Kitabın arka kapağında yaptığım yorumda; “Ülkemizde bilim dünyasının en önemli figürlerinden olan Tayfun Uzbay Hoca’nın aşkta, bilimde, özgüvende, zihnimizde, belleğimizde, sebeplerde ve sonuçlarda nasıl yanıldığımızı gösteren bu eşsiz kitabı, tam da ihtiyaç olan bir zamanda ‘zamanın ruhunu’ bize açık eyliyor, iyi ki de yapıyor, iyi yapıyor' demiştim. Şimdi de bu yazıda noktasına virgülüne dokunmadan Tayfun Hoca’nın İnsanlar ve Yanılgılar kitabından müzik ve zekâ ile ilgili bir kısmı sizinle paylaşacağım, bence iyi de yapacağım.
“Leyla ile Mecnun”, “Kerem ile Aslı”, “Tahir ile Zühre”, “Ferhat ile Şirin”, “Arzu ile Kamber” ve “Yusuf ile Züleyha”. Bu isim çiftlerine aşina olan herkesin aklına ilk anda tutkulu ve trajik sonlanan aşk hikâyeleri gelir. Bunlar yaşadığımız coğrafyaya ait folklorun en popüler aşk hikâyeleridir. Hepsinin ortak noktası kahramanlarının aşkın Nirvana’sını yaşamalarına rağmen sonunda kavuşamamaları ve ölerek sonsuzlukta buluşmalarıdır. Benzer kahramanlar farklı isimlerle başka coğrafyaların folklorlarında da var. William Shakespeare’in ünlü eserinde vücut bulan “Romeo ile Juliet” belki ilk akla gelebilecek örneklerden biri.
Amerikalı yazar Erich Wolf Segal’ın 1970 yılında yayımladığı Aşk Hikâyesi (Love Story) isimli romanı 33 dile çevrildi ve dünya çapında en yüksek satış rakamlarına ulaşan kitaplardan biri oldu. Romanın aynı başlıkla çekilen filmi de dünya çapında izlenme rekorları kırdı. Başrol oyuncuları Ryan O’Neal ve Ali MacGraw’ı da dünya çapında üne kavuşturdu.
Filmin aynı isimle Nejat Saydam yönetiminde çekilen Türkçe versiyonunda da tutkulu ve sonu hazin biten hikâyenin kahramanlarını Salih Güney ve Deniz Gökçer canlandırmıştı. Yeşilçam’ın önemli filmlerinden biri olan, 1955 yılında gösterime giren, senaryosunu ve yönetmenliğini Lütfi Ömer Akad’ın yaptığı Beyaz Mendil’de de benzer bir konu etkileyici biçimde işlenmiştir. Başrollerini Fikret Hakan, Ruth Elizabeth, Settar Körmükçü ve Ahmet Tarık Tekçe gibi dönemin sinema yıldızlarının oynadığı film seyircilerden büyük ilgi görmüştü.
Tutkulu ama sonu hep hüsranla biten aşklar sadece edebiyatın ve sinemanın konusu olmadı. Aşk her türden müziğin de büyük ölçüde ana temasını oluşturdu. Güncel veya klasik en çok dinlenen şarkılar aşk üzerine. Bunların önemli bir kısmını da umutsuz ya da kavuşmanın imkânsız olduğunu işleyen parçalar oluşturuyor. 1970’lerin ortalarından başlayarak etkisini 1990’ların ortalarına kadar sürdüren arabesk furyasında da öne çıkan hit şarkıların çoğu bir sevgilinin diğerine kavuşmasının önündeki engelleri ya da kavuşamamanın dayanılmaz trajedisini anlattı. Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Hakkı Bulut, Kibariye, Küçük Emrah ve daha birçok şarkıcı çoğu aşk acısı temalı arabesk eserler ile geniş kitlelere ulaştı.
Büyük bir tutku ile karşılıklı aşk yaşayanların hemen hemen hepsinin hikâyesindeki ortak noktanın kavuşamama olduğunu görüyoruz. Kavuşmaya ya bir hastalık ya sosyal statü olarak iki tarafın eşit olmaması, yani zengin kız fakir erkek ya da tersi veya iki sevgili arasındaki saf ve temiz aşka karaçalı gibi giren kötü niyetli üçüncü şahıslar engel olmuştur. Folklordan filmlere, edebiyattan şarkılara kadar konu olan, tutkulu ve büyük aşkların mutlu son ile çoluk çocuğa karışarak devam etmemesinin nedeni ne olabilir?
Sonu mutlu biten hikâyelerin ilgi çekmemesi mi yoksa hikâyeler kavuşma ile sonuçlansa izleyen süreçte aynı tutkunun devam edip etmeyeceğine dair belirsizlik mi? Mesela Kerem Aslı’ya, Leyla Mecnun’a, Ferhat Şirin’e kavuşsa ve birlikte yaşamaya başlasalardı aşkları aynı saflık ve tutku ile devam eder miydi?
Hiç kavga etmeksizin el ele göz göze diz dize bir ömür birlikte yaşlanırken de birbirlerine aynı tutku ile bağlı kalırlar mıydı? Çoluk çocuğa karışıp uzun süren bir evlilik hayatında bu kahramanlar arasında bir sadakat krizi ortaya çıkar mıydı? Mesela Kerem’in canı giderek tekdüzeleşen ilişkilerinden sıkılıp kendine başka bir Aslı arar mıydı? Ya da Aslı Kerem’in kendisini aldattığından şüphelenip hayatı hem Kerem’e hem de kendine zehredecek şekilde zorlaştırır mıydı? Ya da Ferhat ile Şirin şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmanın eşiğine gelir miydi?
Sonu kavuşma ile bitmediğinden bu büyük aşkların bir çatı altında bir ömür boyu nasıl süreceği ya da sonuçlanacağı hakkında bir bilgimiz yok. Sonu kavuşma, yani mutlu son ile biten Yeşilçam ve Hollywood’un tutkulu aşk filmlerinde de genellikle “saf ve temiz” bir aşk teması işlenmiştir. Cinselliğin ön plana çıkmadığı, film kahramanlarının adeta ilahi bir aşk ile birbirlerini çılgınca sevdiği hikâyelerde ilişkiye taş koymak isteyen kötülere karşı verilen savaş kazanıldıktan sonrası da belirsizdir. Çünkü iki sevgilinin birbirine kavuştuğu sahne filmin finalidir. Kahramanların birbirlerini aynı tutku ve coşku ile severek el ele diz dize kaç yıl geçirecekleri belirsizdir, zaten izleyen de merak etmez.
Yorum Yazın