onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Saygı Yoksunu Zorbaları Alttan Alıp Onlara Hoşgörülü Davranmak Yerine Anladıkları Dilden mi Konuşmalıyız?

etiket Saygı Yoksunu Zorbaları Alttan Alıp Onlara Hoşgörülü Davranmak Yerine Anladıkları Dilden mi Konuşmalıyız?

Size saygı göstermeyen birine saygı göstermek tüm dünyaya yapabileceğiniz en büyük kötülük olabilir. 🤔

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Bu ilginç konuyu araştırırken Karl Popper'ın Açık Toplum ve Düşmanları kitabından ve anılarını anlattığı şu röportajdan faydalandık.

Aslında bahsedeceğimiz mevzu felsefi zeminde yer alıyor ama bizim dikkatimizi çeken durum düşünsel dünyayla sınırlı değil, hayatın tam ortasında.

Aslında bahsedeceğimiz mevzu felsefi zeminde yer alıyor ama bizim dikkatimizi çeken durum düşünsel dünyayla sınırlı değil, hayatın tam ortasında.

Trafikte karşılaşılan bir kişinin ortada somut hiçbir sebep yokken birden saldırganlaşması çok sık olsa da bunun medyaya yansıması durumun trajikliğini gösteriyor. Geçtiğimiz aylarda yaşanan şu olayı ele alalım, bir kadın trafikte iki adam tarafından sıkıştırılıyor ve aralarındaki haklılık/haksızlık tartışmasını bir kenara bırakırsak, sakin kalan kişinin aracına zarar veriliyor.

Belki de her insanın yapması gerektiği gibi saldırı gerçekleşirken araçtakiler bir karşılık vermiyor, saldıranların öfkesinin geçmesini bekliyorlar.

Belki de her insanın yapması gerektiği gibi saldırı gerçekleşirken araçtakiler bir karşılık vermiyor, saldıranların öfkesinin geçmesini bekliyorlar.

Sonrasında olay karakola gidiyor, kişiler yargılanıyor, sosyal medyada tepkiler yükseliyor vesaire...

Belki bu ekstrem bir durum ama hangimiz maganda ruhlu, hiçbir şeye tolerans göstermeyen kişilerle karşılaşmıyoruz? Okul, iş yeri, sokaklar, her yer 'hayatı savaş alanı olarak gören' kişilerle dolu. Biz onların yüksek perdeden yaklaşımlarına medeniyet sınırlarında yanıt vermeyi tercih ediyoruz.

Bu tercihte iki motivasyon var. İlki, fiziksel ve ruhsal şiddetin içinde bulunmayı istemiyoruz.

Bu tercihte iki motivasyon var. İlki, fiziksel ve ruhsal şiddetin içinde bulunmayı istemiyoruz.

İkincisi, kişiye yanıt verdiğimizde ona itaat etmiş olacağımızı düşünüyoruz. Yani onun bu saldırgan tavrına yanıt verirsek başka insanlara da benzer biçimde davranacağını, bu çıkışın sonucundan tatmin olacağına inanıyoruz.

Kişilerden ziyade insanlığın tümünü ilgilendiren adalet gibi konularda bazı kişiler diğerlerini tamamen yok sayma eğiliminde.

Kişilerden ziyade insanlığın tümünü ilgilendiren adalet gibi konularda bazı kişiler diğerlerini tamamen yok sayma eğiliminde.

Yok sayılanlar ise 'adil' davranarak diğerlerinin de hakkını gözetiyor, çünkü olması gerekenin, insanlığa karşı sorumluluklarının bu olduğuna inanıyorlar. 

Bakın, yukarıdaki örnekte de burada da inanmaktan bahsettik. Çünkü gerçekler pek de öyle değil.

Bu konuda filozof Karl Popper'a kulak verelim, onun bize anlatacakları mühim.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

1937 yılında Karl Popper, korkunç bir olayın tam ortasında kalır. İngiltere'de eğitim verdiği yıllarda bir grup yaşadığı yeri gizliden gizliye talan etmeye başlar.

1937 yılında Karl Popper, korkunç bir olayın tam ortasında kalır. İngiltere'de eğitim verdiği yıllarda bir grup yaşadığı yeri gizliden gizliye talan etmeye başlar.

Çevredeki herkesi tehdit eden, ideolojileriyle çelişenlerin canına kıyan bu çeteyi saldırı yaşama korkusuyla geçen günlerinde mercek altına almaya karar verir. Aklına takılan soru şudur, neden bu insanlara tolerans gösteriyoruz ve bu toleransın sınırı ne, bu saldırgan tavırlara neden tolerans gösteriyoruz?

Vardığı sonuç, ezberlerimizi sarsacak cinsten ve bakış açımızı genişletecek. Kitabına şöyle not ediyor bu konudaki görüşlerini:

Vardığı sonuç, ezberlerimizi sarsacak cinsten ve bakış açımızı genişletecek. Kitabına şöyle not ediyor bu konudaki görüşlerini:

Sınırsız hoşgörü zorunlu olarak hoşgörünün kaybolmasına yol açar. Sınırsız hoşgörüyü hoşgörüsüz olanlara bile gösterirsek, hoşgörülü bir toplumu hoşgörüsüzlerin saldırısına karşı savunmaya hazır olmazsak, hoşgörülüler ve onlarla birlikte hoşgörünün kendisi de ortadan kalkacaktır.

Bu durum ortaya bir hoşgörü paradoksu çıkarıyor, içinden çıkmak hayli zor.

Popper ekliyor, " Biz hoşgörü adına hoşgörüsüzleri hoşgörmeme hakkına sahip çıkmalıyız."

Popper ekliyor, " Biz hoşgörü adına hoşgörüsüzleri hoşgörmeme hakkına sahip çıkmalıyız."

Hoşgörüsüz insanları yok saymak bile onları hoşgörmek anlamına geldiğine göre Popper'a göre dünyanın daha iyi bir yer olmasını istiyorsak görevimiz hoşgörüsüzlüklerle karşılaştığımızda hoşgörülü karakterimizi bir kenara bırakıp gereken tepkiyi göstermemiz gerekiyor.

Aksi halde gaddar yöneticiler, diktatörler ve magandalar sonsuza dek dünyayı iyi insanlar için yaşanmaz hale getirecekler.

Peki, sizce bu hoşgörü paradoksundan çıkış yolu ne?

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
302
41
9
8
4
2
2
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Serenat Athena

Fazla hümanizm, ahmak olmayı gerektiriyor bu devirde. İnce ruhlu, saf, temiz insanlara her türlü hoşgörü sağlanmalı. Ama çirkef, karaktersiz, canlılara kötü ... Devamını Gör

Bozkurt

Bir takım mitleri kalkan olarak kullanarak yaşadığı ülkenin kurucu değerlerine saldıran, irade yoksunu, doğa, kadın ve hayvan düşmanı sübyancı sapıklara hüma... Devamını Gör

the mann

anlayış gostere gostere dahada azıtmalarına sebep olunuyor cıcek atana cıcek yumruk atana yumruk atacaksın bu devırde