Görüş Bildir
Haberler
Yükselen Irkçılık ve Türk Toplumu

etiket Yükselen Irkçılık ve Türk Toplumu

Billur Aktürk
05.10.2023 - 20:31 Son Güncelleme: 06.10.2023 - 01:23

Geçtiğimiz gün, Bakırköy Meydanı’nda bir Suriyeli mülteci aileyi ağız dolusu hakaretlerle azarlayan şirret bir kadının arsızlığına şahit oldum. Verdiğim tepki bana kalsın ama şunu söyleyebilirim:

Sevgili vatandaş, daha önce de yazmıştım tekraren, bu ülkenin göç politikalarına karşı olabilirsiniz hatta bu yoğunlukta göçmen ve mülteci ile birlikte yaşamak istemediğinizi konunun muhataplarına, demokratik haklar çerçevesinde en sert dilden söyleyebilirsiniz. Ama sizlere yönelik en ufak bir olayda insan haklarından, özgürlükten, demokrasiden, eşitlikten dem vururken bir insana, bir kişiye, bir bireye; yolda- izde, sokakta, parkta, Suriyeli, Afgan, siyahi ya da Arap diye hakaret edemezsiniz.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Bir sistemin yarattığı sonucu sevmemek başka, sevmediğiniz sonucu yaratanlara diş geçiremediğinizden arada kalanlara yüklenmek başka.

Bir sistemin yarattığı sonucu sevmemek başka, sevmediğiniz sonucu yaratanlara diş geçiremediğinizden arada kalanlara yüklenmek başka.

Hele insan onurunu arsızca çiğnemek bambaşka.  Ne dersiniz, aramızda yaşayan mültecilere ve göçmenlere yönelik bu muazzam tepkinin, öfkenin nedeni, gerçekten bu insanlar mı?  

Bir bakalım o zaman… Mesela, bir şey olmak ya da olunmak çok ilginç bir durum.  Bir şey olmak için, bir şeyler- eylemler yapılır. Yani bir sıfatın sizi temsil edebilmesi doğuştan olmaz. O yaptığınız şey, sizi iyi ya da kötü kılar. Yeteneklerinizi doğru kullanmanız, krizleri doğru yönetmeniz, gerekli zamanda gerektiğinde vaz geçebilmeniz ya da tam tersi, birine karşı nefret suçu işlemeniz, şiddete aşkla bağlanmanız, başkalarına veya kendinize zarar vermekten kaçınmamanız gibi tercihler, sizi bir ‘şey’ kılar.

İşte bu tercihler ve tercihlerinizin yarattığı sonuçlar da sıfatlar da size aittir, yani karakteriniz artık hak ettiğiniz kaderiniz olmuştur.

Ama siyahi doğmak, Suriyeli ya da Fransız olmak, sizin tercihiniz değildir. Bir şey yapmanız gerekmemiştir, öyle doğmuşsunuzdur. Suriyeli ya da Afgan olmaktan vazgeçemezsiniz. Böyle bir şansınız yok çünkü.

Öyle doğmak! Ne garip bir ironi bazen de trajikomik. 

Dahası sevgili okur, bu sokakta- izde mülteci diye aşağıladığınız kişilerin hakkında (kastım bireysel olarak!) ne biliyorsunuz? Bu insan katil mi? Terörist mi? Hırsız mı? Kendi toplumunda reddedilen, sevilmeyen insan mı? Olduğu yerde rahat mı batmış da gelmiş? Aşağıladığınız bireyin hakkında, ne biliyorsunuz? Ben söyleyeyim, hiçbir şey… Bilmek de umurunuzda değil. Ama belki de onun hayatını film olarak size sunsam, en kahraman cümleleri siz kuracaksınız. Yani şunu demek istiyorum, buna “iyi olmak” da dahil, bir fikri sevmekle o fikri içselleştirip hayatınıza adapte edebilmek bambaşka şeyler.

İtiraf edin, siz onların giyinişlerini, kültürlerini ya da derilerinin rengini sevmiyorsunuz.

Milli bütünlük ve değerlerinize tehdit olarak algılıyorsunuz. Eğitim seviyeleri düşük, temiz değiller, işleri elimizden alıyorlar diye, ağız dolusu küfrediyorsunuz.

Peki, hiç yeni bir hayata başlamanın bedelinin ne olabileceğini düşündünüz mü? Ekonomik çıkmazda, dilini bilmediğiniz, insanını tanımadığınız yabancı bir coğrafyada, temizlenmenin, barınmanın, hayatta kalmanın zorluğu konusunda bir fikriniz var mı? Bunu göze almak, bunca aşağılanmaya katlanmak, sizi hangi şartlarda mecbur kılar? Durun tersten de düşünelim.

Mesela birçoğunuz çocuklarınızı Avrupa’ya, ABD’ye göndermeye çalışıyor. Peki siz böyle düşünürken, bu cesaretinizi cüretinizi, dahası çocuğunuzun-kendinizin orada kolayca kabul edileceği fikrine nereden kapılıyorsunuz?  Üstelik Batı toplumu, sana göre de “kültürel evrimle oluşmuş hiyerarşinin, en üst noktasındayken”…  Dahası, bir Avrupalı mensup olduğu soy sayesinde zaten diğer ırklardan, hele sizden çok üstün olduğunu her seferinde ifade ederken! Siz, bu doğal (!) küresel hiyerarşi piramidinin, hangi basamağında yer aldığınızı, medeni (!) Avrupalıya rağmen, neye göre nasıl belirliyorsunuz? Haaaa sizin paranız var! Yani, kriteriniz; insanlık ve yaşam hakkı eşittir para. O zaman o değerler zırvalığından hemen vazgeçin. Herkes cüzdanı kadar adam... Yani, sevgi düş’müş…

Ezcümle, ‘insana dair, seçemediği ve doğuştan gelen tüm sınıflandırmalar yapay ifadelerdir. Hakikatle (olması gereken) hiç alakası yoktur. Gerçeklikle (olması gerekene rağmen olan) ilişkisi de o toplumun feraseti ile ilgilidir. Ama elbette, dünya üzerinde yaşayan toplumların, kendi içindeki bir kısım grubu, kendi toplumunu, diğer toplumlardan daha özel ve üstün görüyordur. Ama kendi toplumlarının geri kalanı, bu durumu akılcı görmediğinden dengelenemezse, mesela Almanların Nazi soykırımı gibi durumlar ortaya çıkar.

Dolayısı ile birçok kara tablonun mimarı Batı olduğu halde, kimse “Batıyı”, otomatik olarak katliamcı veya hırsızlığa eğilimli bir karakter olarak algılamıyor. Ama çatışma ortamında büyümüş, kılık kıyafeti şık (!) olmayan kişilerin davranışlarını, ırktan kaynaklanan davranış yansımaları olarak okuyabiliyor. Bir mülteci için “insanın gelişmemiş türü” olduğu zihniyeti, en hafifinden alçaklık. Öte yandan da bence toplumun asıl sorunu, kendisi hakkındaki aşırı doz farkındasızlığı…

Tekraren söylemem gerekirse, toplumda ırkçılığın, “olunan” bir şey değil, “yapılan” bir şey olduğunu görün artık. Aramızda nice liberaller solcular var, neredeler? Neden ekonomik ve sosyal hayatta yapılan bu ırkçılığa ses çıkarmıyorlar?

Sosyal medyada yayınlanan, mültecilere yönelik şiddet videolarının altındaki yorumları hiç okudunuz mu? Irkçı uygulamaların bir parçası olmayı sorun etmeyen insanları gördünüz mü? Bu durum sizleri rahatsız etmiyor mu? Ama hiç şüphe yok ki, yükselen ırkçılığın rüzgarına kapılmış ahmaklığa, ciddi bir engel, ancak mültecilerin öfkesi olacaktır… Yani etki tepki meselesi. Bu yüzden, yanlış bulduğunuz göç politikalarına verdiğiniz tepkileri kişilere, bireylere değil, konunun muhataplarına verin. Yoksa, oluşturdukları gettolarda size rahat vermezler. Tıpkı sizin yaptığınız gibi.

X

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
119
49
16
3
3
2
2