Hayri Cem ile Zihin Açıklığı 3: Bir Pul Koleksiyoncusunun Gözünden Dünya Kupası
Her hikâye bir iz bırakır; tıpkı bir mektubun üzerinde unutulan küçük bir pul gibi. O pul, sadece bir posta işlevinden öte, bir çağın tanığıdır. Kimi zaman bir futbol topunun peşindeki coşkuyu, kimi zaman Jules Rimet’in barış dolu hayalini anlatır. Hikâye anlatıcıları için, bu küçük görseller birer hatıra, birer köprü, birer hayal dünyasıdır.
Hayri Cem, işte tam da bu hikâyelerin izinden giderek hayatına anlam katan bir koleksiyoner. Çocukluk yıllarında babasının aldığı ilk pul defteriyle başlayan yolculuğu, onu uluslararası filateli sergilerinden Dünya Kupası ve Olimpiyat Tarihi üzerine kitap yazmaya kadar götürdü. Onun tutkusu, sadece pulları biriktirmek değil; bu minik görseller aracılığıyla futbolun ve insanlığın büyük hikâyesini anlatmak oldu.
Şimdi, Hayri Cem’in çocukluk hayalinden dijital platformlara uzanan bu büyüleyici yolculuğuna tanıklık etmeye hazır mısınız? Puldan futbola uzanan bu eşsiz hikâye, sizi tarihe dokunmaya ve tutkuların izini sürmeye davet ediyor.
- Pul koleksiyonculuğuna ne zaman başladınız?
- Bu iki tutkunun ortak bir projede buluşmasının hikayesini anlatır mısınız?
Her koleksiyoncu, koleksiyonunun sergilenmesini, başkaları tarafından görülmesini ister. Bu amaçla, ülkelerin posta idareleri ve filateli dernekleri belli dönemlerde sergi ve yarışma düzenlerler.
Size ilginç bir şey anlatayım, IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) 1976 yılında Kanada Montreal’de yapılan Olimpiyat oyunlarına bir yarışma dalı olarak spor içerikli koleksiyonları da dahil etti. Bu vesile koleksiyonlarımız Olimpiyatlarda da sergilenmeye başladı.
Bu oyunlara, Ulusal Filateli Derneklerin ve Ulusal Olimpiyat Komitelerinin seçtiği koleksiyonlar katılabiliyordu. Ben de Olimpiyatlara katılabilmek için Dünya Kupası ve Olimpiyat Tarihi koleksiyonlarımı düzenleyip, zenginleştirmeye başladım. Birkaç uluslararası sergide başarı elde ettikten sonra Olimpiyatlara katılma hakkını elde ettim. İlk kez 2000 yılında Sydney’de yapılan Olimpiyat Oyunlarına katıldım. Bu oyunlarda koleksiyonlarımın ikisi de gümüş madalya kazandı.
Bunun üzerine, bu koleksiyonları kitap haline getirip, daha fazla kişinin pullara ilgisini yöneltebilirim diye düşündüm. Dünya Kupası Tarihi adlı kitap böyle ortaya çıktı.
Daha sonra 2004 yılında Atina’da yapılan olimpiyatlara da katıldım. Orada da gümüş madalya aldım. Kitabım da IOC tarafından özel ödülle ödüllendirildi.
- Dünya Kupası tarihini bu kadar detaylı şekilde belgelemenin temel amacı neydi? Hangi kitlelere hitap etmek istediniz?
- Pul ve posta belgeleri, tarihteki önemli futbol anlarını nasıl yansıtır? Bu belgelerin önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Genellikle yaşanılan günler pullara yansıtılır. Örneğin, Dünya Kupasının yapılacağı ülke, kendi ülkesindeki stadyumları, ya da teknik direktörlerini veya ünlü futbolcularını pullara basabilir. Diğer ülkeler de benzer şekilde, kendi ülkelerine özgü pullar basarlar. Bu sayede diğer ülkeler hakkında bilgi edinmiş olursunuz. Ayrıca tarihsel olarak gelişimi de görebilirsiniz. Örneğin 1930 öncesi pullara baktığınız o tarihlerde kullan futbol toplarının, futbolcu kramponlarının günümüze kadar nasıl gelişip, değiştiğini görebilirsiniz.
- Jules Rimet'in Dünya Kupası'nın doğuşundaki rolünü detaylandırır mısınız? Onun vizyonu olmasaydı Dünya Kupası sizce nasıl bir evrim geçirirdi?
- 1930 Uruguay Dünya Kupası'nın tarihsel önemi nedir? Turnuvanın gerçekleştiği dönemdeki zorluklar ve Uruguay’ın ev sahipliği yapma konusundaki kararlılığı hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Tarihsel önemi ilk kez yapılan Dünya Kupası ev sahipliği yapmasıdır. Uruguay açısından önemi ise bağımsızlığının yüzüncü yıldönümü olmasıdır. Uruguay çok kısa zamanda tüm hazırlıklarını tamamladı, 'yüzüncü yıl' anlamına gelen Centenary Stadyumunu yaptı ama turnuvanın başlamasına iki ay kalaya kadar hiçbir Avrupa ülkesi katılmak için başvurmamıştı.
Hollanda, ev sahibi olmak için başvurmuş ama kabul edilmemişti. Bu yüzden turnuvaya katılmayı reddetti. İtalya, İspanya ve İsveç turnuvanın Avrupa’da yapılmasını istedikleri için Uruguay’a gitmeyi reddettiler. Kısa zaman için de Avusturya, Çekoslovakya, Almanya, Macaristan ve İsviçre de onlara katıldı. İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda FIFA tarafından yeterli bulunmamıştı.
Avrupa’nın bu tavrı üzerine Güney Amerika ülkeleri de bir araya gelerek, FIFA’dan çekilmekle tehdit ettiler. Bunun üzerine, Fransa, Belçika, Romanya ve Yugoslavya katılma kararı aldılar. Güney Amerika ülkeleri ile toplam 13 takım turnuvaya katılmış oldu. Katılımcıların hiçbir elemeye katılmadan FIFA onayı ile katılmış olmaları da bu turnuvanın öne çıkan özelliklerinden biridir.
- Mussolini'nin 1934 Dünya Kupası'nı propaganda aracı olarak kullanması gibi, futbolun siyasi amaçlarla kullanıldığı başka örnekler var mı?
- Gelecekte bu tür tarihi belgeleri ve pulları dijital platformlarda sergilemeyi düşünüyor musunuz? Bu, futbol tarihine olan ilgiyi artırır mı?
Evet hem kitabımı hem de koleksiyonlarımı yakın bir zamanda dijital ortamda yayınlamayı planlıyorum. Bunun futbol tarihine olan ilgiyi artıracağına inanıyorum. Ama benim asıl amacım, futbol tarihine olan ilgiyi artırmaktan ziyade pullara ve koleksiyonculuğa olan ilgiyi artırmaktır.
Çocukların ve gençlerin, sporla, müzikle, sanatla ilgilenmelerinin, onları suç ortamlarından uzak tutacağına inanmaktayım. Hobi edinmeleri, hobilerini geliştirmek için vakit ve çaba harcamaları çocukların ve gençlerin kültürel gelişmelerinde çok önemli bir yer tutar. Koleksiyonculuk da önemli bir hobidir. Koleksiyon herhangi bir obje grubuyla yapılabilir. Bu, pul olabilir, para olabilir, rozet olabilir, kibrit kutusu olabilir, kalem olabilir. Bu konuda sınırsız alan var. Her hobi bir koleksiyona dönüşebilir. Bu kitabın en önemli amacı da budur.
Bu hikâyeyi bizlerle paylaştığı için Hayri Cem’e sonsuz teşekkürler.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!