Eski Zamanlara Özlem: Aile Ne Demekti?
Çok klişe olacak belki ama “nerede o eski günler, eski gelenek ve görenekler” diyeceğim.
Neden biliyor musunuz?
Günümüzde şöyle bir bakıyorum da artık yuvalarımız toplanma yeri değil de ayrılma, ayrışma yerleri oluverdi zamanla.
Evet, belki belli bir saatte toplanıyoruz anne, baba, çoluk çocuk aynı çatının altına lakin sadece bedenler bir arada.
Anne desen ya TV karşısında o günün dizisi ne ise dalmış karakterlerin dünyasına.
Baba elinde telefon ya sosyal medyada ya da iş yerinde bitiremediği işlerin devamında…
Kardeşler, abiler bilgisayar karşısında…
Diyeceğim günümüz dünyasında dış uyaranlar hayli fazla.
Derde deva demişken…
Geçenlerde şöyle bir düşündüm de… Hatırlıyorum, ben çocukken annemin komşuları hem bize gelirdi hem de annem giderdi arkadaşlarına. Kulak misafiri olurdum konuşulanlara. O eşinden dert yakınır, diğeri görümcesini anlatır bu böyle yaptı şu şöyle oldu diyerek. Kısaca siz bu diyaloğa dedikodu diyebilirsiniz lakin ben derdini paylaşma diyorum çünkü dedikodu sonunda bir çözüme bağlanmaz ama annemlerin görüşmelerinin sonunda gözyaşları silinirdi, yüzlerde daha huzurlu bir ifadeyle ayrılırlardı saatlerin sonunda.
Bazen de dert benzerse kader ortağı olur, bu dertten mustarip tek ben değilim rahatlığıyla hafiflerdi sadırlar. Acaba diyorum efkarı dağıtacak dostlar, komşular kalmadı diye mi arttı yaşam koçları, danışmanlar, psikologlar? Ya da adım başı terapist varken niye çığırından çıktı, aldı başını gitti psikolojik rahatsızlıklar. Hep depresyonda insanlar…
Nerede birlikte oynanan masa oyunları?
Mesela bizde her yılbaşında tombala oynanırdı. Belki imkansızlıklardan o senenin ilk muzunu o gece yerdim. Nasıl da tatlı gelirdi bana. Şimdi bolluktan muzlar çürüyor dolaplarda.
Babamın parkta kardeşimle bizi oynatışı,
Ablamın saçlarımı özenle tarayışı,
Annemin pazar günleri kokusu önden gelen mis gibi ev yapımı kekleri, poğaçaları…
İşte bunlar hep terapiydi biliyor musunuz! Yani uzmanlar öyle diyor. Hatta üzerimize serdiğimiz o ağır ve kalınca gerçek yün yorganlar vardı ya… Onlar bile psikolojik olarak ruha iyi geliyor, güven hissi veriyormuş insana.
Babacığımın ikiz kardeşimle bana usanmadan ders anlatışı, annemin küvete su doldurarak bize havuz yapışı…
Yine annemin bayrama özel diktiği kıyafetler ve dikiş dikmeyi bize de öğretişi…
Bayramda sırayla ve hürmetle öptüğüm mübarek eller, mendile sarılarak verilen bayram harçlıkları…
Şimdi şöyle geriye bakıyorum da ne çok anı biriktirmişim heybemde.
Öğretmek demişken…
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!