Şeyda Betül Kılıç Yazio: Hayalet Babalar
Danışmanlık odasında çocukluğumu sormayacak mısınız, diyen danışanlarımı anımsayıp, tebessüm ederek bu haftaki yazıma başlıyorum. Çocukluk anılarımıza odaklanmak, bazen derdin kendisi, bazen de şifalı bir farkındalık içerir. Bugünkü kendimizi anlamaya çalışırken, dünkü kendiliğimizi anlamamız ihtiyaçtır. Tam da bu nedenle bugünün acılarının geçmiş acılarla ilişkisini anlamak, anlamlandırmak isteriz.
Baba olmak, anne olmak gibi değildir.
İhtiyaca en duyarlı aile ferdi babadır, dersek ‘’baba’’ çalışan, yorulmayan ve belki de zamanla evle arası soğuyan oluyor. Çocukluk anılarımızın arasında az bir yere sahip babalarımızı neden daha fazla görmeyelim? Bir de mevzunun evde olduğu halde yok farz edilmeyi tercih eden babaları da var. Beni yok farz edin, ben de sizi görmemezlikten geleyim. Bu babaları anneyi eleştirirken de görmesek hayalet babalar zaten yoklar. Çocukları, evi, hayatı anneye toptan verip çekilmiş babalardan bahsediyorum.
Yok gibiler çünkü tepkisizler. Buradayım, varım demek istemiyorlar. Kimilerinin içinde yetersizlik duygusu, kimilerindeyse şişkin bir sorumsuzluk var. Sanki burada, ama yoklar. Ya çok çalışıyorlar ya çok uyuyarak veya telefon ekranının arkasında yaşıyorlar. Onları arada bir görüyoruz. Hayalet babalar, öfkeyle ya da bezginlikle kaynaşmış durumdalar. Çoğu zaman evliliğin içinde bekar yaşamı devam ettirmeyi tercih ediyorlar. Evlilik gibi beraberliği, birlikte inşa etmeyi, el ele hayatı tüm zorluklarıyla kucaklamayı gerektiren gönüllü kurumda varsanız varım diyebilmelisiniz.
Yorum Yazın
ADALETli olun. Empatiden yoksunsunuz. Son dönemde vahşi bir şekilde kadınların yanlış seçimlerinlerinden kaynaklanan lafım ona münferit olmamış sorunlu erkek... Devamını Gör