onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Pelin'in Seyir Defteri: DEHB

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

etiket Pelin'in Seyir Defteri: DEHB

Pelin Çini
14.11.2024 - 19:33

Bazı şeyler önerilmez mesela kuaför bence bunlardan biri bence. Çünkü çok riskli, çünkü önerilen uzmanın işinin ehli olmasından daha önemli bir unsur var ve “yakalanması” da epey zor: Uyum!

Terapist söz konusu olduğunda da durum aynı. Size iyi gelen, sizi anlayan, sizinle “aynı frekansta” olan kişi bir başkası için anlaşması imkânsız biri olabilir.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

O yüzden de bu yazı bir öneri yazısı değil, bu bir deneyim yazısı. Biraz da teşekkür yazısı açıkçası.

O yüzden de bu yazı bir öneri yazısı değil, bu bir deneyim yazısı. Biraz da teşekkür yazısı açıkçası.

Sevgili doktorum Murat Beyazyüz ile birkaç senedir birlikte yol alıyoruz. Bana bugüne kadar fark etmemiş olduğum bir Pelin’i gösterdi ve kafamdaki birçok soru işaretini yok etti. Bunca sene depresif olduğumdan, mutsuzluktan beslendiğimden hatta boynuma dövmesini yaptırdığım gibi drama queen olmamdan ötürü yaşadığım şeylerin aslında DİKKAT EKSİKLİĞİNDEN kaynakladığını öğretti.

Kendimle ilgili bu gerçeği eğitim döneminde fark etseydim her şey farklı mı olurdu? Aynı mesleği seçer miydim? Ya da özel hayatım nasıl olurdu? Bunlar, cevaplarını bilemeyeceğimiz sorular ama bildiğim bir şey var ki bundan sonra kendimi bilerek olarak hareket ediyorum ve hayatımdaki kişilere bunu belirtiyorum.

“Dikkat eksikliğim var” diyorum. Ve inanın buna saygı duyan, bunu duyduktan sonra konu ile alakalı araştırma yapan ve sizi daha da tanımak için adımlar atan insanlar da varmış. Meğer kusur sandığınız şeyi kucaklayanlar da oluyormuş. Bu da 40’ından sonra tanıştığım hayatın en tatlı sürprizlerinden biri.

Neyse; bugün biraz DEHB’li biri olarak yaşadıklarımı örneklemek istedim çünkü PODCAST bölümlerinde bahsettiğimde çok soru soruyorsunuz. Baştan söyleyeyim hepsi tamamen kişisel deneyimlerim ve tabii ki asla teşhis sebebi olamazlar. Yani bende de bu var diyerek sakın kendinizi etiketlemeyin, çok endişe eden LÜTFEN bir hekime gitsin.

Aşağıda kısa bir liste var. Aslında uzar gider ama inanın bunu yazarken bile kaç kez bölündüm saymadım.

Aşağıda kısa bir liste var. Aslında uzar gider ama inanın bunu yazarken bile kaç kez bölündüm saymadım.

Dışarıda havlayan köpek, yan odadaki TV’nin sesi ya da sizin bu satırları buraya kadar okuyup okumayacağınız endişesi yazıdan beni kaç kez kopardı bilmiyorum.

Tabii ki devam edeceğim çünkü daha anlatmak istediğim çok şey var. İlk aklıma gelenleri şuraya bırakıyorum ama her soru ve öneriye de açığım: Tüm bunlarla baş etmek için ne yapıyorum? Aklımı sakinleştirmek için nelere başvuruyorum? Bu durumun işimi, günlük hayatımı etkilememesi için nasıl hareket ediyorum? DEHB ikili ilişkilerimi nasıl etkiliyor? Nasıl etkiledi? Önyargı ile karşılaştım mı? Nasıl baş ettim? Edebildim mi?  Bu durum iş hayatında beni hangi hatalara sürükledi? Ve farkında olmadan bana hangi artıları kattı? Aslında bu merete sahip olmak bir açıdan da avantaj mı?

  • Motivasyonumu kaybetmem “normal” insanlardan çok daha kolay oluyor. Bu DEHB’de en çok rastlanan durumlardan. “Çocuk derslere konsantre olamıyor, beni dinlemiyor, kafası hep başka bir yerde, dikkatini veremiyor, poposunda iğne var yerinde duramıyor” cümlelerinin ardındaki gerçek bu aslında.  O yüzden o PODCAST bir türlü düzenli olamıyor.

  • İstikrar bizler için zor çünkü DEHB’li kişi sürekli ilgisini çekecek YENİ şeyler arıyor. Bir konuda, durumda, görevde DURAMIYOR, KALAMIYOR çünkü beyninde orada kalmasına sebep olan ÖDÜL MEKANİZMASI yani hormonlar “normal” insanlara oranla daha az salgılanıyor.

  • Bunu özellikle belirtiyorum çünkü fark ettim ki bu hastalık şımarıklık ile karıştırılıyor.  Oysa meselenin tıbbi bir açıklaması var. Kısacası çocuklarınız da sizi şımarık oldukları için dinlemiyor değiller, dinleyemiyorlar!

  • DEHB’da zaman kavramı standartlardan farklı. Mesela bir yere geç kalabilirim, bu o gideceğim yeri ya da sizi önemsemediğimden değil bir türlü organize olamadığımdan kaynaklanıyor.

  • Zaman kavramı gibi hafızada da farklı bir mekanizma var. 10 sene önce izlediğim filmin her sahnesini hatırlarken iki gün önce okuduğum bir kitabın yazarını anımsamam dakikalar alabiliyor. Kısa dönem hafıza kaydı sıkıntılı ama eskiye yönelik hafıza kayıtları inanılmaz.

  • Senelerce görmediğim biri ile yeniden karşılaştığımda onunla en son görüştüğümüz andan hemen bir sonrasını yaşıyormuşuz gibi devam edebiliyorum. Bu da o “garip” zaman algısından kaynaklanıyor. O kişi hayatımda yokken sanki onunla alakalı zaman durmuş/durdurulmuş gibi düşünün. Karşılaşınca hop, kaldığı yerden akmaya devam ediyor. Aradan seneler geçmiş olabilir ama ben bunun tam olarak farkında değilim kısacası.

  • Bir de düzen meselesi var. Benim kendime has bir düzenim var. Dışarıdan standart düzenleme sistemine pek benzemiyor olabilir ama bana göre her şey olması gereken yerde.

  • Evim/masam herkesinki kadar toplu olmayabilir çünkü bir şeyleri katlıyor /düzenliyor olma fikri bile endişe verici olduğundan, ter basıyor, nereden başlayacağımı bilemiyorum. Ya da tam başladım diyelim hop aklıma başka bir şey geliyor ve dağılıyorum sonra da üşeniyor “Bırak dağınık kalsın” diyorum.

  • Aynı gün içerisinde iki kez sosyalleşmem gerekiyorsa ekstra gergin olabiliyorum. Kalabalık bir ortamda vakit geçirdikten sonra en az bir saat tek başıma kalmam, pilimi şarj etmem gerekiyor.

  • Karşımdaki insan konuşurken sözünü çok sık ve dışarıdan yersiz gözükebilecek şekilde kesebiliyorum (TV’de beni izlemiş herkes fark etmiştir) bu, saygısızlığımdan değil aklıma gelen ve konuyla bağlantısı olan o şeyi unutmamak için söyleyip kayda geçirme endişemden.

  • Duygular da tıpkı zaman gibi normalin üzerinde hissediliyor. Aşırı duygusal, aşırı alıngan ya da aşırı tepkisel değilim. Sadece otomobillerdeki gibi 0’dan 100’e “normalden” çok daha hızlı çıkıyorum. E inişi de bir o kadar hızlı oluyor tabii, patinaj yapıyorum.

  • Valiz hazırlamak bir dert. Mesela plaj çantası. İlla bir şey unutuluyor, illa o çanta dışarı çıkmadan en az on kez yeni baştan hazırlanıyor. Sonra çantanın kendisi de önemli. Sapı doğru uzunlukta olacak, yürürken bacağa çarpmayacak ya da omuzdan asılıyorsa omuzu sıkmayacak. “Yeterince” bölmesi olacak. Aranan şey arandığı anda bulunabilecek, dağılmadan.

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
7
1
1
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam