Bir bebek davasında neden kadın külodu mahkemede gösterilir?
Adnan Menderes'in Ayhan Aydan'dan Olan Erkek Bebeğini Öldürdüğü İddiasıyla Yargılandığı Bebek Davasıyla İlgili Detaylar
27 Mayıs 1960 darbesiyle beraber Başbakan Adnan Menderes'e birçok dava açılmış, bu davaların bazılarından beraat etmiş bazılarından da ceza almıştı.
Bu yargılanmalardan biri de o dönem büyük ses getiren, simgeleşen ve tarihin en ilginç davalarından biri olan Bebek Davası'ydı. Bu davada Adnan Menderes, "yeni doğmuş gayri meşru çocuğu öldürmek ve bu suça azmettirmek" suçlamasıyla yargılanmıştı.
Gelelim davanın detaylarına. Menderes'ten çocuk sahibi olmak isteyen ve çok sevdiği adamdan bir erkek bebek bekleyen Ayhan Aydan'ın, 8 aylıkken bir gece sancıları başlamış ve ilk çocuğunun da doktoru olan Fahri Bey’e ulaşmaya çalışmış.
Fakat ne Fahri bey'e ne de Menderes'e ulaşabilmiş.
Alaeddin Orhon'a telefon edilmiş ve o da hemen acılar içinde kıvranan doğum yapmak üzere olan Ayhan Aydan'ın yanına gitmiş. Ayhan'ın yanına vardıktan kısa sürede doğum gerçekleşmiş.
Fakat mahkemede verilen ifadelerde Ayhan Aydan, annesi, ev hizmetçisi ve yanlarında bulunan Bedriye Tuğberk, çocuğun boynuna kordon dolandığını bu nedenle öldüğünü söylemişti.
Çocuğun doğum haberini alan Ayhan Aydan'ın doktoru İstanbul Zeynep Kamil Hastanesi başhekimi Fahri Atabey, eve gittiğinde çocuğun ölü olduğunu görmüş ve çocuğu alarak makam aracının arkasında mezarlığa götürüp gömmüş.
Buraya kadar her şey normal seyrinde ilerlemiş gibi gözükebilir fakat mahkemenin iddiası bi' hayli önemli. Savcılar, Menderes'in bu bebeği istemediği için doktor Dr. Fahri Atabey'e öldürttüğü iddia etmişti.
Doğumu yaptıran doktor, doğum sırasında evde bulunan insanlar ve doktor Fahri Atabey de çocuğun erken doğduğunu ve doğum sırasında öldüğünü ısrarla ifadelerinde dile getirmişti.
Menderes de şu savunmayı yapmıştı; “Böyle bir suçla uzaktan yakından alakam mevcut değildir. Muhterem Soruşturma Kurulu’nda sorguya çekildiğim ana kadar, bu çocuğun normal bir ölümle öldüğü kanaatine sahiptim. Fahri Atabey’i böyle bir azme sevketmek için hiçbir teşebbüsüm olmamıştır. Ayrıca Fahri Atabey Ankara’ya geldiği zaman, çocuk çoktan vefat etmiş bulunuyordu.”
Bu davada sadece bebeğin ölümü de konuşulmamıştı. Dava ile alakası olmasa da Menderes'in kasasından çıkan zarf içindeki bir kadın külotu ve çıplak kadın fotoğrafları Başsavcı Yardımcısı tarafından salondakilere gösterilmişti. Menderes'in bununla ilgili açıklama yapması istenmişti.
Fakat mahkeme başkanı alaycı bir tavırla, külot ve fotoğrafları savcıya iade ederken; “Alın götürün bunları. Başka davada lazım olur” demişti.
Tüm bunların ardından bebeğin mezarı açılmış, kemikler çıkartılarak incelenmişti fakat bir sonuca varılamayarak Menderes ve doktorlar bu davadan beraat etmişti.


Gel zaman git zaman sonra doğumu yaptıran Alaeddin Orhon'un oğlu yıllar sonra bazı itiraflarda bulunmuştu. Babasının, doğumun zor olmadığını ve sağlıklı bir bebeğin dünyaya geldiğini söylediğini ve çocuğun öldüğünü duyunca da çok şaşırdığını anlatmıştı.
Mahkemeye dair ses kayıtlarını da buradan dinleyebilirsiniz;

10 kere idam edilse haktır kendisi zamanında Türkiye batağa girmeye başlamıştır en büyük kötülüğü ise Köy Enstitüleri ve Uçak fabrikasını kapatmasıdır. Köyde eğitim verilmesinden neden rahatsızlık duyar bir insan ? araştırdıkça leş kokar kendisi
köyde eğitim devam etseydi bugün islamın yükselişine öncülük eden dindar nesil olmayabilirdi. çünkü her nedense okuyanlar imanından oluyordu. Allahtan imamhatipler açıldı da hem okuduk hem imanımızı koruduk. köy enstitüleri herkeşi türk-aman- kafir yapıyordu. ne yani kemalizmin türkçü fantazilerine devam mı edileydik. bu ülkede yıllarca ingilizce ezan okundu be! pardon arapça mıydı? yoksa türkçe miydi? hangisi normal lan. bu arada köy enstitüleri ile ilgili bilmediklerini anlatayım sana. köy enstitulerine rusyadan damızlık erkek getirtip türk kızlarıyla altlı üstlü ranzalarda zorla yatırıyormuş kemalistler. habir de köy enstitülerinin lağımları ceninler yüzünden tıkanıyormuş. tabi sizin bunlardan haberiniz olmaz. nereden bileceksiniz. yobazlar aman müslümanlar aynı şey değil mi lan neyse işte anladınsen onların arasında büyümedin ki. hey yavrum heyy beeee neler neler...
Şimdi dinci hocaların taciz tecavüzleri var artık. Devir değişti. Köy enstitülerinin rezaletlerini başkaları devraldı, daha da ileri taşıdı.

memet arkadaşım iyi yazmışsın çok daha fazlasını biliyorum ama benim anlatmaya dermanım kalmadı, seni istikrarından dolayı tekbir aman tebrik ediyorum:)
Bence ne sağcıların savunduğu kadar iyi ne de solcuların eleştirdiği kadar kçtü bi adam ortalama türk siyasetçisi işte zamanında Mesut Yılmaz’ında başbakanken kumarhanede burnunu kırmışlardı vs..çok anlam yüklememek lazım
Bu ülke toprak ağalarının eline geçtiği 1950’den beri aynı zihniyetin elinde.. 7 Ocak 1946 : Demokrat Parti; Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan tarafından kuruldu. Kuruluş nedeni CHP'nin Toprak Reformu yasası ile köylülere devlet arazilerini dağıtmak istemesi ve toprak ağalarının, tarikatların ve sermayenin buna karşı çıkmasıdır. Kendileri de birer toprak ağası olan bu 4 kişi CHP'den ayrılarak Demokrat Parti'yi kurarlar. Bizzat Menderes gibi toprak ağaları iktidarı ele almış Bugünde Aynı düzen. 600 Tane vekil diye gönderdiğiniz tamamı Hastane Postane sahibi Aşiret lideri.
Toprak reformu Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk tarafından topraksız köylünün “maraba-ortakçı” gibi adlandırılmalardan kurtulması ve kendi geçimini temin edebilmesi maksadıyla gerçekleştirilmek istenen bir uygulamadır. Bu uygulama ile Doğu Anadolu bölgesindeki aşiretlerin devlet karşısında güçlerini kaybetmeleri de amaçlanmıştı. II. Dünya Savaşı yıllarında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün girişimleri ile bir kez daha Toprak Reformu gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede çıkarılan Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ile büyük toprak sahiplerinin mülklerinin bir kısmının topraksız köylüye dağıtılması düşünülmüştü. Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu 11 Haziran 1945 tarihinde çıkarılmıştır. Kanunun hazırlık aşamasından itibaren özellikle TBMM içindeki toprak sahibi milletvekillerinin meseleye şiddetle karşı çıktıkları görülmüştü.
Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’na duyulan tepkinin sonuçlarından biri de çok partili hayata geçişin mihenk taşı olan Demokrat Parti’nin kurulması olmuştur. Fuat Köprülü, Celal Bayar, Adnan Menderes ve Refik Koraltan‘ın imzaladıkları “Dörtlü Takrir” olarak adlandırılan bildiri ile DP’nin kuruluş süreci başlamıştı.
ABD emperyalizmi için yüzlerce şehit verdik Toprak ağası Menderes sayesinde.- Türk askerini Kore’ye göndererek ABD askeri ettiler.Bu günde yapıkları budur...
köylüler de o zaman o toprakağası dürzüleri meclise göndermesinler. bugün hala kıçında donu olmayanlar agalarını gönderiyor meclise. hakediyorlar yani.

bu pıslık, koylu maraba cahıl kalsın dıye koy enstıtulerının kapatılmasına canak tutmustur o donemlerın sancısını cekıyoruz hala
burda polatla çakır öpüşüyorlar mı napıyorlar sarılmışlar falan. zaten ben anlamıştım bunlarda bi ipnelik olduğunu.
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın