Ölümle İlgili Muhtemelen Daha Önce Hiçbir Yerde Denk Gelmediğiniz Şaşırtıcı Bulgular
Ölüm, yolun sonuna yerleştirilmiş bir aynadır. Arkasındaki sır nedeniyle, öbür tarafı göstermez. Bu tarafı gösterir. Yürünen yolu. Yani yaşamın kendisini.
Ne zordur, ne güçtür ölüm hakkında düşünmesi. Ölüme kafa yorması. Çoğu kez bir sonuca varmayan düşünceler girdabı gibidir adeta.
Fakat her şeyde olduğu gibi ölüm konusunda da bilimin söyleyeceği çok şey vardır...
İşte bunlardan en ilginç ve şaşırtıcı olanlarından bazıları:
1. Ölü beden nasıl kokar?
2. Ölümün ötesine geçenlerin saçları ve tırnakları uzar mı?
Bu yanılgının sebebi vücudun su kaybından dolayı büzüşmesidir. Bu durum bize saçları ve tırnakları daha uzun gösterir. Ölümden sonra saçlarımızın kökü ve deri altındaki tırnak matriksi canlı kalsa bile saç ve tırnakların uzaması için gerekli olan sistem hormonal sistemdir. Bu sistem de artık işlevini yerine getiremediğinden dolayı öldükten sonra saçlar ve tırnaklar uzamaz.
3. Ölüm korkusu yaşlandıkça artar mı?
Yaşlandıkça ölümden duyulan korku azalır mı yoksa artar mı, ne dersiniz? Pek çok kişinin zihninde bu sorunun cevabı, insanların yaşlandıkça ölümden daha fazla korkacağı yönündedir. Peki, işin aslı gerçekten öyle mi?
Yapılan çoğu araştırma ölüm korkusunun 20’li yaşlarda en üst noktalarda iken, 60’lı ve 70’li yaşlara gelindiğinde bu korku ve endişelerin minimuma indiğini gösteriyor.
Bunun sebebi de orta yaşlardaki insanların daha yaşayacakları çok şey olduğunu düşünmeleri ve bu isteklerini yerine getiremeyeceklerine dair hissettikleri korku olsa gerek.
4. Telomer ya da uzunluğu ölümsüzlüğün anahtarı mı?
Telomer, en basit haliyle kromozomun bitiş noktası olarak adlandırılabilir. Son zamanlarda sıklıkla adı ölümsüzlük kavramıyla anılan telomerin her hücre bölünmesinde boyu bir miktar kısalır. Tıp biliminde de bolca incelenen telomerin boyu, yaşlı insanlarda genç insanlara oranla daha kısadır.
Telomerin ölümsüzlükle anılmasının sebebi ise boyunun kısalmasını engelleyecek bir gelişmenin yaşanması durumunda, ölümsüzlüğe bir adım daha yaklaşacak olmamızdır. Çünkü hücrelerimiz belli sayıda bölünmeyi gerçekleştirdikten sonra yenilenmeyi durduruyorlar. Telomerlerin ise bu bölünmeler esnasında boyunun kısaldığı bilindiğinden, eğer bu kısalma durdurulursa hücrelerin kendilerini yenilemesi de sürekli hale gelecek ve belki de hem yaşlanma hem de ölümsüzlük bulunmuş olacak.
5. Ölüm üzerine düşünmek zihnin sınırlarını zorlamak mıdır?
Ölüm üzerine düşünür müsünüz sıklıkla? Yoksa bu işi düşünürlere, filozoflara ya da yazarlara bırakanlardan mısınız siz de? Pek çok insan ölüm üzerine düşünmez, düşünmek de istemez.
Fakat sosyolojik ve psikolojik açıdan olaya baktığımızda, son senelerde yapılan araştırmalar da gösteriyor ki, ölümü düşünmek insanları sembolik ölümsüzlük kavramının içine bırakıyor. Şöyle ki, insanlar ölümsüz olmadıklarını bildiklerinden ötürü, onları ölümsüzlük kavramıyla bütünleştirecek şekilde çocuk sahibi olma, kendi isimlerini çocuklarına verme gibi düşüncelere kapılıyorlar.
Kısacası her birimiz, ölümü düşündüğümüz anda sembolik de olsa bu dünyada varlığımızı sürdürmenin yollarını arıyoruz, kendi neslimizi bir şekilde devam ettirip kalıcı olmaya çalışıyoruz.
Ayrıca bu konudaki bir ilginç bilgi de ölüm ile yüzleşince, Tanrı ve ölümden sonra yaşam inancı, herhangi bir dine inanmayan insanlarda bile artış gösteriyor.
6. Ölüm anlık bir süreç midir?
Ölüm gerçekten bir anlık bir şey midir, yoksa belli bir süreci mi içerir? Şöyle düşünelim; ölümü tarif eden bir an vardır zihinlerde. Kalbiniz atmayı durdurur, beyniniz kapanır. Sonrasında da ölürsünüz.
Özellikle kalp masajı tekniklerinin bu kadar gelişmediği dönemler için düşünürsek eğer, bu ana ulaşırsanız geri dönemezdiniz. Yani kısacası, ölümün tam anlamıyla gerçekleştiği ve geri dönülemez bir boyuta geçtiğiniz düşünülürdü.
Fakat şu an ölecek olsaydınız, vücudunuzdaki her hücre anında ölmezdi, değil mi? Bilinen o ki oksijenden mahrum kalmalarından sonra, hücrelerin ölmesi zaman alıyor, aniden olmuyor. Yani, doktor sizin öldüğünüzü açıklasa bile hücreleriniz tam anlamıyla ölmediği için hala bir şansınız var hayata geri dönmek için.
Elbette öyle bir an vardır ki artık ölüm tam anlamıyla gerçekleşmiş ve geri döndürülemez bir hal almıştır. Peki, bu an ne kadar bir süreyi kapsıyor sizce? Benim için 10 dakika iken, sizin için 1 dakika olabilir. Başkası için belki de 1 saat.
Sonuç olarak ölüm, gerçekten bir süreçtir.
Yorum Yazın
"Bir namazlık saltanatın olacak taht misali o musalla taşında"
Ölen kişi, ne sessizliğin uğultusunu duyar, ne de karanlığın siyahını görür.
2. ye bir ekleme yapayım; öldükten sonra deri çekilmeye başlar zaten vücut soğur soğuyan şey gerilir ve bu sebeple deri de gerilir tırnaklar ve saçlar uzuyor... Devamını Gör