onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
'Bazı Kelimeler Çok Güzel' Mottosu ile Kelimelerin Kökenine İnen Oluşum 'Lûgat365'

'Bazı Kelimeler Çok Güzel' Mottosu ile Kelimelerin Kökenine İnen Oluşum 'Lûgat365'

Gökhan A.
22.07.2015 - 14:41 Son Güncelleme: 22.07.2015 - 17:56

Çünkü kelimeler güzeldir. Bazıları daha güzel. Rengi, sesi, ahengi vardır.

Çünkü kelimeler güzeldir. Bazıları daha güzel. Rengi, sesi, ahengi vardır.
Çünkü kelimeler güzeldir. Bazıları daha güzel. Rengi, sesi, ahengi vardır.

Çoğu zaman farkında olmasak da gün içinde bazı kelimeleri özellikle sarf etmeyi ihmal etmeyiz. Çünkü o kelimeler söyleniş biçimi, ses  ve ahengi sebebiyle kullanan kişide çeşitli hazlar yaratır. Bu durum çoğu şiir ve romanı neden tekrar tekrar okumaktan vazgeçmediğimizi de bir anlamda açıklıyor olabilir.

Lûgat365, 'Bazı Kelimeler Çok Güzel' mottosuyla sosyal medya hesaplarından 365 gün boyunca duymaktan ve söylemekten haz duydukları aşağıda görebileceğiniz tarz kelime ve bu kelimelerin etimolojilerini paylaşıyorlar. Bununla yetinmeyen oluşum aynı kelimeleri defter, bez çanta ve posterlere basarak ilgililerin beğenisine sunmuş.

Twitter Instagram Facebook Dükkân

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

İşte o kelimeler ve kökenleri

İşte o kelimeler ve kökenleri
İşte o kelimeler ve kökenleri

Tebessüm: Nazikçe ve sessizce gülme, gülümseme. 

Dilimize Arapçadan geçmiştir. Gülümsemek mânasına gelen besm kelimesinden türetilmiştir.

Sukûtuhayal: Düş kırıklığı. 

Dilimize Arapçadan geçmiştir. Düşmek mânasındaki sukut kelimesiyle, düş mânasındaki hayal kelimesinin birleşiminden oluşmuştur.

Fedakâr: Başkasının iyiliğini kendi çıkarlarından üstün tutan. Özverili. 

Bir şey uğruna başka bir şeyden vazgeçme mânasına gelen Arapça kökenli fedâ kelimesinin, Farsça -kâr ekiyle melezlenmesi sonucu oluşmuştur.

Mütevellit: Dünyaya gelen. Doğan. 

Dilimize Arapçadan geçmiştir. Doğum mânasına gelen tevellüt kelimesinden türetilmiştir. Dilimizde -den meydana gelmiş, ileri gelmiş, oluşmuş mânalarında daha sık kullanılmaktadır.

Mübârek: Uğurlu. Bereketli. Saygı duyulan. Kutsal.

Dilimize Arapçadan geçmiştir. Bolluk mânasındaki bereket kelimesinden türetilmiştir.

İşkil: Tedirgin edici. Kuruntu. Şüphe. Zan.

Dilimize Arapçadan geçmiştir. Şüpheli ve güç anlaşılan mânasındaki işkâl kelimesinden türetilmiştir.

Kekre: Ekşi, acımtırak, buruk. 

Türkçe kökenli olan kelime, aslen develerin çiğnediği acı bir otun adıdır. Tat ve kokuyu niteleyen anlamını sonradan edinmiştir.

Târumar: Karmakarışık. Darmadağınık. Perîşan.

Dilimize Farsçadan geçmiştir. Tel ve saç mânasındaki tar kelimesiyle, yılan ve kıvrımlı şey mânasındaki mâr kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Merhamet:  Bir canlının acısı, hüznü ve pişmanlığı karşısında kayıtsız kalamama ve şefkat gösterme. 

Dilimize Arapçadan geçmiştir. Esirgeme ve bağışlama mânasındaki rahmet kelimesinden türetilmiştir.

Vicdan: İyiyle kötüyü birbirinden ayıran; iyiden haz, kötüden gam duymaya sebep olan manevî his. 

Dilimize Arapçadan geçmiştir. Kendinden geçecek kadar ilâhî aşk hâli mânasındaki vecit kelimesinden türetilmiştir.

Kuytu: Issız ve tenhâ yer. Işık ya da rüzgâr almayan yer.

Türkçe kökenli olan kelimenin koy kökünden türetildiği rivayet edilmektedir.

Kâfi: Yeten, elveren, kifâyet eden. Yeterli.

Dilimize Arapçadan geçmiştir. Yetişmek mânasındaki kifâyet kelimesinden türetilmiştir.

Naif: Saf, sade, kirlenmemiş. Deneyimsiz.

Dilimize Fransızcadan geçmiştir. Fransızcadaki naïf kelimesinin kökeni ise Latince doğuştan gelen, doğal olan mânasındaki nativus kelimesine dayanmaktadır.

Nâzende: Nazlanan, naz yapan, nazlı.

Dilimize Farsçadan geçmiştir. Kendini beğendirmek için ağırdan almak mânasındaki naz kelimesinden türetilmiştir.

Divâne: Deli. Aklı başında olmayan, aşkın buyruğuna girmiş kişi.

Dilimize Farsçadan geçmiştir. Kötü ruhlu yaratık mânasına gelen dîv kelimesinden türetilmiştir. 

Münzevî: İnsanlarla görüşmeyen, bir köşeye çekilmiş, yalnız kalmayı seven kişi. 

Dilimize Arapçadan geçmiştir. Köşeye çekilme mânasındaki inzivâ kelimesinden türetilmiştir.

Emek: Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü. Zahmetli çalışma. 

Türkçe kökenli olan kelime zahmet, acı ve eziyet mânalarına gelen emgek kelimesinden evrilmiştir.

Yadigâr: Bir kimseyi veya bir olayı hatırlatan şey ya da kişi. Hatıra.

Dilimize Farsçadan geçmiştir. Anı ve hatıra mânasındaki yade kelimesinden, yapan mânasındaki -kâr ekiyle türetilmiştir.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Gıybet: Bir kimsenin arkasından konuşma. Dedikodu.Dilimize Arapçadan geçmiştir. Göz önünde olmama mânasına gelen gâip kelimesinden türetilmiştir.

Hoyrat: Hırpalayıcı. İncitici. Kaba saba.

Dilimize Yunancadan geçen kelime, köylü ve taşralı mânasındaki horiates kelimesinden evrilmiştir.

Anne: Dünyaya can getirmiş insan; yaşam kaynağı. 

Türkçe kökenli olan kelime, na-na çocuk sözünden türetilmiş olan ana kelimesinden evrilmiştir.

Baba: Kızan, karışan, sinirlendiren. Koruyan, sarılan, özlenen; mânası yokluğunda daha iyi anlaşılan kişi. 

Birçok dilde benzerlik gösteren kelime, ba çocuk sesinden türetilmiştir.

Yas: Ölüm veya büyük bir felaket sonrası duyulan tarifsiz acı. Mâtem. 

Türkçe kökenli olan kelime yaş kelimesinden evrilmiştir.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
158
55
16
12
9
7
7
Yorumlar Aşağıda
Reklam