Yaratıcılık ve İlhamın Kilitlerini Açmak
Merhaba Onedio Ailesi!
Bu yazıda yaratıcılık ve ilhamın bilimini ve ilmini konuşuyoruz.
Şimdi hemen kısa taktiklerle başlayalım!
Yaratıcılığın kilidini açtığınızda
• Yaratıcılığın kilidini açmak kendimizi daha derinden anlamamıza yardımcı olur.
• Yaratıcılık entelektüel bir süreç değil, hızla gözlemlenerek yakalanması gereken duygular tarafından yönlendirilen bir süreçtir.
• Yaratıcılık için ön yargılarımızdan arınıp, etrafı keşfeden bir çocuk gibi olmalıyız.
• İlham söz konusu olduğunda kendi duygularımızı kucaklayıp, onlara güvenmeyi öğrenmeliyiz. Benzersiz ve özgün bir şeyler yaratmak için seçeneklerinizi sınırlamaktan korkmayın. Yaratıcılığın en güzel kısmı, sınırları olmamasıdır!
• Yaratıcı olmak için egomuzu bir kenara bırakıp, mevcut bilgimizin eksik olduğunu ve keşfedilmemiş milyonlarca olasılık olduğunu kabul etmeliyiz.
• Zevk aldığımız veya bağ kurabileceğimiz bir şeyler yaratmaya odaklanmalıyız çünkü bu gerçek ilhamın ana kaynağıdır.
• Bazen tamamen odaklanarak ve hiç dikkat dağıtmadan o projeye zaman ayırıp, bazense o projeden tamamen uzak durmalıyız. Odaklandığınız zamanlar ne kadar derinse, uzaklaşıp başka şeylerle ilgilendiğiniz zamanlar da bir o kadar değerlidir.
• İnsanın bazen kendisinden şüphe duyması, kendisine meydan okuması ve bilinçli olarak daha iyisini ortaya koyma çabası, yaratıcılık alanında gelişim için faydalı pratiklerdir.
• Kendimizi daha iyi anlamak ve hayatımızdan en iyi şekilde yararlanmak için yeni şeyler denemeye açık olarak değişimleri kucaklamamız gerekiyor.
• Orijinal bir şey yaratmak için olasılıklara açık kalıp ve elimizde ki tüm unsurlardan yararlanmalıyız. Anlamlı bir şeyler yaratmak için ise duygularımızı gözlemlemeyi öğrenmeliyiz.
“Duyguları gözlemlemek” dedik, bunları yazmak veya ses kaydı almak en iyi yöntemlerdir.
Burada bahsettiğim ilham ve yaratıcılığı kavramak için dünyanın en yaratıcı insanlarından sayılan Rick Rubin'in anlaşılmasını kolaylaştıracak ilginç bir örneği var. Fikirleri, farklı şekiller alabilen bulutlara benzetiyor. Bunların hızla yazılması gerektiğini, yoksa hemen bulutlar gibi dağılabileceğini söylüyor. Bu fikirlerin bazen bir rüyaya benzer olduğunu, bu rüyaların bir an mantıklı gelmeyebileceğini, ancak yazıldığında bir şekle girebileceğini söylüyor. İlhamın daha çok heyecan ya da coşku gibi bir duygu hali olduğunu, bu yüzden yaratıcının veya sanatçının bu enerjiyi takip etmesi gerektiğini söylüyor. Zaten bunun entelektüel bir süreç değil, duygular tarafından yönlendirilen bir süreç olduğunu söylemiştik.
Çocukların keşfetmelerine nasıl izin verilir?
Çocuklar dünyaya açık bir zihinle ve önyargısız olarak geliyorlar. Bu, onların herhangi bir bagaj veya inanç sistemi olmadan çevrelerindeki dünyayı keşfetmelerine olanak tanıyor. Herhangi bir filtre veya kural olmadan bir şeyler keşfetmelerini sağlıyor. Bu yaratıcı keşif, onlara kurallar veya beklentiler aşılamaya çalışan yetişkinler tarafından engellenebiliyor. Çocukların çevrelerindeki dünyayı özgürce keşfetmelerine ve buldukları verileri değerlendirip kullanmalarına izin vermeliyiz. Bu, yaratıcılıklarına erişmelerine ve dünyada değerli eserler yaratmalarına yardımcı olacaktır. Tabii ki anlamışsınızdır: Çocuklarla ilgili söylediğim her şey bizim için de geçerli 😊
Şimdi özellikle sanatta; “Kendi sesini dinlemeyi öğrenmekten” bahsedelim.
Sanat söz konusu olduğunda insanlar genellikle neyin doğru neyin yanlış olduğu hususunda başkalarına bakma eğiliminde olabiliyorlar. Ancak, sanatçının kendi muhakemesine ve zevkine güvenebilmesi çok önemlidir. Diğer insanlardan gelen geri bildirimler karşısında kendinizi ikinci kez tatmin etmek yerine, öz duygularınızı anlamanız ve onlara güvenmeniz önemlidir. Seçimlerinizi sınırlandırmak, sorunları farklı bir şekilde çözmenize yardımcı olabilir ve bazense daha fazla seçeneğin daha iyi sonuçlara yol açmadığını hatırlamak önemlidir. Nihayetinde, bir sanatçı olarak en önemli şeyin kendinize karşı dürüst olmak ve kim olduğunuzu göstermek olduğunu her daim hatırlamak ilham için değerli bir kaynaktır.
İnsan bir şeyler hemen yaratabilir ve ondan anında geri bildirim almak isteyebilir, ancak sanatçının yaratıcılığına yön veren tek faktör bu olmamalıdır. Bunun yerine, sanatçı, sanatına en fazla değeri yükleyen kişi olduğu için, keyif aldıkları ve bağ kurabilecekleri bir şey yaratmaya odaklanmalıdır. Dışardan gelen geri bildirimler, farklı bakış açılarını anlamada yardımcı olabilir, ancak sanatçının sanatıyla olan bağını baltalamasına izin vermemelidir. Sonuçta önemli olan aslında sanatçının istekleridir ve kendini ifade ediş biçimleridir.
Peki, bunun için merak ve mizah yoluyla algısal sınırları nasıl aşarız?
( Görsel: Mark Rothko, KOMPOZİSYON , 1959 )
Beyin soyut bir makinedir ve bilgiyi kelimelerle açıklaması her zaman kolay değildir. Nobel Ödüllü Nörobilimci Richard Axel, beynimizin kokuları ve tatları nasıl algıladığını araştırıyor. Beynin her şeyi filtrelediğine ve dünyayı etkileşimler ve kontrastlar yoluyla algıladığını söylüyor. Mesela Rothko'nun sanatı, beyaz ve yüksek kontrastlı unsurların çıkarılmasıyla algının nasıl değiştirilebileceğinin güzel bir örneğidir. Ayrıntılara dikkat ettiğimizde sıradan, günlük olaylar bile sıra dışı görünebilir. Merak, farklı bir açı veya perspektifin yeniliklerinde bulunabilir. Mizah ise dünyevi ve manevi anlayışımız arasında köprü kurabilen ve insanları bir araya getirebilen güçlü bir araçtır. Ayrıca algımızın ne kadar sınırlı olduğunu ve ne kadar çok şey bilmediğimizi bize hatırlatabilir.
Geçmiş deneyimlerden ve diğer insanların görüşlerinden öğrenmek, karar verirken faydalı olabilir. Ancak, herkesin yaşamı ve deneyimlerinin farklı olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle başka biri için işe yarayan bir tavsiye bizim için yaramayabilir. Kendinizi sorgulamanız ve işleri alıştığınızdan daha iyi yapmanın yolları olup olmadığını düşünmeniz gerekir. Yeni şeyler denemeye açık olmak, kendimizi daha iyi anlamamıza ve hayatımızdan en iyi şekilde yararlanmamıza yardımcı olur.
Yaratıcılık ve ilham için sırada ne var biliyor musunuz?
Doğa ve inanç.
Doğadan öğrenmek hayattaki tek gerçektir. Dünya anlayışımız sınırlıdır ve kolaylıkla aldanabiliriz. Daha iyi bir anlayış kazanmak için, doğru olduğunu sandığımız bir şeyin tersini düşünmek gerekebilir. Zaten bilim de bu şekilde; hipotezler ortaya atarak çalışır, sonrasında onları deneylerle test ederek deney yapar. Renkleri görme biçimimizi düşünelim, aslında her insan dünyayı farklı renk tonlarında görür. Her şeyin en az iki yönü vardır ve daha iyi anlamak için her zaman iki veya bir çok farklı açıdan bakmalıyız. Dikkat ve farkındalık bu bağlamda çok önemlidir ve daha iyi odaklanmamıza yardımcı olması için merkezi sinir sistemimizi nasıl yönetebileceğimizi öğrenmeliyiz. İçeriklerimin birçoğu da bu sinir sistemimizi nasıl regüle edebileceğimizden bahsediyor zaten, bu sebeple içeriklerime bir göz atmanızı ve Instagram ve TikTok’daki kısa videoları izlemenizi öneririm 😊
Güzel bir şey yaratmak için inancın sınırsız gücünü açığa çıkartabiliriz.
Çünkü inanç, yaşamlarımızı ve yeteneklerimizi şekillendirmek için büyük bir güce sahiptir. Harika bir şeyler yapıp yapamayacağımız kendimize ve bazen belki biraz yaratıcıya olan inancımıza bağlıdır. Çünkü en büyük yaratıcı kaynak O’dur. Dış dünyadan ve doğadan ipuçları almaya açık olmalı ve onlara dikkat vermeliyiz. Yaratıcılığımız evren tarafından pekiştirilir ve tüm olasılıklara açık kalarak sunduğu hediyeler arasından seçimler yapabiliriz. İşte o zaman bu hediyeleri alma ve başka türlü yapamayacağımız güzel bir şeyler yaratma gücüne sahip oluruz, yani arkamızı sağlam bir yere dayamış oluruz.
Bu konunun tüm detaylarını Youtube ‘da ki bölümün detaylarında bulabilirsiniz. Tüm soru-görüş-konu ve konuk önerilerinizi Youtube ‘da yorum olarak yazabilirsiniz. Tüm yorumları okuduğuma emin olabilirsiniz. Takibe alın, bildirimleri açın 😊
Kendinize iyi bakın. Yaratıcılığınız bol olsun.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio