Görüş Bildir
Haberler
Diriltme Tıbbının Son Keşfi: Ölümden Sonraki Bilinç Hakkında İlginç Detaylar

etiket Diriltme Tıbbının Son Keşfi: Ölümden Sonraki Bilinç Hakkında İlginç Detaylar

Bilinç, gerçekten var olduğumuzun belki de tek kanıtı. 

Hakkında çok fazla soru olmasına rağmen, bilimsel olarak tam anlamıyla bir sonuca varamadığımız; cevaplarının ise genellikle felsefik ya da teolojik olduğu bir kavram. 

Bir grup araştırmacı ise bilimsel olarak cevaplar aramışlar bilinç üzerine. Bununla da yetinmeyip ölüm sonrası bilinç konusuna da girmişler. 

Buldukları sonuçlar ise oldukça ilgi çekici olmuş..

Kaynak: http://www.wired.com/2013/04/consciou...
İçeriğin Devamı Aşağıda

Diriltme Tıbbı

Stony Brook Üniversitesi’nde görev yapan Sam Parnia, ölüm çizgisini geçmiş insanlara diriltme tedavisi uygulayan bir doktor. Diğer deyişle, insanları ölümden döndürmeye yardımcı oluyor ve geri dönenlerden bazıları, hikâyelerle dönüyor. 

Parnia’ya göre ölümden dönen kişilerin öyküleri, başka hayatları kurtarmaya yardımcı olabilir ve hatta bilincin doğası hakkındaki geleneksel bilimsel fikirlere dahi meydan okuyabilir. 

Diriltme tıbbı, kalp masajının yirminci yüzyılın ortasındaki keşfinden doğdu ve bu tıbbi uygulamada, atmayı durduran kalpler yeniden canlanıyor. Okulun diriltme araştırması programının yöneticisi olan Parnia’ya göre bu zamana kadar elde edilen kanıtlar, insan bilincinin yok olmadığını gösteriyor. 

Seneler boyunca kalp masajı tekniklerinde gelinen nokta, bilinç denilen kavramın açık kalma süresini yarım saate, hatta daha da fazlasına çıkardı. Yeni yöntemler, yaşam ve ölüm arasındaki süreyi daha fazla genişletmeyi bile vaat ediyor.

Ölüm Anlık Değil, Bir Süreçtir

Ölüm gerçekten bir anlık bir şey midir, yoksa belli bir süreci mi içerir? Şöyle düşünelim; ölümü tarif eden bir an vardır zihinlerde. Kalbiniz atmayı durdurur, beyniniz kapanır. Sonrasında da ölürsünüz. 

Özellikle kalp masajı tekniklerinin bu kadar gelişmediği dönemler için düşünürsek eğer, bu ana ulaşırsanız geri dönemezdiniz. Yani kısacası, ölümün tam anlamıyla gerçekleştiği ve geri dönülemez bir boyuta geçtiğiniz düşünülürdü. 

Fakat şu an ölecek olsaydınız, vücudunuzdaki her hücre anında ölmezdi, değil mi? Bilinen o ki oksijenden mahrum kalmalarından sonra, hücrelerin ölmesi zaman alıyor, aniden olmuyor. Yani, doktor sizin öldüğünüzü açıklasa bile hücreleriniz tam anlamıyla ölmediği için hala bir şansınız var hayata geri dönmek için. 

Elbette öyle bir an vardır ki artık ölüm tam anlamıyla gerçekleşmiş ve geri döndürülemez bir hal almıştır. Peki, bu an ne kadar bir süreyi kapsıyor sizce? Benim için 10 dakika iken, sizin için 1 dakika olabilir. Başkası için belki de 1 saat. 

Sonuç olarak ölüm, gerçekten bir süreçtir.

Ölümden Geri Döndürme Bilimsel Olarak Ne Kadar Mümkün?

Ölüm, tıpkı bir felç gibidir ve bu, özellikle beyin için doğrudur. Felç durumunda, öncelikle beyne giden kan akışı durur. Buna rağmen beyin hücreleri hemen ölmez, kan akışı durduktan sonra sekiz saate kadar yaşar. 

Araştırmalardan elde edilen sonuçlardan birisi de, eğer doktorlar hücre içinde gerçekleşen işlemleri düzenlemeyi öğrenebilirse ve hücrelerin ölüm hızını yavaşlatırsa, geri gidebilir ve bir insanın ölmesine neden olmuş sorunu çözebilir. Ardından kalbi yeniden çalıştırır ve onları geri döndürür. Bir bakıma ölüm, hangi tedavilerin mevcut olduğuna göre geri döndürülebilir hale gelebilir. 

Fakat burada insanları haftalar ya da yıllar sonra hayata döndürmeyi hedefleyen dondurma işleminden bahsedilmiyor. Vücudu soğutmaktan, kısacası hücrelerin bozulma hızını yavaşlatmaktan bahsediliyor. Dondurma işlemi ayrı bir bilimsel olay ve hücre bozulmasını yavaşlatmaktan ziyade hücrelere zarar verecektir. Yani ölümü yavaşlatmayacaktır.

Bilinç, Beyinden Ayrı Bir Varlık Olabilir mi?

Bu çalışma sonrası akıllara gelen sorulardan birisi de ölüm sonrası yaşanan deneyimlerin, şu anki teknoloji ile çözümü son derece zor olan bazı tür beyi etkinlikleri olup olmadığıdır. Fakat şunu biliyoruz ki öldükten sonra beyne kan akışı durur. Ve bu kan seviyesi belli bir seviyenin altına inerse, beyinde elektriksel etkinlikler tamamen sıfırlanır. Kısacası, beyin çalışmaz vaziyette iken, beynimizde harekete geçen şeylerin olduğunu düşünmek pek de gerçekçi bir yaklaşım olmazdı. 

Bu araştırma sonrası varılan sonuçlar, beyin ve zihin arasındaki etkileşime dair mevcut fikirlerimizi de sorgulamaya itiyor bizleri. Tarihsel kanı, beyindeki elektrokimyasal işlemlerin bilince yol açtığıdır. Fakat bu artık doğru olmayabilir çünkü yapılan araştırmalar sonucu, bu işlemlerin ölümden sonra devam etmediğini görebiliyoruz. 

Ve bu bizi tek bir yere götürüyor: Beyinde bilinçten sorumlu olan keşfetmediğimiz bir şey olabilir veya bilinç, beyinden ayrı bir varlık olabilir.

Araştırmanın Bir Sonraki Basamağında Ne Var?

Parnia ve ekibinin bir sonraki hedefi, hayata döndürme açısından, beyinde ne olduğunu müdahalesiz bir şekilde, gerçek zamanlı ve gerçekleşmesi an meselesi olan herhangi bir tehlikeyi tespit etmemize ve geniş hasar gerçekleşmeden önce araya girmemize olanak sağlayan özel bir sensör kullanarak ölçmek. 

Bilinç konusuna gelince, öncelikli hedefleri, bir insanın bilinçli veya bilinçsiz hale gelmesine ne sebep oluyor bunu anlamak. Ayrıca cevap bekleyen sorulardan birisi de ölüm eşiğinin ardına gitmiş insanlarda bilincin nasıl mevcut olduğu. 

Şu ana kadar elde edilen verilerle söyleyebileceğimiz tek şey, bilincin yok olmadığıdır. 

Ama nasıl?..

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1197
400
200
75
62
44
5