Görüş Bildir
Haberler
Bir Yüzleşme ve Çatışma Romanı: "Yarın Savaşta Beni Düşün"

etiket Bir Yüzleşme ve Çatışma Romanı: "Yarın Savaşta Beni Düşün"

Hüsamettin Oğuz
28.06.2024 - 14:56

Uzun zamandır kitaplığın bir köşesinde öylece sırasını bekleyen yazarlardan biri de Javier Marias… Müthiş bir yazar. Bu yazımda Javier Marias’ın romanından bahsedeceğim. Önce kitabı fark etmemi sağlayan bir dostuma da teşekkür etmem gerekiyor: Değerli dostum Orhan Çakmur’un “Okudukça” kitap okuma topluluğu bu hafta Yarın Savaşta Beni Düşün kitabını seçmesi iyi bir tesadüf oldu. Antalya’da bir araya gelip kitap okuyan ve inceleyen bu topluluğun tüm üyelerine de selam olsun…

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Roman hakkındaki araştırma yazımı sizinle paylaşıyorum.

Roman hakkındaki araştırma yazımı sizinle paylaşıyorum.

Hiç kimse bir gün kollarında, yüzünü bir daha asla göremeyeceği fakat adını __hiç unutmayacağı bir kadının cesedini tutacağını aklından geçirmez.

Javier Marías'ın 1994 yılında yayımlanan Yarın Savaşta Ben Düşün adlı romanı hem dil hem de anlatım açısından zengin, karmaşık bir yapıya sahip olan ve derin temaları işleyen bir eserdir. Marías, bu romanında insan doğası, suçluluk, ölüm ve kimlik gibi evrensel konuları ustalıkla ele alır. Roman, edebi derinliği ve psikolojik incelikleriyle Marías'ın yazarlık kariyerinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.

Romanın merkezinde, film senaristi ve hayalet yazar olan Víctor Francés'in yaşadığı sarsıcı bir olay yer alır. Víctor, bir akşam, evli bir kadın olan Marta ile birlikte olur ve o gece, Marta aniden ölür. Bu beklenmedik ölüm, Víctor'un hayatını altüst eder ve onu derin bir suçluluk duygusuyla baş başa bırakır. Marías, bu trajik olayı anlatarak insan doğasının karanlık ve karmaşık yönlerini gözler önüne serer.

Víctor, Marta'nın ölümünün ardından, onun hayatına ve ailesine dair daha fazla şey öğrenmeye çalışır. Marta'nın ölümünden sonra onun evinde kalan Víctor, Marta'nın kişisel eşyaları arasında dolaşır, onun hakkında bilmediği şeyleri keşfeder. Bu süreçte, Marías, bizi bir yandan Marta'nın hayatına dair ipuçlarıyla tanıştırırken, diğer yandan Víctor'un iç dünyasına derinlemesine bir yolculuk yapar. Víctor'un düşünceleri, suçluluk duygusu ve bu olayın onun kimliği üzerindeki etkileri, romanın ana eksenini oluşturur.

Marías, romanda karmaşık ve çok katmanlı bir anlatım tarzı kullanır. Anlatıcının sürekli olarak içsel monologlarla düşüncelerini ve duygularını dile getirmesi, okurları Víctor'un zihnine ve duygusal dünyasına daha yakın bir şekilde taşır. Anlatıcının derinlemesine analizleri, olayların yüzeyinde görünenin ötesine geçerek karakterlerin içsel mücadelelerini ve ahlaki ikilemlerini açığa çıkarır.

Kitabın adı Shakespeare'in "Richard III" oyunundan alınmış bir ifadedir: "Yarın savaşta, beni düşün."

Bu ifade, romanın tematik yapısını ve karakterlerin içsel çatışmalarını derinlemesine yansıtır. Marías, başlıktan hareketle karakterlerinin geçmişte yaşanan olaylarla yüzleşme biçimlerini ve bu olayların onları nasıl şekillendirdiğini ayrıntılı bir şekilde ele alır. Romanın ana karakteri Víctor, Marta'nın ani ve beklenmedik ölümünün ardından sürekli olarak bu trajik olayın etkilerini düşünmekten kendini alıkoyamaz. Marta'nın ölümünün yarattığı şok, Víctor'un hayatının her alanına nüfuz eder ve onu derin bir sorgulama sürecine iter. Víctor, bu süreçte sadece Marta'nın ölümünü değil, kendi yaşamını, kimliğini ve ahlaki değerlerini de sorgulamaya başlar. Bu trajik olay, Víctor'un içsel dünyasında derin yankılar uyandırır ve onun geçmişiyle, yaşadığı olaylarla ve yaptığı seçimlerle yüzleşmesini sağlar.

Marías, bu yüzleşme sürecini, karakterlerinin içsel çatışmalarını ve bu çatışmaların onların hayatlarını nasıl şekillendirdiğini ustalıkla anlatır. Víctor'un sürekli olarak yaşadığı olayların etkilerini düşünmesi, onu derin bir içsel yolculuğa çıkarır ve bu yolculuk, romanın temel yapı taşlarından birini oluşturur. Marías, bu içsel yolculuğu, dilin ve anlatının gücüyle zenginleştirir, okuyucuyu Víctor'un zihninin derinliklerine ve duygusal karmaşasına çeker. Roman, sadece bir olayın anlatımı olmaktan çıkar ve insan doğasının karmaşıklığını, içsel çatışmaları ve bu çatışmaların yaşam üzerindeki etkilerini derinlemesine inceleyen bir edebi esere dönüşür. 

Yarın Savaşta Ben Düşün, aynı zamanda ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgiyi de keşfeder. Marta'nın ani ölümü, Víctor'a yaşamın geçiciliğini ve kırılganlığını hatırlatır. Roman, ölümün kaçınılmazlığı ve bu gerçekle başa çıkma çabası üzerine derin bir meditasyon sunar. Marías, bu temaları işlerken, okurlarını derin düşüncelere ve duygusal bir yolculuğa davet eder.

Javier Marías, romanda ayrıca dilin gücünü ve sınırlarını da sorgular. Víctor, bir yazar olarak, kelimelerin dünyasını yaratır ve bu dünyada yaşamını sürdürür. Ancak, Marta'nın ölümüyle birlikte, dilin ve anlatının sınırlarıyla yüzleşir. Marías, bu anlatı boyunca, dilin hem bir ifade aracı hem de bir sınırlayıcı olduğunu gösterir. Dil, karakterlerin düşüncelerini ve duygularını iletirken, aynı zamanda onların gerçeklik algısını da şekillendirir ve sınırlar.

Javier Marías, romanda, insan doğasının karanlık ve karmaşık yönlerini ustalıkla ele alarak, okurlarını derin düşüncelere ve duygusal bir yolculuğa çıkarır. Eser, Marías'ın edebi mirasının önemli bir parçası olarak, onun yeteneklerini ve edebiyat dünyasındaki yerini bir kez daha ortaya koyar.

Mesaj aynı yazar farklı!

Mesaj aynı yazar farklı!

Yarın Savaşta Ben Düşün, derin psikolojik analizler, insan doğasının karmaşıklığı, suçluluk duygusu, ölüm ve yaşamın kırılganlığı gibi temaları işleyerek benzer mesajları barındıran birkaç önemli yazar ve romanla karşılaştırılabilir. Bu yazarlar arasında en belirgin olanlarından biri Dostoyevski'dir. Özellikle Dostoyevski'nin Suç ve Ceza romanı, Marías'ın eserindeki temalarla örtüşen mesajlar sunar.

Dostoyevski'nin Suç ve Ceza romanında Raskolnikov, işlediği cinayetin ardından derin bir suçluluk ve pişmanlık duygusuyla başa çıkmaya çalışır. Bu duygu, onun içsel çatışmalarını ve psikolojik durumunu derinlemesine etkiler. Benzer şekilde, Marías'ın Yarın Savaşta Beni Düşün'ün karakterlerinden Victor, Marta'nın ani ölümü sonrası suçluluk duygusuyla boğuşur ve bu duygu, onun içsel dünyasında büyük bir çatışma yaratır.

 Dostoyevski, insan doğasının karmaşıklığını ve ahlaki ikilemlerini ustalıkla işler. Raskolnikov'un düşünceleri, duyguları ve eylemleri, insan ruhunun ne kadar derin ve anlaşılması zor olduğunu gösterir. Marías da benzer şekilde, karakterlerinin içsel dünyalarını ve karmaşık duygusal durumlarını derinlemesine keşfeder, okuyuculara insan doğasının çok yönlü yapısını sunar.

Suç ve Ceza'da ölümün sürekli varlığı ve yaşamın kırılganlığı teması, karakterlerin deneyimleri ve düşünceleri aracılığıyla işlenir. Marías'ın romanında da Marta'nın ani ölümü, yaşamın belirsizliğini ve kırılganlığını hatırlatır, bu temalar her iki romanda da derinlemesine incelenir. Dostoyevski'nin Raskolnikov'u, kimliğini ve ahlaki değerlerini sorgulayarak içsel bir yolculuğa çıkar. Marías'ın Víctor'u da benzer şekilde, yaşadığı trajik olayın ardından kimliğini ve yaşamını yeniden değerlendirme sürecine girer. Her iki roman da karakterlerin geçmişle yüzleşme ve kendilerini yeniden tanımlama süreçlerini işler.

Ayrıca, Albert Camus'nün Yabancı romanı, yabancılaşma, varoluşsal krizler ve insanın anlamsızlıkla mücadelesi gibi temaları işler. Marías'ın romanı da karakterlerin içsel dünyalarındaki yabancılaşmayı ve varoluşsal sorgulamaları ele alarak benzer temalar sunar.

Marcel Proust'un Kayıp Zamanın İzinde eseri, hafıza, zaman ve kimlik temalarını derinlemesine işler. Marías da dilin gücü ve sınırlamaları üzerinden hafıza ve kimlik arayışını keşfeder, Proust'un tematik derinliğiyle örtüşen bir anlatı sunar.

Instagram

X

LinkedIn

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
3
2
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam