Kişinin tıbbi tüm verileri, teknoloji sayesinde sürekli toplanıyor ve tüm sağlık altyapısıyla paylaşılıyor olacak. Tüm sistem birbiriyle sürekli bağlantı içinde olduğu için, her yerden kişinin tüm sağlık geçmişine erişim mümkün hale gelecek. Yapay zekâ gibi teknolojiler sayesinde, olası bir rahatsızlık, hali hazırda toplanmış tüm verilerin yorumlanması sayesinde çok önceden öngörülebilecek ve kişinin hastaneye gitmesine dahi gerek kalmadan ev ortamında tedavi edilebilecek, önlem alınabilecek. Örneğin, 7/24 tüm verileri toplanıp incelenen, kalıtsal tüm ihtimalleri bilinen bir kişinin; 30 yıl sonra kansere yakalanma riski hesaplanabilecek ve buna göre aksiyon almak mümkün olabilecek. Bu şekilde yaşam süreleri uzayacak ve yaşam daha kaliteli hale gelecek.
5.0 ile birlikte yaşam standartları yükseleceğinden, eşit kaynak ve fırsatlara sahip olunacağından, kişinin kendine ve çevresine daha fazla zaman ayırması mümkün olacağından mutluluk artacak. Yani Mutluluk 5.0 kavramı da ortaya çıkacak, mutluluk anlayışımız ve mutluluğun hayatlarımızdaki konumu değişecek, daha öncül hale gelecek.
Toplum yapısı bu denli değişiyorken, siyasi yapının statik kalması beklenemez. 5.0 modeli; birey odaklı, değer yaratan, daha efektif, daha çok eşitlik ve güvenlik sağlayan bir yönetim biçimi arayışındadır. Bu da Siyaset 5.0 kavramıyla karşılanabilir. Bunun da temelinde yine teknoloji var çünkü yapay zekâ gibi teknolojilerle, siyasi kararlar daha hızlı ve doğru şekilde verilebilecek. Önyargılar ve ayrımcılık yok olduğu için daha insancıl bir anlayışın gelmesi ve sınırların kaybolması mümkün olabilecek. Mesafeler kısalacak, doğru haberlere ulaşmak daha mümkün ve hızlı olacak. Çıkar odaklı değil, birey odaklı bir anlayış olacağından ve kaynakların devamlılığı ile eşit dağıtımı gözetileceğinden ülkelerden bağımsız bir sistem oluşturulabilecek. Ortak doğru ve iyiye ulaşmak olası hale gelecek.
Eğlence 5.0 ile birlikte eğlence anlayışımız da bir dönüşüm içerisinde. Teknoloji ile birlikte, eğlence tüm duyu organlarına hitap eder hale gelecek. Sanal gerçeklik ve çevrimiçi sistemlerle; her an, her yerde, herhangi biriyle eğlence mümkün olacak. Konserler salonumuza gelecek, evimizden müzelerde gezebileceğiz, tek tıkla oturduğumuz yerden oyun ortamlarına dâhil olabileceğiz. Zamanda yolculuk yapıp, öğrenme biçimlerimizi geliştirebileceğiz. Yapay zekâ tabanlı programlar sayesinde düşünmemize gerek bile kalmadan, modumuza göre müzik veya hikâyeler dinleyebilecek hatta izleyebileceğiz. Sinema salonlarını ayağımıza getirebileceğiz ve yine yapay zekâ sayesinde, herhangi bir kurguya dilediğimiz sonu farkında olmadan yazabileceğiz. Spor salonuna gitmeye gerek kalmadan, kişisel koçumuzla buluşabilecek, grup derslerine katılıp en verimli şekilde spor yapabileceğiz. Evimizden gezilere katılıp, istediğimiz ülkeyi görebileceğiz.
Ve belki de en önemli değişimlerden bir tanesi olan, çevrenin ve çevreye yaklaşımımızın değişimi: Çevre 5.0. Toplumun çıkarlarını gözeterek, çevre kirliliği ve doğal afetlere çözümü temel alan 5.0 modeli; tüm süreci otomatize edeceğinden, insan bazlı tüm hataların ve verimsiz kullanımların önüne geçebilecek. Çözüm önerileri daha efektif ve uygulanabilir olacak, doğal afetler öngörülebilecek, tehlikeli bölgeler daha doğru şekilde belirlenebilecek. Yapay zekâ sayesinde, kaynak kullanımı optimum düzeye çekilebilecek. İsraf olmayacağında, doğal kaynaklar da insan kaynağı da en doğru şekilde kullanılıp, en verimli haline gelecek. Doğal kaynakların eşit dağıtımı mümkün hale gelecek ve kaynakların kendini yenileyebilmesi için çözümler üretilebilecek. Enerji kaynakları çeşitlenecek ve çevre kirliliğini en aza indiren sistemler oluşturulacak. Tarım sektörü de otomatize hale gelecek ve üretim en verimli haline evirilecek, yiyecek sıkıntısı ve kıtlık ortadan kalkacak.
Bazılarımız, gelişmelerin ve değişimin pek de aydınlık bir geleceğe varmayacağından emin. İnsanlığımızı kaybedeceğimize, yozlaşacağımıza, doğal seçilimle yok olacağımıza dair bin bir türlü felaket senaryosu var. Ancak 5.0’ın asıl vadettiği şey; hastalıkların ve hatta belki de ölümün olmadığı bir dünya düzeni. Acil durumlara anında müdahale edilebilen, en efektif çözümün saniyeler içerisinde üretilebileceği; deprem, tsunami gibi felaketlerin olmadan çok önce öngörülebileceği ve önlem alınabileceği; kaynak sıkıntısının olmayacağı bir dünya…
Felaket senaryolarını reddetmiyorum, yanlış adımlar elbette kötü sonuçlar doğurabilir. Benim her zaman ve asıl söylemeye çalıştığım şey; olumsuzlukların oluşmaması için geleceği öğrenmemiz ve onu en doğru şekilde kurgulamamız, yönetmemiz gerektiği fikri!
Evet, bildiğimiz anlamda homo sapiens; teknolojiyle entegre olmuş akıllı bir türe dönüşüyor olabilir. Bazılarımız buna olumsuz da bakabilir ama söylesenize, homo sapiens öncesi tür için hangimiz, keşke o günlerde kalsaymışız, daha iyiymiş dedik ki? Aksine, homo sapiens olmakla övünüyoruz, öncesini ilkel buluyoruz, cahil, çirkin… Bu durumda, 200 yıl sonra evirileceğimiz tür de homo sapiens için bunları söylemeyecek mi?
Tek bildiğim şey mi? Karanlıkta, ışık bulmak mecburiyetindeyiz. Bu ışık da bilgiden geçiyor, öğrenmekten, üretmekten ve belki de o çok korkulan robotlaşma sürecine dâhil olamayacak olan duygulara ve akla hitap eden sanattan. Bugünün serveti bilgi! Bilim ve teknolojiyi kavrayan, güce ve geleceğe sahip olacak.
Instagram
Twitter
Web
Yorum Yazın
Şu ateşi ve tekerleği de bulursak bu ülke gelişir yoksa ilk maymunlara(!) kadar geri gideceğiz 🤣🤣
Bazen sağa bazen sola evriliyoruz…