Yani Poe’nun eserinden alıntı yapmış gibi ama asıl iş, kendi başyapıtını yaratmakmış.
Bir de Franz Kafka var, o da Fyodor Dostoyevski’nin derinliklerinde yüzdüğü bir zamanlar. Kafka’nın “Dönüşüm”ü, insanın içindeki yalnızlık ve varoluş meselelerini işleyerek Dostoyevski’nin ruhani çatışmalarının izlerini taşımış.
Ve tabii, Margaret Atwood’un “Damızlık Kızın Öyküsü” eseri, George Orwell’in “1984”ünden etkilenmiş. Yani sanki bir eserin üzerine diğerinin şapkasını koymuş gibi ama sonuçta her biri kendi öyküsünü anlatıyor.
Shakespeare’in eserleri de klasik eserlerden etkilenmiştir. Örneğin, “Hamlet”, antik Yunan tragedya yazarlarından ve Viking mitolojisinden izler taşırken, “Macbeth” eseri Holinshed’s Chronicles adlı tarih kitabından etkilenmiştir.
William Faulkner, yazar Gabriel Garcia Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık” eserinden etkilenmiştir. Marquez’in eseri, gerçeküstücü bir anlatımla aile tarihini anlatırken, Faulkner’in eserlerindeki karmaşık zaman anlayışından ve aile ilişkilerinin derinliğinden etkilenmiştir.
Günümüzde bazı yazarlar, aslında bir hikâyeyi, karakterleri veya genel kurguyu aynen kullanıp, sadece mekânı veya karakterleri değiştirerek yeni bir eser sunabiliyorlar. Yani, esasında temel hikâye ve fikir aynı, sadece dışarıdan bir gözlemci için bakıldığında sanki yeni bir şeymiş gibi gözüküyor.
Bu durumda, sanki eski bir kıyafetin üzerine yeni bir aksesuar takmış gibi oluyoruz. Yani temel yapı aynı, ama üzerine eklemeler yapılmış gibi. Bu da bazen edebiyat dünyasında özgünlük tartışmalarına neden olabilir. Sonuç olarak, esasen aynı fikir veya hikâye birkaç farklı şekilde sunulsa da bu durumda bazen yenilik arayışı eksik kalabiliyor gibi görünebilir.
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio