Daha ne zorlanacaktık, dediğinizi duyar gibiyiz!
Devam edelim. Mükemmelliyetçilik iyi midir? Çok mu zorlayıcıdır? Mesela mutsuzluğa mahkûmiyet midir? Kendine karşı acımasız olmayı mı gerektirir? Dipteki narsist 'ben'le mi ilgilidir?
Maksim Gorki’nin söylediği gibi midir? Yaşam, insanların bastıramadıkları daha iyiye ulaşma arzuları yüzünden hep yeterince kötü mü olacaktır?
Neyse duruma bakalım:
Mükemmeliyetçilik erken yaşta başlayan ve giderek yaygınlaşan bir özellik. Ve çoğumuz mükemmeliyetçiliğin olumlu bir şey olduğunu düşünürüz. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar bu özelliğin içerdiği tehlikelere ve sağlık sorunlarına dikkat çekiyor. Bugün geniş katılımlı araştırmalarda her beş çocuk ve gençten ikisinin mükemmeliyetçi olduğunu görüyoruz ve bu bir salgın. Hatta belki de bir kamu sağlığı sorunu haline gelmeye başlıyor. Bu durum yeni kuşakların daha başarılı olduğu değil, daha üzgün, daha hasta ve potansiyelini tümüyle kullanamadıkları anlamına geliyor.
Mükemmeliyetçilik insanı geri tutan bir özelliktir. Hata yapmak ve bunlardan öğrenmek yetişkin insan olmanın bir parçasıdır, insanı kariyerinde ve genel olarak ilişkilerinde daha başarılı kılar. Mükemmeliyetçi insanlar, ne pahasına olursa olsun hata yapmaktan kaçınmakla hedeflerine ulaşmayı zorlaştırır. İnsanı geri tutmanın yanı sıra depresyon, endişe, saplantı, beslenme bozuklukları, kronik yorgunluk, uykusuzluk, kronik baş ağrısı, hazımsızlık gibi bir dizi önemli soruna da yol açabilir.
Yüksek standartlara sahip olma, motivasyon ve disiplin gibi özelliklerden dolayı 'sağlıklı' olabilecek eğilim, insanın kendisini hiçbir zaman yeterince iyi görmediği ve bu yüzden hedeflerinden geri tutan bir hal kazandığında sağlıksızdır. Sağlıksızlaşan mükemmeliyetçilikte kişinin hata yaptığı için kendisine vurduğu, ailenin beklentisini karşılayamama kaygısı yaşadığı görülür ve depresyona yol açabilirken, 'sağlıklı' özelliklerin bu tür olumsuz etkileri olmadığı gibi, koruyucu bile olabileceği belirtiliyor.