Erkekliğe Adım Atmanın Söz Sahibi: Fitalat
‘’Erkek cinsiyetinin belirleyicisi pipi değil çevre ve genetiktir.’’
Dünyaya yeni gelecek bireyin cinsiyetinde etkili birçok faktör bulunmakta. Bu faktörlere bakıldığında söz sahibi genel de genetik oluyor ama çevresel faktörlerin etkisini göz ardı etmek pek sağlıklı bir düşünce tarafı olmayacaktır. Yeni yapılan çalışmalar da çevre etkisinin cinsiyetteki rolünü gözler önüne seriyor zaten.
Pittsburgh Üniversitesi bilim insanları tarafından yapılan yeni bir araştırma, fitalatlara maruz kalan gebelerin ne derece olumsuz etkilendiğini bir kez daha gösteriyor bizlere.
Fitalatlara maruz kalmak, annedeki gebelik hormonlarının olumsuz etkilenmesine ve bu durumun da erkek fetüs üzerine cinsiyet karakterinin yerleşmesinde bozukluklara neden olabiliyor.
Günümüze kadar sürekli söylenen ve desteklenen düşünce şu idi: Fitalatlara maruziyet erkek fetüste olumsuz değişikliklere sebep olabiliyor.’’ Ne yazık ki artık bilinen, sadece erkek fetüse değil aynı şekilde dişi fetüs üzerine de olumsuz etkilerde bulunuyor fitalat denilen maddeler. Her iki cinsiyet de tehlike altında.
Sözünü ettiğim araştırma 362 gebe ve bebekleri üzerinde gerçekleştiriliyor. Küçük bir denek grubu olarak görülebiliyor ama oldukça geniş bir gebe ve bebek grubu olduğunu belirtmeliyim.
TIDES olarak kısaltılan The Infant Development and the __Environment Study kapsamında 2010-2012 yılları arasında gebeliklerinin ilk 3 ayı içerisinde kanlarındaki hCG adı verilen insan korionik gonodotropin düzeyi ve idrardaki fitalat düzeyi ölçülüyor.
Bu hormon, gebeliğin 8. haftasına kadar Corpus luteum’dan salgılanır ve 8. hafta ile birlikte plasenta tarafından sentezlenmeye başlanılır. Bu hormon, gebeliğin devamının sağlanabilmesi yolundaki çok sayıdaki hormonlardan major bilinenidir. Ayrıca cinsiyet üzerine de etkileri vardır.
Bebekler dünyaya geldiklerinde anüs ve genital organlar arasındaki mesafeler (AGM) ölçülüyor. Erkelerdeki bu uzunluğun kısa ölçülmesi sperm sayısının az olmasına ve kalitesinin de düşük olmasına neden oluyor.
Kız çocuğa gebe kadınların idrar mono-n-bütil fitalat (MnBP) ve mono-benzil fitalat (MBzP) seviyeleri yüksekse hCG de yüksek, erkek bebeklere gebe kadınlarda ise hCG düşük görülüyor. Yani kız bebeğe gebe kalan annede fitalat arttıkça hCG de artıyor; erkek bebeğe gebe kalan gebede ise tam tersi azalıyor.
Erkek bebeklerde hCG yüksekliği kısa AGM ile ilişkili görülüyor ama kızlarda böyle bir ilişki bulunamamıştır. Yani anlayacağınız ilişki şöyle:
Erkek bebek için; Fitalat=kısa AGM= Sperm azlığı= Erkekliğe elveda!
Bu ilişki, hCG’ nin kızlarda fitalatların genital etkilerinin %8’ inden erkeklerde ise %20-30’ undan sorumlu olabilecekleri hesaplanmıştır.
Fitalat Hakkında Ne Söylenildi?
Amerikan Pediatri Akademisi (American __Academy of Pediatrics=AAP) tarafından 2008 yılında fitalat içeren bebek şampuanı ve pudraların kullanımından dolayı bebeklerin idrarında yüksek düzeyde fitalata rastlanıldığını bildirdi.
Amerikan Kongresi de aynı şekildeki çalışmaları sonucu çocuk bakım ürünleri ve oyuncaklarında fitalatları yasakladı ama nafile.
Geçen yıl Environmental Health’de yayınlanan araştırmada özellikle süt, krema ve kümes hayvanı eti ile beslenen bebeklerin Çevre Koruma Kurumu’ nun (Environmental
Protection Agency=EPA) emniyetli kabul ettiği sınırın 2 kat fazla fitalat aldıkları bildirilmişti.
Fitalatlar; yiyeceklere plastik yiyecek paketleri, eldivenler, konveyör bantlar veya sütün sağılmasında kullanılan plastik tüpler aracılığıyla geçebiliyor. Fitalatlar mürekkep ve kağıt etiketlerin içerisinde yer aldığını da unutmayalım.
Görünen o ki ne fitalatlardan vazgeçebileceğiz ne de erkekliğimizden.
Kateter, kan ve serum torbalarının kullanımı prematür bebeklerin kanında 4-160 bin kat yüksek seviyeye ulaşabiliyor ve doğan erkek bile olsa iş değişiyor, kızlığa doğru yol alıyor.
Anne rahminde fitalata maruz kalmak sadece cinsiyeti etkilemiyor, IQ seviyesinde 6 puanlık bir düşüşe de neden olabiliyor. Ayrıca otizmi artırabileceği yönünde bir düşünce de bulunuyor.
Fitalat ayrıca asosyal, hiperaktif bir karakterin oluşmasına zemin oluşturmakla birlikte anneye bağlılığın azalmasına da neden oluyor; özellikle erkek bebeklerde.
Gelelim baba kurumlar; FDA ve CDC’ye
FDA, kozmetiklerde kullanılan fitalatların emniyetsiz olduklarına dair yeterli veri bulunmadığını bildiriyor. CDC de şunları söylüyor: “Düşük miktarda fitalatlara maruz kalmanın insan sağlığına etkileri bilinmemektedir… İnsanlara etkilerinin belirlenebilmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.”
Netice olarak;
1) Fitalatlar günlük hayatta elimizin altında olan deterjandan şampuana, deodoranttan parfüme, böcek ilacından halıya, banyo perdesinden oyuncaklara, yiyecek ve içecek kaplarına kadar yüzlerce üründe var.
2) Yani bu ürünü hayatımızdan çıkarmak sizin de dediğiniz gibi mümkün değil ama etkisini azaltabilmenin yollarını bulmalıyız ve ona göre önlemler almalıyız.
3) Modern bir yaşamı seçmiş olmamız bu konuda sessiz kalmamız gerektiğini göstermiyor hiçbir şekilde. Özellikle anne karnındaki fetüs ve bebekler için ciddi tedbirler alınması da şart.
4) Sonuç olarak, erkekliğe adım atmanın yolu sünnet olmak değil fitalata karşı durmak olacaktır.
Referanslar:
1.) Adibi J, et al.: Endocrine Society’s 97th annual meeting. 2015.
2.) http://www.ehjournal.net/content/13/1/43
3.) http://www.nature.com/jp/journal/v34/n12/full/jp2014157a.html
4.) http://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0114003
6) http://www.futurity.org/phthalates-pregnancy-hormones-869302/
7) http://www.upmc.com/media/NewsReleases/2015/Pages/adibi-phthalate-fetal-development.aspx
8) http://www.healthaim.com/exposure-phthalates-pregnancy-may-harm-baby-boys/15927#
Stj. Dr. Mehmet GÜNATA
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi
www.mgunata.com
mehmetgunata@yandex.com
Yorum Yazın