Bugün dün gibi, yarın asla gelmeyecek…
“Şimdiki anı yaşamıyorum. Ya geçmişte ya da asla olmayacak bir gelecekte yaşıyorum…'
-Irvin Yalom / Nietzsche Ağladığında
Hayatın kırılma noktalarından biri de emekliliktir. Türkiye bazında bunu değerlendirecek olursak;
Uzun yıllar boyunca kendine zaman ayırmaya ve kendine yatırım yapmaya fırsat bulamayan bireyler, emekli olduklarında bir “boşluğa” düşerler. Zamanlarının büyük bir kısmı çalışarak geçtiğinden yaşamları boyunca hobi edinmek ve iş dışında bir hedeflerinin olması “lüks” haline gelir. Bu sebeple de emeklilik onlar için geçim sıkıntısının devam ettiği, fiziksel rahatsızlıkları yeni bir işte çalışmaya el vermiyorsa, aldıkları emekli maaşı ile zorlukla geçindikleri bir süreç halini alır. Kısıtlı imkanlar içinde emeklilik döneminde de bir hobi edinmek lükstür. Bu nedenle de emeklilik dönemi; psikolojik rahatsızlıklar açısından riskli bir dönemdir. Özellikle depresyon, yalnızlık korkusu, yaşlılık takıntısı oluşabilmekte ve bunlar da Alzheimer’a zemin hazırlamaktadır.
Emekliliğe adaptasyonun sağlanabilmesi için bireysel olarak yapılacaklardan ziyade, devletin emekliliğe yapması gereken katkı oldukça önemlidir. Burada bireysel olarak verilecek önerilerin gerçekleştirebilmesi için, bireylerin kendilerini ekonomik anlamda güvende hissetmeleri gerekmektedir. Aksi halde, bireysel adaptasyon için sayacağımız maddelerin bir hayalden öteye gitmesi mümkün değildir.
Bir sabah uyandınız ve bir mucize oldu. Geçim sıkıntısı yaşamadığınız ve emeklilikte yaşa takılmadığınız bir toplumda yaşıyorsunuz. Nasıl bir emekli olurdunuz? Bu soruyu kendinize sorduğunuzda içinde bulunduğunuz şartlar çerçevesinde de size kendinizi iyi hissettirecek istisnalar bulabiliyor olmalısınız.
Peki neler yapılabilir?
- Fiziksel aktiviteler ile psikolojik iyi oluş arasında ilişki olduğu bir gerçektir. Her gün yürüyüş yapmayı ihmal etmeyin.
- Zor şartlar altında da yaşasanız, bir hedefinizin olması ve ne olursa olsun bu hedefi gerçekleştirmeye çalışmak iyi bir motivasyon kaynağıdır.
- Yaşadığımız dönemde masrafsız bir hobi bulmak oldukça zor olsa da, bir hobiye yönelin. Mandala, boyama vs.
- Gün içinde kısa da olsa kendinize zaman ayırın. Bu bir öz bakım aktivitesi (cilt bakımı, duş vs.) bile olabilir.
- Sağlıklı bir zihin için rutinden çıkın. Bir yere gitmek için farklı bir yolu kullanmak, farklı bir yerde kahve içmek gibi.
- İçinde yaşadığımız kültür ve çalışma şartları eğlenirken suçlu hissetmemize sebep oluyor olabilir. Hatta, nasıl eğleneceğimizi bilmiyor bile olabiliriz. Eğlendiğiniz ve size kendinizi iyi hissettiren aktiviteleri bulun. Eğlenmeyi hak etmek diye bir şey yoktur. Eğlence bir ihtiyaçtır.
- Nefes ggzersizi: Stresli olduğumuz dönemlerde, sempatik sinir sistemimiz aktif durumdadır ve bizi sürekli tehlikelere karşı tetikte, gergin tutar. Sempatik sinir sistemi aktif durumdayken, stresi düzenleyen kortizol düzeyi de yüksektir. Nefes egzersizleri kortizol düzeyini düşürerek stresin azalmasını, vücudun rahatlamasını, sindirim sisteminin çalışmasını sağlar. Kan şekerini dengeler ve uyku kalitesini arttırır.
*Nefes egzersizi örneği: Burnunuzdan karnınızı şişirerek nefes alın. Nefes alırken saniye tutun. Burnunuzdan aldığınız nefesin iki katı seviyede nefesinizi yavaşça verin. Örneğin; 3 saniyede alıyorsanız 6 saniyede verin. Üst üste değil aralıklarla yapın. Günde üç kere yapabilirsiniz.
Yukarıdaki sıraladığımız maddeler, hem çalışan bireyleri hem de emeklilik sürecindeki bireyleri kapsar ve psikolojik dayanıklılığımızı arttırır. Yaşadığımız şartlar iyi olmayabilir. Ancak, değiştirmeye gücümüzün yetmediği bazı durumlarda, bakış açımızı değiştirerek, bireysel iyi oluşumuzu koruyabiliriz.
Instagram
Yorum Yazın