Rıfat Kamaşak Yazio: Stratejik Esneklik Nedir? Ne Kadar Esneyip Ne Kadar Esnetebiliyoruz?
Stratejik esneklik kavramını en basit şekilde dinamik koşullara hızlı cevap verebilme becerisi olarak tanımlayabiliriz. Aslında stratejik esneklik kavramının temelleri seneler önce Charles Darwin’in meşhur 'Ne en güçlü olan tür hayatta kalır, ne de en zeki olan... Değişime en çok adapte olabilendir, hayatta kalan!' söylemiyle piyasalara sunulmuştur. Darwin’in bu söylemi yanar döner janjanlı meyve tabağı ile servis edildiğinde stratejik esneklik (flexibility) ya da çeviklik (agility) ifadeleri ile karşımıza çıkmış ve terminolojide hak ettiği yeri almıştır.
Stratejik esneklik genelde organizasyonların rekabet avantajı sağlamada kullandıkları bir beceri olarak kabul edilse de, insanların da hayatlarında sıklıkla ihtiyaç duydukları bir yetenek olarak karşımıza çıkmaktadır.
İş dünyası ve ekonomi açısından baktığımızda işletmelerimiz öyle beklenmedik ve tuhaf olaylara hazırlıklıdır ki…
Mesela bir gelişmiş ülkede cumhurbaşkanının başbakana anayasa kitapçığı fırlattığı ve başbakanın toplantı sonrası çıkıp bana cumhurbaşkanı kitap attı, ülkemiz eşi benzeri görülmemiş bir siyasi kriz eşiğindedir dediğini duyamazsınız. Bir gecede normal bir ülkede yüzde yüz devalüasyon olmaz. Siyasiler akrabalarını hazinenin başına getirip ülkenin dolarlarını dansöze para basar gibi cayır cayır yakmaz, bakan sosyal medya üzerinden istifa etmez, basın tembihlenip üç maymunu oynamaz zaten oralarda sistem buna izin de vermez.
Demek istediğim o ki, gelişmekte olan ülkelerin son derece dinamik, değişken ve beklenmeyeni ortaya çıkartan bağlamları nedeniyle bu ülkenin işletmeleri ayakta kalabilmek için özgün yetenekler geliştirir, esnek yapılanmalara giderler, çünkü buna mecburdurlar. Lojistik hizmetlerin olmadığı bölgelerde üretim şirketleri entegre lojistik hizmetleri sunabilirken, elektrik olmayan yerlerde güç jeneratörleri ile alt-üst yapı inşa edebilirler, görülmemiş beklenmeyen durumlar karşısında yaratıcı çözümler üretmek zorundadırlar. Gelişmiş ülke işletmeleri kendi ülkelerinde tuhaf ve kaotik olayları pek sık yaşamadıkları için onlarda bu tür esnekliği çok sık göremeyebiliyoruz, çünkü onlar bir gecede yüzde yüz devalüasyonun nasıl olabileceğini anlamazlar, ülkelerinde böyle bir şey olmayacağı için senaryo planları böyle şıklar içermez. Bu yüzden rutinler ve aile boyu istihdamı benimsemiş yılların Sony’si Güney Koreli rakiplerine yenik düşerken, Getir isimli bir Türk şirketi bir anda tüm Avrupa’yı kasıp kavurabilir. Lenovo, Asus gibi Uzak Doğulular bütün elektronikçilerin başına bela kesilebilirler.
Kaotik ve dinamik ortamlarda iş yapmaya alışık olan şirketlerimizin geliştirdiği yetenekler ile krizlere dayanıklılıklarını arttırdığı ve stratejik esnekliğe sahip olduklarını söyleyebiliriz. Ama bu krizlere dayanıklılık “biz Türk’üz bize bir şey olmaz” söylemi gibi algılanmasın gözünüzü seveyim. Bahsettiğim dayanıklılık Çernobil radyasyonlu çayını içip dört kolluya binmekten farklı bir şey!
Haydi, o zaman esnekliğimizi arttırmak için hep beraber stretching hareketleri ile antrenmana başlayalım.
Sevgi ve sağlıkla kalın…
Yorum Yazın