Meditasyonlar yapıldı, niyetler defterlere yazıldı, olumlamalar tekrarlandı lakin bir türlü isteklerinize ulaşamadınız.
Size bir iyi, bir de kötü haberim var. Haydi önce kötüyü vereyim. Bu konuda yalnız değilsiniz. İyi haberse, bu konuda yalnız değilsiniz. Sizin gibi pek çok insanın önünde başarıyı sınırlayan inanç kalıpları dağ gibi dikiliyor. Ve bu sınırlayıcı inanç kalıplarını aşabilmek disiplinli bir çaba gerektiriyor. Bu nedenle pek çok insan sadece niyet kısmında takılıp kalıyor. Burada kalanlar yalnız değil. Ama bu aşamayı geçmek için gayretle çaba gösterenler de yalnız değil. Sınırlayan inanç kalıplarını tespit edebilmek için pek çok teknik var. Ben de hem kendi yaşamımda hem de danışanlarımla yaptığım çalışmalarda bu teknikleri sıkça kullanırım.
Tabii öncelikle bu kalıpların nereden geldiğine bir bakmak gerek.
Sınırlayıcı inanç kalıpları arasında en sık karşımıza çıkan kavramlardan biri: Yetenek
Yaygın olarak birçoğumuz hayal ettiğimiz hedeflere ulaşmamız için ihtiyacımız olan yeteneğin bizde olmadığına inanırız. Ya yeterince akıllı olmadığımızı ya da yetenekli olmadığımızı düşünürüz.
Yetenek, akıl, zekâ erken çocuklukta ebeveynlerimizin, aile büyüklerimizin, öğretmenlerimizin, komşu teyzelerin, “Aman sen beceremezsin, bırak ben yapayım.” yaklaşımıyla farkında olmadan köküne kibrit suyu döktükleri kavramlardır. Bu söylemlerle çevremizdekiler bizlerde erişkinlik yıllarına kadar devam edecek bir yeterlilik kuraklığına neden olurlar. Aramızdan bazıları o dönemde söz dinlemez, laf anlamaz etiketleriyle yaftalanırlar çünkü onlar, “Bunu yapabilirim, en azından deneyebilirim, yanarsam ben yanarım.” diyebilen çocuklardır. Bu çocuklar, erişkinlik yıllarına geldiğimizde pek çoğumuzun itiraf etmese de içten içe imrendiği kahraman karakterlerimiz olurlar. Neyse ki erişkinliğe ulaşıldığında kişi etrafındaki ihtiyar heyetinin etkisini daha az hisseder ve bir şeyleri değiştirmesi gerektiğinin farkına varır. Düşünceleri değişmeye başlar. Yolcu artık yola çıkmaya hazırdır ve hazır olan tüm yolcuları ustası yolda karşılar. Düşüncedeki bu değişim kişiyi muhteşem bir dönüşüm macerasına çıkarır. Artık “Ben de yapabilirdim.” diye hayıflanan o kişi yerine hayatta gerçekten istediklerine karar vermiş bir yolcu vardır.
“Bilinçaltının Gücü” kitabının yazarı Dr. Joseph Murfy der ki, “Bilinçaltı zihniniz sizinle tartışmaz. Bilinçli kararlarınızı kabul eder, ‘Buna gücüm yetmiyor.’ derseniz, bilinçaltınız buna uygun davranmak için uğraşır. Daha iyi bir düşünce seçin. Karar verin. ‘Bunu alacağım. Bunu bilinçli kabul ediyorum.’ deyin.”
Siz de kontrolü elinize alın, yaşamınızın direksiyonunu sıkı sıkı kavrayın ve yola çıkın.