Bilim Çalışıyor: Kaynaklar Tükenirken Dünya Nüfusunu Gelecekte Doyurmak Nasıl Mümkün?
Birleşmiş Milletler, dünyayı doyurabilmek için 2050 yılına kadar gıda üretimini %70 artırmamız gerektiğini tahmin ediyor. Bu ürkütücü veriyle başa çıkabilecek sihirli bir çözüm yok. Ancak bilim dünyası ve girişimciler, yemek yeme tarzımızı kökten değiştirebilecek bazı yaratıcı ve sürdürülebilir fikirler üzerinde çalışıyor.
Bakalım gelecekte insanlığı nasıl bir beslenme alışkanlığı beklemekte.🍴
Winston Churchill, bugünlerin geleceğini 1931 yılında öngörmüştü.
Churchill’in bu öngörüsü, 82 yıl geçtikten sonra gerçekleşti.
Hala çoğu kişi laboratuvarda et yetiştirme fikrini saçma bulsa da, nüfus artışındaki hız bunu zorunlu kılabilir.
Orta sınıf nüfusunun ise, 2030 yılında 4,9 milyara ulaşması bekleniyor. Peki bu ne demek?
Bu arada, çiftlik hayvanı yetiştirme biçimimizin de çevre üzerinde devasa bir tahribat etkisi var.
Laboratuvarda üretilen etlere bir başka alternatif ise, böcekler dünyası.
Böcekler sığır yetiştiriciliğine kıyasla çok daha az gıda, arazi ve suya gereksinim duyuyor ve çok daha az sera gazı üretiyor. Yaklaşık 1.900 böcek türü, yenilebilir protein sınıfına girmekte.
Ancak elbette böcekler batı kültürlerinde kabul görmeyi pek başaramıyor.
Laboratuvar mahsulü etin ve ayrıca böceklerin kabul görmesi kuşkusuz uzun bir zaman alacak.
Ancak Post şöyle diyor;
“Ben bu işe bir girişimci olmak için değil, gıda güvenliğine yönelik tehditler ve sığır eti üretiminin çevreye maliyetleri gibi sorunlara çözümler bulmak için giriştim”.
Bu arada, çok daha kolay başarılabilecek başka fikirler de yok değil.
Beyond Meat isimli girişim, kırmızı ete ve tavuk etine çok benzeyen bir alternatifi bezelye ve soya proteinlerinden faydalanarak üretiyor. Girişimin hedefi, 2020 yılına gelindiğinde global et tüketiminin %25 oranında azaltılmasına katkıda bulunmak.
Elbette gıdanın sürdürülebilir olmasının yanında, tat ve sağlık konusu da kritik derecede önemli.
Beyond Meat'e göre, bu sebeple gıdaların tadını değiştirmeksizin içlerine tatsız balık yağları katılabilir, sağlıklı katkı maddeleri eklenebilir, ya da yüksek oranda konsantre edilmiş Omega 3 kapsülleri üretilebilir.
Çünkü gıda, beslenmekten çok daha fazlasıdır.
Gıda insanların aileleri ve kültürleri ile arasındaki bir bağdır. Ve çoğu insan için müthiş bir zevk kaynağıdır. Gıdayla olan ilişkilerimizde muhafazakarızdır ve yemek yeme alışkanlıklarımızı değiştirmeye pek gönüllü olmayız.
İşte bu yüzden, insanlığı gelecekte sürdürülebilir yolla doyurabilme konusunun tek bir tane çözümü olması mümkün değil.
Kuşkusuz, çok sayıda alternatif üretilecek.
Ama ister laboratuvarda üretilmiş et olsun, ister böcek, ister bitkisel protein ya da başka bir şey, geçiş dönemi yavaş olacak. Özellikle de, et konusuna pek çok kültürün adapte olmasının uzun zaman alacağı kesin.
30 yıl sonra neler yiyor olabileceğimizi kim bilebilir?
Ancak kesin olan tek bir şey var, o da bu yolculuğumuzun artık net bir şekilde başlamış olması.
Yorum Yazın
Bunlar yerine insanların eğitim düzeylerini yükselterek düzensiz üremenin önüne geçilse her şey çözülmez mi?
İnsanların gözünü doyurmanın yolunu bulsak bence sorun çözülür
Dünyanın en zengin 10 insanı istese, dünyada açlık diye bir şey kalmaz, her şeye çözüm bulunur.
aclığa sebeb sırf para diyil ki derler ki sahrada su altından deyerlidi