Eskiden Bu da mı Varmış? Gizemini Hala Çözemediğimiz Zamanla Yok Olmuş 10 Eski Buluş
İnsanlık tarihi belki de hayal bile edemeyeceğimiz kadar eskilere dayanıyor. Fakat ne yazık ki, zaman içinde kaybedilen birçok eski teknoloji var. Bazı toplumlarda bunlar o kadar yaygındı ki, kimse bir gün unutulur diye not etmeyi düşünmedi ve bu imparatorluklar yıkıldıkça o teknolojiyi sonsuza dek kaybettik. Bazılarında ise bu icatlar gizli sırlardı ve insanlar başkalarının bilmesini istemiyordu.
Gelin birlikte destansı savaş aletlerinden renk değiştiren kupaya bugün hala tarihçileri şaşırtan ünlü antik icatları inceleyelim. 👇
1. Antikythera mekanizması
Bu aleti 1900 yılında dalgıçlar Yunanlılara ait Çuha Adası yakınlarında bir gemi batığı incelerken bulmuş. Teknik olarak bilinen ilk bilgisayar. Yaklaşık 2 bin yıl öncesine ait olduğu düşünülüyor. Metal bir diski çevreleyen dişlilerle karmaşık bir yapıya sahip.
Elle kullanılan bu aletin güneşin hareketlerini not etmek, güneş sistemini takip etmek için kullanıldığı düşünülüyor.
2. Elastik Roma bardağı
Vitrum Flexile, Tiberius'un Antik Roma'daki hükümdarlığı sırasında bilerek yok ettirdiği öne sürülen esnek bir bardaktı.
Kaşifi bardağı Tiberius'a bir içki kabı olarak getirdi ve bardak kırılması için deneylere tabi tutuldu. Ancak bardak kırılmak yerine sadece içine çöktü ve onu bulan kişi kaseyi bir çekiçle tamir edip düzeltti. Bu esnek camı yaratma tekniğini bilen tek kişi oydu.
Camın altın ve gümüşten daha değerli olacağından endişelendiği için Tiberius adamı öldürttü. Teknik onunla birlikte öldü.
3. Rum ateşi
Bu destansı alet, Bizans imparatorluğu tarafından 600'lerden 1200'lere kadar savaşta kullanılmış ve insanlık tarihinde kaybedilen en ünlü teknolojilerden biri.
Bazı tarihçiler bunun bir tür napalm olabileceğini düşünüyor, ancak normal ateşten biraz farklı, jelimsi bir yapısı olan Rum ateşinin kimyasal bileşenleri hala çözülemedi.
Bizanslılar bu konuda onlara karşı kullanılmasını istemedikleri için hiç açık vermiyordu ve imparatorluk battığında bu ateş silahının tarifi de onlarla birlikte tarihe gömüldü.
Yapışkandı ve su üzerinde yanabiliyordu, sadece sirke, kum ve idrarla söndürülebiliyordu. Böylece Bizanslılar ateşi bir boru aracılığıyla gemilerine atıyor ve düşmanlarına gerçek anlamda ateş püskürtüyordu.
4. Şam çeliği
Game of Thrones'ta Valyrian çeliği, güçlü ve dayanıklı kılıçlar yapmanın unutulmuş bir yöntemidir. Valyrian çeliğinin Şam çeliğine dayandığını biliyor muydunuz?
Bu kılıç MS 1100'den 1700'e kadar Orta Doğu'da kullanıldı ve diğer kılıçlardan daha sağlamdı. O kadar keskindi ki taşı ve metalleri bile kolayca kesebilirdi. Desenli yüzeyi ile tanınıyordu.
Avrupalı askerler Haçlı Seferlerinden bu efsanevi çeliğin hikayeleriyle döndüler.
Onların kılıçlarını ikiye bölebilecek inanılmaz derecede güçlü kılıçları olan Müslüman askerlerin hikayeleri...
Aslen Hindistan'da ortaya çıkmış olabileceği düşünülen bu kılıcın Sri Lanka ve Hindistan'dan gelen özel bir madde ile üretildiği biliniyor. Sonraları bu kadar keskin ve buna çok yakın kılıçlar yapıldı elbette ama kılıç ustaları bu kılıç için belli bir tarif kullanmıyordu. İçgüdüleriyle ürettiler. Yani, hepsi öldüğünde, o zaman kullanılan teknik de onlarla birlikte öldü.
5. Roma sütunları
Görkemli devasa sütunları ile ünlü olan Antik Roma yapılarını bilmeyen yoktur. Bu sütunları birleştirmek o zamanda onlar için o kadar olağan bir şeymiş ki bir yere nasıl yapıldığını not etme gereksinimi duymamışlar.
Günümüzde üretilen çimentolar ortalama 80 yıl dayanıyor fakat binlerce yıldır ayakta duran bu yapılardaki çimento henüz bozulmadı.
Zaman içerisinde tarihçiler, Roma betonunu yapmanın gizli bileşeninin volkanik kül olduğunu keşfettiler.
Romalıların volkanik külü nasıl elde ettiği hala bir muamma. Deniz suyunu çimentoyu katılaştırmak için de kullandıklarına dair teoriler de var ancak yapılan tüm deneylerde çimentonun kuruması çok daha uzun sürüyor.
Roma betonunun gerçek içeriği ise tarihe karışmıştır.
6. Nepenthe
Nepenthe, Eski Mısırlılar ve Yunanlılar tarafından ağrı kesici ve antidepresan olarak kullanılan bir ilaçtı. Bu ilacı içince geçmişte yaşadıklarınızı unutturduğuna dair bir efsane var. Anlamı “üzüntüyü gideren şey.”
Ancak zamanla ortadan kayboldu. Afyon, pelin veya kenevir bitkisi olabileceği düşünülüyor. Afyon antik dünyada zaten biliniyordu ve düzenli olarak kullanılıyordu. Aynı ilaç için rastgele yeni bir isim oluşturmaları pek mantıklı değil.
Bazı tarihçiler, ilacın hiçbir zaman var olmadığını söylese de, Antik Yunan kayıtlarında ve Homeros'un destanında bu ilaca atıfta bulunuluyor. Kimyasallar hiçbir zaman kaydedilmediğinden, Nepenthe'nin ne olduğunu asla bilemeyeceğiz.
7. Vegvisir
Vegvisir ya da Viking pusulası olarak bilinen bu alet eski Viking efsanelerinde bulutlar veya fırtınalar bile olsa güneşin gökyüzündeki konumunu tam olarak belirleyebilecek büyülü bir mücevher olarak geçer ve gece boyunca denizcilere rehberlik eder.
Hep efsanevi olarak kabul edildi. Ancak son on yılda araştırmacılar Viking pusula teorisinin doğru olduğunu kanıtlayan bir kristal keşfettiler. Kalsitten yapılan bu kristal güneş ışığını ikiye katlayabilir, bu da güneş bulutların arkasındayken bile parladığı anlamına gelir.
8. Giza piramitleri
Hala ayakta duran bu destansı yapılar en popüler gizemlerden biri. Uzaylılardan, rampalara nasıl inşa edildiklerine dair çeşitli teoriler var.
Piramitler, ağırlığı 15 tona kadar çıkabilen 2.5 milyon kayadan yapılmış. Yine de Eski Mısırlılar bunları hareket ettirebilmiş. Bunun için zamanla kaybolmuş devasa bie makine teorisi de mevcut.
9. Sacsayhuaman taşları
Peru'da, 1400'lerde inşa edilmiş eski bir İnka kalesi olan Sacsayhuaman, birbiri üzerine yığılmış devasa taşlarıyla biliniyor.
Her birinin 100 ila 120 ton ağırlığında olduğu tahmin ediliyor. Hepsinin yüzeyi pürüzsüz ve birbiriyle mükemmel şekilde sıralı. Taşlar fırında eritilip kalıplara dökülmüş gibi duruyor. Oysa o dönemde hiç bu kadar büyük bir fırın olmamıştı.
Tarihçiler, taşların ateşle eritilmeden nasıl bu kadar düzgün olduğundan emin değiller. Güneş ışınlarını kullanmak için ayna ve cam fikirleri var ama İnkaların bu sistemleri kullandığına dair bir kayıt da yok.
10. Lycurgus kupası
4. yüzyıldan kalan bu bardak ışığın nereden geldiğine bağlı olarak renk değiştiriyor. Işık arkadan yansıtıldığında yeşim yeşili renkte, önden geldiğinde kan kırmızısı renginde oluyor.
Bu teknolojinin bin 600 yıl önce var olduğunu düşünmüyorduk, ancak bu antik Roma kadehi herkesin yanıldığını kanıtladı. 1990'larda araştırmacılar, kupanın eski bir nanoteknoloji formu kullanılarak yapıldığını keşfettiler.
Zanaatkarlar, 50 nanometre (bir tuz tanesinden daha küçük) olana kadar altını öğütmüşlerdi ve bardağı öyle yapmışlardı.
Çalışmalar bu zanaatkarların nanoteknoloji ustaları olduğunu ve benzer özelliklere sahip başka kadehler veya süs eşyaları da olması gerektiğini gösteriyor.
Kupa üzerinde hala araştırmalar yapılıyor, ancak Romalıların nanoteknolojiyi nasıl keşfettiklerini bilmiyoruz.
Görünüşe göre eski medeniyetler bizden çok daha ileriydi ancak bu icatlar imparatorluklar yıkıldıkça kayboldu.
Acaba bizim de sıradan olduğunu düşündüğümüz herhangi bir şey zaman içinde kaybolacak ve torunlarımızın kafa yorduğu eski bir gizem haline gelecek mi?
Bu içerikler de ilginizi çekebilir;
Yorum Yazın
Nevşehir'deki yeraltı şehrinin gizemi de çözülememiş halen, yakın bir arkadaşım arkeolog ondan biliyorum yerin altında 8 kat olan bu şehri kazarken çıkan top... Devamını Gör
Zamanında kullanılan ve gelecek nesillerin ne olduğunu merak edecekleri teknolojiye örnek kaset ve disket olabilir. Günümüzde bir çok kişi bunların gerçek ör... Devamını Gör