Önce sizlere, daha önce yaşadığım depremlerden çıkarttığım deneyimleri aktarmaya çalışayım:
Depremin ilk günleri tüm ulus olarak kenetlenir, elimizden gelen yardımı yapmaya çalışırız. Nitekim Maraş depreminde de böyle oldu. Kimimiz para, kimimiz gıda, kimimiz giyecek yolladık. STK’lar, gönüllüler deprem bölgesine koştu, fedakarca çalıştı.
Bazı eksiklerine, geç kalmalarına ve koordinasyon yetersizliklerine rağmen devlet kurumları da sahadaydı.
Herkes elinden geleni yapmaya çalıştı.
Asıl sorunlar bu süreçten sonra başlıyor.
Deprem ve yaşanan afet bir süre sonra yavaşça gündemden kalkıyor. Afetin üzerinden iki-üç ay geçtikten sonra ülke kendi ‘normaline’ dönüyor ve depremzedeler kendi kaderlerine terk ediliyorlar. Bu, daha önceki depremlerde böyle oldu.
Korkarım yine tekrarlanacak…
Bu yüzden ‘normalleşmeyelim’ diyorum.
Çünkü biz ‘normalleşirsek’:
- Depremzedelerin yaralarının gerektiği gibi sarılıp, sarılmadığını takip edemeyiz.
- Depremzedelerin aş, iş, barınma ihtiyaçlarının sağlanıp, sağlanmadığını takip edemeyiz.
- Depremde ailesini kaybetmiş çocukların geleceğini garanti altına alamayız. Kötü niyetli kişi ve grupların ellerine geçmelerini önleyemeyiz.
- Bizleri bekleyen yeni depremlerle ilgili koruyucu tedbirlerin alınıp, alınmadığını takip edemeyiz. Bu konudaki yetkili kurumları tedbir almaya zorlayamayız.
- Bizlerden toplanan deprem vergilerinin nereye harcandığının hesabını soramayız.
Buraya yüzlerce başka sakınca yazmak da mümkün; düşündükçe sizlerin de aklınıza gelecektir.
Bu sakıncaları düşünerek lütfen ‘normalleşmeyin’. En azında sosyal medya paylaşımlarınıza depremle ilgili beğendiğiniz bir mesajı sabitleyin. Sabitleyin ki, sosyal medyaya her girdiğinizde gözünüze ilk çarpan gerçek olsun.
Sabitleyin ki, her gün depremzedelerin dertlerinin devam ettiğini hatırlayalım.
Lütfen ‘normalleşmeyelim’.
Instagram
Yorum Yazın
Normalleşelim mesajları dönmüyor hocam kafaya taktıkça kafayı yedik gözümüzü avizeden ayıramıyoruz her an ıhı oluyor mu lan bak titriyor hissi geliyor ama ge... Devamını Gör