Bugün Yaşansa Ne Kadar Hazırlıklıyız? 27 Yıl Önce Yüzlerce Cana Mal Olup Tüm Türkiye'yi Yasa Boğan Erzincan Depremi
13 Mart 1992, saatler 19:20'yi gösterdiğinde 6.8 şiddetinde bir deprem meydana geldi.
Merkez üssü Erzincan'dı ve şehrin bu deprem için hazırlıklı olmadığını o anları yaşayanların 'dışarı çıktığımız vakit Erzincan toz duman içerisindeydi' demelerinden bile anlayabiliyorduk.
Depremin olağanlaştığı Japonya'da daha binalar inşa edilmeden alınan önlemlere bugün bile uzak olduğumuzu hatırlarsak o dönem yaşananları anlamak zor olmaz...
Japonların antik gökdelenleri sayabileceğimiz pagoda'ların depreme dayanıklılığı bile bu hazırlıklı olmanın, önlem almanın ürünü.
Deprem sonrası kayıtlara göre 653 kişi yaşamını yitirdi, binlerce kişi çeşitli biçimlerde yaralandı...
Nüfusunun yüz binden biraz fazla olduğunu düşünürsek sekiz bine yakın binanın kullanılamaz hale geldiği bu deprem sonrasında şehrin neredeyse yarısının yerle bir olduğunu anlarız.
Şehirde hiçbir zarar görmeyen binalar da vardı, bu yüzlece cana mal olan ihmalin varlığını açıkça gösteriyordu.
Dönemin Erzincan valisi Recep Yazıcıoğlu da sorumluluğu başka yerlerde aramak yerine binaların çimentosunda, demir hesabında, statiğinde bir ihmal olduğunu, bu ihmalde herkesin payı olduğunu söylemişti. Öyle ki şehri ziyarete gelen bakanlarla ilgilenmesi için yardımcısını görevlendirerek kriz masasının başına geçmişti.
Kızılay’la işlerin koordine edilmesinde de bizzat başrolü oynadı...
Hatta bu felaketteki özverisiyle yıllar sonrasında yaşanan depremlerdeki koordinasyon eksikliğini gördüğümüzde onu yeniden anmıştık.
Yardımlar sadece Türkiye ile sınırlı kalmadı, birçok ülke yaraların sarılması için yardım eli uzattı...
Tek yürek olan bölge halkı yardımların da vasıtasıyla kısa sürede toparlanabildi. Bu felaketin göbeğinde yaşanan krizi bir anlığına unutturacak bir de 'mucize' gerçekleşti.
Hemşire olarak görev yapan Nurcan Eraslan, depremin ardından tam dokuz gün boyunca enkaz altındaydı.
Arama çalışmaları sürdü ve hatta umutlar da tükenmeye başlamıştı ki Eraslan yaralı halde bulunmuş, bir umut olarak haberlerde, gazetelerde bile yer almıştı.
Olayın ardından Vali Yazıcıoğlu ve Belediye Başkanı Kaban yeni binaların inşasında özveriyle çalışarak bir standart belirlediler.
Ve böylece bir sonraki deprem felakete dönüşmekten böylece kurtuldu. Modern Erzican'ın doğuşu böyleydi, peki 1992'deki depremden önce daha sağlam binalar yapılsa ve bu 'modernleşme' şehre yeni bir görünüm kazanmak için 'keyfi' olarak gerçekleştirilse daha iyi olmaz mıydı?
Bu soru son yıllarda uzmanların yaklaştığını bildirdiği İstanbul Depremi öncesinde daha da önemli...
Gerekli önlemleri aldık mı? Alıyor muyuz?
27 yıl önce bugün yaşadığımız felaketten ders almak için halen geç değil.
Yorum Yazın
klavye dahileri konuşsun diye yapıyorsunuz bu paylaşımları anlıyoruz da bilgisi tecrübesi pozisyonu olmayan insanları bu kadar özgüvenle bu kadar rahat konuş... Devamını Gör