Görüş Bildir
Haberler
Sorulmayanı Soruyoruz: Engizisyon Galileo'yu Gerçekten de 'Doğruları Söylediği İçin' mi Mahkûm Etti?

Sorulmayanı Soruyoruz: Engizisyon Galileo'yu Gerçekten de 'Doğruları Söylediği İçin' mi Mahkûm Etti?

Galileo Galilei'nin düşünce ve bilim tarihindeki önemi tartışılmaz olsa da onun üzerine yapışan 'Engizisyon'un dini gerekçelerle yargıladığı bilim insanı' etiketini tartışmaya niyetliyiz. Olayın yaşandığı döneme dair belgeleri inceledikçe günümüz düşünce ikliminde bu olayları daha dikkatli incelemek faydalı olabilir.

Daha genel bir açıdan bakacak olursak bu mevzuyu 'tarihte bilimin üzerindeki dinsel baskıya' dair bir araştırma olarak da görebiliriz.

Bilim tarihinde bir yolculuğa çıkalım mı?

İçeriğin Devamı Aşağıda

Galileo Davası, zihinlerde efsaneleşmiş bir vaka olsa da yıllar boyu bir efsaneleşmeden söz edebiliriz.

Galileo Davası, zihinlerde efsaneleşmiş bir vaka olsa da yıllar boyu bir efsaneleşmeden söz edebiliriz.

Bu efsaneleştirmeyi eleştirmenin 'Galileo'yu olduğundan daha aşağıda göstermek' saikiyle olmadığını belirtmem gerekiyor.

Galileo'nun ortaya attığı fikirler ve açtığı yol zaten onun kıymetini ortaya koyarken daha yukarıda da daha aşağıda da görmeye çalışmak pek anlamlı değil.

'Bilime karşı dinin savaşı' olarak efsaneleştirilen bu davaya biraz daha yakından bakmaya çalışalım.

'Bilime karşı dinin savaşı' olarak efsaneleştirilen bu davaya biraz daha yakından bakmaya çalışalım.

Adını Latince soruşturma anlamına gelen 'inquisitio' kelimesinden alan Engizisyon Mahkemesi, 1200'lü yıllarda Katolik Kilisesi tarafından kurulmuştu. Türlü yargılamaların yapıldığı bu mahkemelerde Galileo Galilei de yer buldu.

Uzun zamandır kabul edilen yer merkezli evren sistemine bir alternatif olarak Kopernik'in fikirlerine dayanan Güneş merkezli sistemi öneren, buna dair gözlemler de yapan Galileo'yu mahkeme karşısına çıkaran şey neydi?

Yaygın tarihsel yoruma bakacak olursak bu yargılama dinsel bir aykırılık temeliyle ortaya çıkmıştı.

Yaygın tarihsel yoruma bakacak olursak bu yargılama dinsel bir aykırılık temeliyle ortaya çıkmıştı.

Fakat o döneme gittiğimizde bu yargılama gerçekleşirken bugün de bilimsel olan ve olmayan arasında seçim yapmamızı sağlayan bir 'ayraç' kullanılmaya çalışılmıştı. Bu ayracın doğru çalışıp çalışmadığı bir yana, mahkeme 24 Şubat 1616'da komisyon raporuyla sonucu şöyle duyurmuştu:

Güneşin evrenin merkezinde bulunmasına ve hiçbir yerel hareketenin olmadığına dair sav ve yer kürenin evrenin merkezinde bulunmadığında, hareketsiz olmadığına ve sürekli hareketli olduğuna göre öncelikle felsefi olarak mantıksız olduğu, ardından da dinsel olarak uygun olmadığı için reddedilmiştir.

O yıllarda bilim ve felsefenin birlikte anıldığını belirtelim.

O yıllarda bilim ve felsefenin birlikte anıldığını belirtelim.

Bu durumda bir tezin felsefi olarak mantıksız olduğunu söylemenin aslında bilimsel olarak mantıksızlıkla aynı anlama geldiğini söylemek zor değil.

Yani, kararın asıl dayandığı noktada dönemin bilimsel anlayışı var.

Teorinin bilimsel olarak uygun olmadığı, dolayısıyla bu sisteme dayanan dinsel anlayışa da aykırı olduğunu kavramak Engizisyon'u 'bilim savunucusu' yapar mı?

Teorinin bilimsel olarak uygun olmadığı, dolayısıyla bu sisteme dayanan dinsel anlayışa da aykırı olduğunu kavramak Engizisyon'u 'bilim savunucusu' yapar mı?

Hayır.

Engizisyon'un dayandığı hakikat ve Galileo'nun hakikati aynı anda mevcut olamayacağına göre yetkin yapı Engizisyon olduğu için kararı mahkeme verdi. Bu dogmatikliğe karşın Engizisyon'un yargılamayı gerçekleştirirken kullandığı yöntem tamamen yetkin teoriye dayanıyordu, ilginç yanı tamamen dünyevi bir anlayışın ürünüydü.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Engizisyon'un Galileo için verdiği kararı anlaşılır şekilde tercüme edelim.

Engizisyon'un Galileo için verdiği kararı anlaşılır şekilde tercüme edelim.

Galileo'nun teorisi Aristoteles-Batlamyus teorisinin önermelerine aykırı olduğu için bilimsel olarak ve evreni en iyi açıklayan teori Aristoteles-Batlamyus teorisi olduğu için dinsel olarak yanlıştı.

Bugün Galileo'nun açtığı düşünsel yolda öylesine büyük adımlar attık ki geçmişi de bugünün birikimiyle yargılamaya eğilimliyiz.

Bugün Galileo'nun açtığı düşünsel yolda öylesine büyük adımlar attık ki geçmişi de bugünün birikimiyle yargılamaya eğilimliyiz.

Oysa Aristoteles'in ortaya attığı tez, görebildiğimiz evreni temele koyuyordu. 

Yani bin yıl öncesine gidelim, teleskop ve benzeri bir aygıt kullanmadan görebildiğimiz noktaya kadar evreni anlamlandırmaya çalıştığımız bir dönemi düşünelim, Güneş'in bizim etrafımızda döndüğünü düşünmemiz için basit bir gözlem yeterli olacaktır.

"Biz sabit durduğumuzda Güneş doğudan doğarak batıya doğru hareket ediyor ve batıyor."

"Biz sabit durduğumuzda Güneş doğudan doğarak batıya doğru hareket ediyor ve batıyor."

İlk elden yapılan bu gözlem her gün tekrarlandığında bizim hiç hareket etmediğimizi de varsayarsak, Güneş'in Dünya'nın etrafında döndüğünü düşünmemiz için yeterli. İşte Aristoteles'in ortaya attığı evren kavrayışı bugün yanlış olduğunu bilsek de o dönemde tam da bu yönüyle tutarlıydı.

Engizisyon Mahkemesi bu 'hatalı' evren modeline bir ilahi görev iliştirerek Galileo'yu dogmatik fikirlerle yargılamış olsa da o döneme bir de böyle bakınca, her şey daha farklı görünüyor değil mi?

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
40
16
3
2
2
1
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Corc ya da jorj

Ben Galileo hakında bir kitap okudum ve kesinlikle bilmediğim daha doğrusu okulda sadece işte şöyle dedi asıldı gibi şeylerden farklı şeyler ogrendim. İçerik... Devamını Gör