli ve tehlikelidir. hücuma geçtiği insanlarda nefsi ele geçirmeye çalışır. Çoğu zaman hep galip gelerek insanları Allah’ın huzurunda büyük günahlara sevk ve müptela eder. Bütün şeytanlar Allah’ın huzurundan kovalandıkları için insanoğlunun düşmanıdır. Metun/Mesit : İnsanların duydukları ile uğraşır. Hak yolunda duyulan faydalı işleri ters yöne veya unutturmaya çalışır.unutulan veya yanlış anlaşılan bilgiler insanı uçuruma sokunca çok memnun olur. Yapılan işlerde duyum çok önemlidir yanlışa düşen insan Allahın huzurunda kötü hallere bürünür. Şeytanda amacına ulaşır. Ziyanda olan insandır. Musabbar : Bu cin türü genelde mağaralarda yaşarlar. Sarp ve kayalık bölgeleri tercih ederler. Boyları ortalama 90 santimdir. Şeytanilerden olmasa da insanları sevmeyen bir cin türü olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden de insanların çok nadir gittiği uzak dağlık alanlarda yaşarlar. Toprakta ki mineraller ve yosunlarla beslenirler. Kapıp kaçmak üzerine uzmandırlar. Hızlı ve toplu şekilde hareket ederler. Bir başka türle dalaşa girecekse asla bunu yanlız yapmazlar. Teke tek kavramı yoktur onlarda. Topluca saldırırlar. Aile bağları çok güçlüdür ve asla dağılmazlar. Müsfer : Çogul adı müsferiş olan bu cin türü genel olarak tarlalar gibi kırsal ve incir ağaçlarında yaşarlar. Boyları 140 cm olan müsferler genelde iyi karakterlidir. Çok hızlı şekil değiştirebilir ve uzun süre o büründüğü şekilde kalabilirler. İnsanların en fazla seslerini duyabildiği bu cinler hayvan ve insan sesini kullanarak bu boyutta seslerini duyurabilirler. Öyleki bir gece kapınızın önünde yada çevrenizde konuşan insanlar duyabilir yada hayvan seslerini sezebilirsiniz. Baktığınızda göremediğiniz o noktada halen seslerini duymanız mümkün. İnsanlardan rahatsızlık duymazlar ve olağan üstü bir durum yoksa zararda vermezler. İncir ağaçlarına yaklaştığınızda destur çekmeniz daha hayırlı olur. Müsferler hünanist cin türlerindendir. Şeytan : Şeytan aslen tek bir cindir, bazıları onu kabile sansa da o asla bir kabile değildir, bir önceki konuyu hatırlarsanız, Haris ismiyle başlayan yolculuğu hangi isimle bitmişti. Şu nokta’da önemlidir ki cinler nasıl bizlere isterse görünür istemezse görünmez, şeytanda aynı şekilde hem insan hemde cinlere isterse görünür isterse görünmez. Velhan : Velhan; suyu , ateşi , yağı, bezi, ipliği vs gibi çok kullanılan günlük yaşantımızın parçası olmuş madde ve nesneleri çok kullandırır. Müsriflikle hem insanın maddiyatını hem de manevi yönden ziyanını sağlayarak zarar verdirir.tasarruf bilmeyen insana bol malzeme kullandıracak ki her yönden zarar gördürebilsin dikkatli olmamız lazımdır. Allah bize bolca yiyip içmemizi fakat asla müsriflik etmememizi öğütler. Vesnan : Vesnan; uyku şeytanıdır. İnsanlar uykuya dalınca hemen esareti altına alarak bütün kötülüklere vakıf kılar. Rüyasını karıştırır kötü hallerle intiza ettirerek kulun aklını karıştırmaya çabalarlar. Çoğu insan görmüş olduğu kötü rüyalar sonucunda çok kez hataya düşmüşlerdir. Okuyup kendimizi koruma altına almadan uyku haline geçersek şeytanın oyuncağı oluruz. Zellenbur : Zellenbur; esnafa ve ticaretle uğraşanlarla hep haşır neşir olur, bozuk mal ve kötü ticaret yaptırmaya çalışır. Nedeni ticaretle uğraşana hile yaptıracak ki her şeyle insanı ziyana sokabilsin . Kul hakkı ile rabbimizin huzurunda kurtuluşa kavuşamayalım düşüncesindedir. Cuhenna : Cuhenna Kabilesi Cinleri en kinci ve gaddar olan Cin kabilesidir. Bu kabile insanları hiç sevmez. Kötü insanlarla iletişim kurup o insanlara büyü için yardım ederler. Tüm insanlığın korktuğu ve cinlerinde kendi aralarında dışladıkları bir kabiledir. Diğer cinler gibi sabırlı değillerdir. Anlaşma yaptığınızda onun dediğini yapmazsanız, ailenize musallat olur. Kulyas : Kulyas cinleri, cinler arasında, İslamiyet’ten önce Arap Yarımadası’nın en kalabalık ve aynı zamanda en tehlikeli cin kavmiydiler. Namı diğer Kilyas cinleri, Marid ırkına mensup olup adeta cinler aleminin polis ve jandarmasıdırlar. İnsanlara aşık olan tek kabiledirler. Nusaybin : Resulullah’tan Kuran’ı dinleyerek Müslüman olan ilk gruptur. Marid ırkına mensup olmasalar da aşırı güçlüdürler. Zuzula : Marid ırkına mensup olan şeytanın fikirlerini benimsemiş fakat ona tabi olmamış bir kabiledir. Genellikle insanlara karşı en insafsız olmalarıyla bilinirler. Çoğu yerde bu kabilenin adı geçmez bile. Hatta bazı yerlerde simge ve işaretlerle gösterilir. Bu sebeple 66 rakamı, bazı kültürlerde lanetlenmiştir. 666 rakamı şeytanı simgelerken 66 da bu kabileyi simgeler. Şeytandan sonra en tehlikeli varlık olarak gösterilmektedir.

Definelerin yerlerini bulurlar. Ülkemizin birçok yerinde çok eskilerden beri saklanan altınların bu kabile tarafından gömüldüğü ve bunların çıkarabileceği de söyleniyor..

Kırmızı olanlar kabile, mavi olanlar ırktır..

Kaynak: http://horozz.net/cinler-hakkinda-her...
İçeriğin Devamı Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın