Batının İyi Yanlarını Alıyoruz: Yurt Dışından Hepimize Örnek Olması Gereken 13 Önemli Durum
Bu ülke sınırlarında bulunmak, bu havayı solumak hepimiz için ayrı bir keyif olsa da gerek bireysel gerekse millet olarak ilerlemenin yolu eleştirilere, diğer kültürlerin iyi yanına adapte olabilmekten geçiyor. Neler oluyor dünyada ve hangilerine adapte olsak hiç fena olmaz? Genellemelerin tuzağına düşmemeye özen gösterelim, gelin bakalım.
1. Kendi hayatını yaşamak, başkalarının hayatına müdahale hakkı görmeme anlayışı
Bir türlü alışamadık başkalarının hayatı adına karar verme hakkımız olmadığına. Hukuksal bir durum olmadığı sürece insanların hayatını yaşama biçimleri, fikirleri ya da istekleri bizimkine uymadığında 'Eleştir ve düzelt' butonu yerine 'Görmezden gel' butonunu kullanmanın zamanı geldi diye düşünüyoruz.
2. Yaşadığı çevreye bilinçli yaklaşarak saygı gösterme
Kimsenin görmemesi değil, kendi içimize sinmediği için doğayı, çevreyi korumaya alışmak gerek. 'Herkes yapıyor ne olacak ben yapmazsam ne değişecek?' demekten vazgeçtiğimizde iyiliğe bir adım daha yaklaşacağız.
3. Sadece bugünün dertlerine odaklanmayıp biraz da geleceğe odaklanmak
Burada işin büyüğü yöneticilere, kalanı da onları talep eden bizlere düşüyor. Gelecekte ne olur diye düşünmeden, anlık ihtiyaçların giderilmesinden ziyade ileri vadede olacakları kestirebilmek, işimize gelenin dışına çıkabilmek, bu anlayışı acilen transfer etmek gerek.
4. Ulaşımın lütuf değil en temel haklardan biri olduğunu kavrayabilmek
Yine bir önceki maddeyle ilintili olarak gerek yöneticilerin gerek de bu hakkı talep eden bizlerin kavraması gereken bir düşünce daha. Bir altyapı problemi olarak metroların yaygınlaşmasının imkansız hale gelmesi şöyle dursun genel ulaşım hatlarının yetersizliği, sık olmayışı insanları özel araç kullanımına itiyor. Yurdun dışında işler böyle yürümüyor, bizim neyimiz eksik?
5. İnsanlara verilen ilk kredinin güvensizlikle değil, güvenle başlaması
Araştırmalar gösteriyor ki birbirine olan güvende en alt sıralardayız, her daim samimiyetten dem vursak da durum bu. Güvensizlik gerilimi doğururken gerilim hayatı zorlaştırıyor. Hep birlikte yaşadığımız, birbirimize temas ederek var olduğumuz bu hayatı zorlaştırmanın ne gereği var? Güvensizlikle başlayıp güven kazanmaya dönüşen ilişkilerden ziyade iletişime güvenle başlamayı ithal etmek gerek.
6. Kendi değerinin farkında olmayı kibirle eş tutmamak
Bunu biz demiyoruz, yapılan araştırma gösteriyor ki kendimizi her daim bir ya da birkaç basamak yukarıda görüyoruz. Tüm milletlerin bizi kıskandığını, kendilerini bize bakarak hırpaladığına inanıyoruz, kişisel olarak da 'onların' bizi çekemediğini ya da hayatımıza her daim kötü etkiler bırakmak için çabaladığını düşünüyoruz. Kendimizi diğer değerlerden arındırarak yaklaştığımızda hem kişi hem de ülke bazında ilerleme yoluna düşebileceğiz.
7. Kanunlara rağmen değil, kanunları özümseyerek yaşamak
'Kimse görmüyorsa' şerhiyle ortaya çıkan davranışları hayatımızın fonundan çıkarıp kanunları, kuralları ve toplumun işlemesini sağlayan yazılı olmayan kodları uygulamak bizim için hayat öneme sahip. Neden mi? Kurallara zorunluluktan değil, özümseyerek uyan ülkelerde insanlar adaleti en temelden işlettiklerinin bilincinde olarak yaşadıkları topraklara daha da bağlanmaya meyilli.
8. Yayaların haklarının hiçbir dört tekerlekten aşağı kalmadığının bilincine sahip olma
Burada yasalar, cezalar işlevsiz hale geliyor. Herkes sadece kendi acelesini düşünürse kaosun ötesine geçmek mümkün değil, bu sebeple yayaların trafikteki haklarını korumak da araç sürücülerine düşüyor, transfer etmemiz gereken bu yaklaşım için unutmamak gerek: Otomobil kullanıyor olmak bir şey değiştirmez, hepimiz birer yayayız!
9. Her ne sektörde olursa olsun işini severek yapma
İşini sevmemek çoğunluğumuzun genetiğinde var, 'Ben bu işi hak etmiyorum' diyerek gerek okuduğumuz okulu gerek kişisel becerilerimizi hep daha iyilere layık olduğumuz bilincini doyurmak için kullanıyoruz. Aslında temelden başladığımızın farkında olarak bu işlere yaklaşsak daha iyilerine de layık olacağız ama bu alışkanlığı bir türlü ihraç edemedik. Etmemiz şart.
10. Evrenin hükümdarı olmadığını bilerek iletişime minimum gerilim, optimum anlayışla başlamak
Gerginiz dostlar, gerginiz! Toplumsal temasların tümünü bir mücadele gibi değerlendirmeden, özür dilemekten korkmadan yaklaşmak gerekiyor hayata ve ilişkilere. Bir daha görmeyeceğimiz birinin gönlünü kırmak bize ne kazandırır? Biraz daha 'rahatlığı' bir transfer edebilsek zihinlere, şahlanacağız!
11. Lüks sandığımızın çoğu şeyin lüks olmadığını anlatacak fiyatlara erişebilme
Biz lüks sandık, onlar gündelik hayatlarında tükettiler. Soya sütü olsun, avokado olsun, neyi merak ettiysek hepsi ateş pahası! Çözümü nedir bilemeyiz fakat sayısız lezzeti ev araba satmadan temin edebilmek bizim de hakkımız olmalı, değil mi?
12. Vasatlığa kıymet vermeyip her daim daha iyiyi aramak için yaşamı sürdürme
Çalışan, üreten ve geliştirenlerden ziyade kolay yolla değişimi hedefleyen yolları övmek son yıllarda sık görülen bir tutum. Her şey kitaplarda yazmıyor fakat hiçbir sayfa, bilgi görmeden ilerleyen hayatın boşa geçtiğini anlamak gerek. Mevcut durumu korumak değil, onu kaybetme pahasına daha iyisini aramak bize de gerek.
13. Halledemeyeceği işe 'hallederiz' dememeyi, bilmiyorum demeyi öğrenmek
Her şeyi bilemesek de bilmediğimizi kabullenerek yanlış bilgiyi savurmanın da önüne geçebiliriz. Bu da yaptığımız işe, dahil olduğumuz her şeye ciddiyetle yaklaşmayı getiriyor. Belki de konuştuğumuz insanları her daim ciddiye almayı gerektiriyor. Yaparız bunu da, değişim dediğin zaten hiç sonlanmaz, her daim kendini yeniler, bize ona uyum sağlamak kalır!
Şimdilerde farklı dertlerimiz var tabii, umuyoruz yakın zamanda bu bahsettiğimiz 'detaylar' da önemli hale gelir.
İyisi mi şimdilik biz üstümüze düşeni yapalım, gerisi için bolca konuşuruz.
Yorum Yazın
Kendi hayatını yaşamak, başkalarının hayatına müdahale hakkı görmeme anlayışı
RTE'yi gören? :D
onu yazmaya geldim aösoGPIDFUOSägdHFDVGBhciaspGUVADBS-N
Keşke #1 yapabilsek, gerisi zaten gelir 😥😡