onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Osmanlı Ordusunun Parmağını Oynatmasına Gerek Kalmadan Zaferle Ayrıldığı, Tarihin En Garip Savaşı: Şebeş Muharebesi

etiket Osmanlı Ordusunun Parmağını Oynatmasına Gerek Kalmadan Zaferle Ayrıldığı, Tarihin En Garip Savaşı: Şebeş Muharebesi

Hera Syndulla
16.12.2019 - 16:46 Son Güncelleme: 28.10.2020 - 13:26

Kendi kendilerini hiç kimseye ihtiyaç duymadan yenmişler, vallahi bravo!

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Bu içerik hazırlanırken War History Online, World AtlasWannart, Today I Found siteleri ile Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın Osmanlı Tarihi kitabı kaynak olarak kullanılmıştır.

Takvim yaprakları 1788 senesini işaret ederken bugünkü Romanya sınırları içerisinde bulunan Karanşebeş bölgesinde tarihin belki de en garip savaşı yaşandı.

Takvim yaprakları 1788 senesini işaret ederken bugünkü Romanya sınırları içerisinde bulunan Karanşebeş bölgesinde tarihin belki de en garip savaşı yaşandı.

Osmanlı İmparatorluğu ile Kutsal Roma - Germen İmparatorluğu’na bağlı Avusturya Arşidüklüğü arasındaki bu savaşın hikayesini dinledikten sonra garipliği konusunda bakalım bize hak verecek misiniz?

Çayınızı kahvenizi alıp rahatça bir köşeye çekildiyseniz eğer ufak ufak hikâyemizi anlatmaya koyulalım.

Osmanlı kaynakları ile yabancı kaynaklar, Şebeş Muharebesi'ni birbirinden oldukça farklı aktarırlar. Kesin olan tek şey Osmanlı İmparatorluğu'nun bu savaştan galip ayrılan taraf olduğudur.

Osmanlı kaynakları ile yabancı kaynaklar, Şebeş Muharebesi'ni birbirinden oldukça farklı aktarırlar. Kesin olan tek şey Osmanlı İmparatorluğu'nun bu savaştan galip ayrılan taraf olduğudur.

Biz iki versiyona da kısaca yer vereceğiz elbette, endişeniz olmasın. İlk olarak Avusturya ordusunun 'kendi kendini yendiği' enteresan hikâyeyle başlayalım.

Avusturya Arşidüklüğü, Osmanlı’ya savaş ilanını bildirmesinin ardından yaklaşık 100 bin askerle birlikte Karanşebeş bölgesine doğru yola çıkar. Avusturyalılar, İtalyanlar, Slavlar ve diğer azınlıklardan oluşturulmuş bu çok uluslu orduda birbirinin ana dilini anlayan insan sayısı çok fazla değildir.

Keşif için önden yola çıkan Hussar birlikleri, yaklaşık üç gün önce savaşacakları bölgeye gidip Osmanlı askerlerine dair bir iz ararlar.

Keşif için önden yola çıkan Hussar birlikleri, yaklaşık üç gün önce savaşacakları bölgeye gidip Osmanlı askerlerine dair bir iz ararlar.

Bu keşif sırasındaysa karşılarına çıkan Osmanlılar değil, bir çingene konvoyudur. Timiş Nehri’nin karşı kıyısında içki fıçıları taşıyan bu çingeneler, Hussarlara 'schnapps' adıyla bilinen bir tür alkollü içkiden vermek isterler. Hussarlar'sa bu teklifi geri çevirmeyerek hemen içmeye başlarlar. Tabii bu başlarına geleceklerin de bir nevi ön hazırlığı olur.

Aradan geçen sürenin ardından, Hussar birliklerini kontrol etmeleri için o bölgeye piyadeler gönderilir. Piyade kolu bölgeye vardığında Hussarların içki içtiğini görür ve iki kuvvet arasında bir kavga peyda olur...

Aradan geçen sürenin ardından, Hussar birliklerini kontrol etmeleri için o bölgeye piyadeler gönderilir. Piyade kolu bölgeye vardığında Hussarların içki içtiğini görür ve iki kuvvet arasında bir kavga peyda olur...

Kavga da zaten 'Siz içiyorsanız, biz de içelim o zaman.' diyen piyadelere Hussarların itiraz etmesi yüzünden çıkar. Sarhoş askerlerden bazıları, diğerlerini korkutmak için 'Türkler! Türkler!' diye bağırmaya başlar. 

Ortalık bunun üzerine daha da karışır, çünkü diğer askerler de bu savaş nidalarını duyduklarında Osmanlı askerlerinin baskınına uğradıklarını zannedip ne olup bittiğine bakmadan anında saldırıya geçerler. O saatten sonra da ipler kopar!

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Demiştik ya, çok uluslu bir ordu ve birbirinin ana dilinden anlayan insan sayısı yok denecek kadar az diye. İşlerin karışmasının sebebi de bu olur aslında.

Demiştik ya, çok uluslu bir ordu ve birbirinin ana dilinden anlayan insan sayısı yok denecek kadar az diye. İşlerin karışmasının sebebi de bu olur aslında.

Bazı subaylar, Almanca 'Durun!' dese bile ne dediklerini kimse anlamaz misal. Hatta rivayete göre, arka arkaya Almanca 'Dur!' yani 'Halt!' diye bağırılınca diğer askerlerin bunu 'Allah Allah!' nidalarıyla karıştırdıkları söylenir. 

Bu kargaşa gece boyu sürer, bilanço ise oldukça ağırdır. 10 bin kadar asker ya hayatını kaybetmiştir ya da ağır yaralıdır. Hayatta kalan diğer askerler, bunun Osmanlı saldırısı olmadığını ancak gün ağarırken fark ederler. Bizzat kendi kendilerini yenen Avusturya ordusu, yaşadıkları hezimetin ardından el mahkum geri çekilir.

Osmanlı ordusu, her şeyden bihaber şekilde olaydan tam iki gün sonra bölgeye ulaşır. Savaş alanında, yerde yatmakta olan tüm o askerleri görünce neye uğradıklarını şaşırırlar.

Osmanlı ordusu, her şeyden bihaber şekilde olaydan tam iki gün sonra bölgeye ulaşır. Savaş alanında, yerde yatmakta olan tüm o askerleri görünce neye uğradıklarını şaşırırlar.

Gerçi onların canına minnet, sayı olarak zaten Avusturya ordusundan az kişilerdir. E tüm yaşananlardan sonra geriye o bölgeyi savunacak bir ordu da kalmadığından Karanşebeş bölgesini kolayca ele geçirirler. Kısacası ellerini kollarını sallaya sallaya, tek bir parmak bile oynatmadan zafer gümüş tepside önlerine sunulmuştur Osmanlı ordusunun...

Bu savaş Osmanlı kaynaklarında biraz daha farklı anlatılıyor, sizlere yukarıda da belirttiğimiz gibi. Yabancı kaynaklardaki versiyonun çok daha enteresan olduğunu söylemeden geçmeyelim.

Bu savaş Osmanlı kaynaklarında biraz daha farklı anlatılıyor, sizlere yukarıda da belirttiğimiz gibi. Yabancı kaynaklardaki versiyonun çok daha enteresan olduğunu söylemeden geçmeyelim.

Osmanlı kaynaklarına göre Kırım'ı Ruslardan geri almak isteyen Osmanlı İmparatorluğu, Ruslara savaş ilan eder. O sıralarda Avusturyalılar da Belgrad’ın intikamını alma derdine düşer ve bir savaş ilanı da onların cephesinden Osmanlılara gelir. Sultan I. Abdülhamid, ilk önce Avusturyalıların savaş ilanına karşılık verilmesini, ardından da Rusların peşine düşülmesini emreder ve bu emrin ardından askerler düşer yollara…

Sofya'dan harekete geçen Osmanlı ordusu, 100 bin kişilik Avusturya ordusu ile Lazarathane mevkiinde karşılaşır ve savaş başlar.

Sofya'dan harekete geçen Osmanlı ordusu, 100 bin kişilik Avusturya ordusu ile Lazarathane mevkiinde karşılaşır ve savaş başlar.

İmparator II. Joseph orduyu Muhadiye Boğazı’na kadar çeker ve Avusturya ordusu üç gün süren savaşta bozguna uğratılır. Karanşebeş bölgesine kaçan İmparator II. Joseph, Eflak’ta konuşlanan 30 bin askerin takviye için gelmesini emreder ama hava şartları bunun için uygun değildir. 

Osmanlı askerlerinin sıkıştırdığı Avusturya ordusu, Karanşebeş’te ateşe verilir, hayatta kalanlar da kılıçtan geçirilir. Bu zaferin ardından I. Abdülhamid’e ‘Gazi’ unvanı verilir.

Karanşebeş Muharebesi'nin iki farklı versiyonu işte bu şekilde...

Karanşebeş Muharebesi'nin iki farklı versiyonu işte bu şekilde...

Yabancı kaynaklar, daha çok Avusturya ordusunun beceriksizliğiyle dalga geçerken Osmanlı kaynakları daha 'destansı' bir versiyona sahip. Her halükarda, Osmanlı'nın Karanşebeş'ten zaferle ayrıldığı aşikar. 

Peki, siz Osmanlı ordusunun bu enteresan zaferi ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Hangi versiyon doğrudur sizce? Yorumlarınızı bekliyoruz.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
207
123
17
12
12
11
6
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Art Ankara

Kaynak gösterilerek, düzgün bir dille yazılmış, iki versiyona da yer verilmiş, oldukça kaliteli bir içerik olmuş tebrikler....