Görüş Bildir
Haberler
"Aptal Sarışın" Stereotipi: Marilyn Monroe'dan Paris Hilton'a Toplumdaki Yanıltıcı İnançlar

"Aptal Sarışın" Stereotipi: Marilyn Monroe'dan Paris Hilton'a Toplumdaki Yanıltıcı İnançlar

'Aptal Sarışın' kavramı, 20. yüzyılın başlarına kadar uzanan bir tarihe sahiptir. O dönemlerde, kadınlar arasında sadece sarışınların güzel olduğuna ve erkeklerin sadece sarışın kadınlarla ilgilendiğine inanılıyordu. Bu nedenle, sarışın kadınlar, toplumda zekalarının sınırlı olduğuna inanılan bir grup haline geldi. Bu yanıltıcı inanç, 1953'te Marilyn Monroe'nun 'Playboy' dergisinde yer almasından sonra popülerlik kazandı. Monroe, sarışın saçları ve dolgun dudaklarıyla, 'Aptal Sarışın' kavramının en bilinen sembolü haline geldi. Daha sonra, 21. yüzyılda Paris Hilton gibi ünlülerin ortaya çıkmasıyla, 'Aptal Sarışın' kavramı yeniden popüler hale geldi. Ancak, bu tür yanıltıcı inançlar, insanların gerçek potansiyellerini göz ardı etmesine neden olabilir. Bu nedenle, 'Aptal Sarışın' stereotipi gibi yanıltıcı inançlara karşı bilinçli olmalı ve insanları eşit ve saygın bir şekilde ele almayı teşvik etmeliyiz. Gelin bu stereotipe daha detaylı bakalım...👇

Kaynak: https://encyclopedia.pub/entry/31113
İçeriğin Devamı Aşağıda

Biliyorsunuz ki on yıllardır "aptal sarışın" kavramı toplum içerisinde yaygın bir şekilde kullanılan niteleme öbeklerinden bir tanesi.

Kadınların doğuştan gelen özelliklerinden dem vuran bu kavram toplum içerisinde de birçok ötekileştirmeye sebep olmuştur.

Kadınların doğuştan gelen özelliklerinden dem vuran bu kavram toplum içerisinde de birçok ötekileştirmeye sebep olmuştur.

Baktığımız zaman bu kavram "sarışın" olmanın çekici olmak ile yakından ilişkilendirilmesi.

Baktığımız zaman bu kavram "sarışın" olmanın çekici olmak ile yakından ilişkilendirilmesi.

Avrupa kültüründe sarı saç ve mavi göz, güzellik algısının değişmesinde rol almıştır. Bu da reklamcılık, oyunculuk, beyaz perde gibi sektörlerde sömürüye yol açmıştır.

Avrupa kültüründe sarı saç ve mavi göz, güzellik algısının değişmesinde rol almıştır. Bu da reklamcılık, oyunculuk, beyaz perde gibi sektörlerde sömürüye yol açmıştır.

Çağdaş popüler kültürde erkeklerin sarışın kadınları diğer saç renklerine oranla daha çekici bulması son derece klişeleşmiştir. Anita Loos'un 1925 tarihli romanı 'Gentlemen Prefer Blondes' (Erkekler Sarışın Sever) kitabıyla birlikte bu düşünce tam anlamıyla yaygınlaşmıştır.

Örneğin eski zamanlarda yayınlanan reklamlarda sarışınların diğer insanlardan daha çok eğlendiği ve daha az ciddiyete sahip olduğu vurgulanmıştır.

Örneğin eski zamanlarda yayınlanan reklamlarda sarışınların diğer insanlardan daha çok eğlendiği ve daha az ciddiyete sahip olduğu vurgulanmıştır.

Amerika'da olduğu gibi dünyada sarışın olmak düşük zekayla ilişkilendirilir. Fakat uluslararası bilimsel çalışmalar, doğuştan sarışın olanların Afro-Amerikan veya esmer kadınlardan IQ oranı olarak daha yüksek olduğunu göstermiştir.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Bunlara ek olarak sarışın kadınlar genellikle sadece "zekadan ziyade dış görünüşüne önem veren kadın" olarak algılanır.

Bunlara ek olarak sarışın kadınlar genellikle sadece "zekadan ziyade dış görünüşüne önem veren kadın" olarak algılanır.

Ayrıca insanlar, sarışın kadınların esmer kadınlardan daha az ciddiyete sahip olduğu düşünülür. Bu tarz cinsiyetçi yaklaşımlar ilk olarak 1775 tarihli 'Les Cuiosites de la Foire' oyununda hiciv yoluyla seyirciye sunulan Rosalie Duthé karakteriyle görülmüştür. Bu karakter, konuşurken sürekli olarak duraksar ve çevresi tarafından aşağılanır. Brezilya'da bu durum, sarışın kadınların ahlaksız olarak kabul edilmesinden tutun da bu kadınların hor görülmesine kadar birçok spekülasyona sebep olmuştur.

Alfred Hitchcock da "aptal sarışın" algısını kullananlardan. Filmlerin sonundaki ters köşeler anlaşılmasın diye sarışın karakterleri genellikle ön plana çıkarmış.

Alfred Hitchcock da "aptal sarışın" algısını kullananlardan. Filmlerin sonundaki ters köşeler anlaşılmasın diye sarışın karakterleri genellikle ön plana çıkarmış.

Reese Witherspoon da bu oyunculardan biri örneğin. Kendisi Harvard Hukuk Fakültesi'nde başarılı olan 'aptal sarışın' bir karakteri canlandırarak bu algıya zıt bir karakter yaratmıştır. Bunların yanında genel olarak baktığımız zaman da sarışınlık terimi devamında 'çıtır', 'genç', 'şarap' gibi birçok sıfatı da beraberinde getiriyor.

Peki "sarışınlık" kavramı günlük hayata nasıl entegre edildi?

Peki "sarışınlık" kavramı günlük hayata nasıl entegre edildi?

Grace Kelly'yi bir yerden gözümüz ısırıyordur. Kendisi To Catch a Thief (1955) filminde 'buz gibi soğuk bir sarışın' karakterle karşımıza çıkıyor.

Fakat Profesör Annette Khun, filmlerdeki "sarışınlık" algısını üç kategoriye ayırıyor.

Fakat Profesör Annette Khun, filmlerdeki "sarışınlık" algısını üç kategoriye ayırıyor.
  • Buz gibi soğuk sarışın: İçerisindeki ateşi güzelliğiyle kapatan sarışın stereotip.

  • Sarışın 'bomba': İçi içine sığmayan bir cinsel dürtüye sahip olan ve erkeklerin gözünde belirli bir 'fiyatı' olan sarışın stereotip.

  • Aptal sarışın: Açık görüşlü ve doğal cinsel dürtülere sahip olsa da zeki olmayan sarışın stereotip.

Stereotip terimini burada daha detaylı anlattık sizlere:

İlginizi çekebilir:

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
3
2
1
1
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Böyle Diom

sarı saç her zaman daha elit, zengin ve hot duruyor. beyaz tenli ve renkli gözlüyseniz özellikle. çingene teniyle mümkünse boyatmayın ama.