Herkes zaman zaman içinde bulunduğu koşullar nedeniyle inişli çıkışlı ruh halleri ve çeşitli cinsel sorunlar yaşayabilir ve kendi başına bu sorunların üstesinden gelemeyebilir. Çoğunlukla sorunu yaratan koşullar değiştiğinde ya da ortadan kalktığında her şey normale döner. Bu durumdaki kişiler, sorunlarını partnerleriyle paylaşarak içsel dengelerini tekrar sağlar. Ancak bazen güven duyulan kişilerle yapılan görüşmeler yeterli olmaz ve kişinin cinsel sorunları kendi başına çözmeyeceği kadar karmaşıklaşır, içinden çıkılmaz bir hal alır.
Sürekli endişeli, bitkin ve halsiz hissetme, cinsel hayattan hatta hayatın bütününden zevk almama, bunalım, içine kapanma, yaşamak istememe gibi ruh hallerinin birkaç haftadan uzun sürmesi ya da organik nedenleri bulunmayan ağrılı cinsel ilişki, tatmin olamama, cinsellikten soğuma, sertleşme sorunları, erken boşalma, orgazm olamama, baş ağrısı, kalp çarpıntısı, mide ve sindirim sorunları gibi fiziksel rahatsızlıkların olması durumunda yapılması gereken, bir cinsel terapiste başvurmaktır. Örneğin, 6 aydan uzun bir süre, neredeyse her gün, günün büyük bir bölümünü isteksiz geçiren, sürekli bitkin olan ve cinsellikle ilgili hiçbir şeye ilgi duymayan, cinsellikten zevk almayan birinin cinsel terapiye ihtiyacı var demektir ve muhtemelen ona cinsel isteksizlik tanısı konulabilir.
Cinsel tatminsizlik veya sertleşme kaybı, çok şiddetli üzüntü, bitkinlik, umutsuzluk veya öfke ve çaresizlik duygularına yol açabilir ya da başka nedenlere bağlı oluşan bütün bu duyguların sonucunda ortaya çıkabilir. Bu normal bir psikolojik reaksiyondur. Kişinin cinsel sorunlarının üstesinden gelmesi, farklı süreleri gerektirebilir. Bu süre “cinsel sorunu kabullenme süreci” olarak adlandırılan ortalama 3-6 aylık süreyi de aşabilir. Cinsel sorun yaşayan kişi, kaybettiği cinsel özgüveni veya cinsel başarısızlıklarını hatırladıkça acısı tazelenir ama yaşanan acı ve diğer duyguların şiddeti zamanla azalır. Eğer böyle olmazsa ve uzun bir süreden sonra da kişinin normal duyguları ve günlük hayatı hâlâ üzüntüsünün etkisi altındaysa bu kişinin cinsel terapist yardımına ihtiyacı var demektir.
Cinsel sorunlar cinsel terapi ile çözülür.
Ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her on kadından sekizinin, her on erkekten yedisinin, hayatının belli bir döneminde cinsel sorun yaşadığı bilinen bir gerçektir. Mevcut sorunlar hayatı çekilmez bir hale getirir ve çiftin ilişkisini monotonlaştırır. İlişkisinde sorun yaşayan birçok kişi veya çift bu durumda ne yapacağını veya nereye başvuracağını bilemez. Böyle bir sorunla karşılaşan kişilerin aklına “Cinsel sorunlardan kurtulmanın yolu nedir? Sorun yaşandığında ilk önce kime başvurulmalıdır? Cinsel terapide nasıl bir süreç yaşanır? Ne kadar sürer? Cinsel terapinin amaçları nelerdir? Kimler cinsel terapiye uygundur?” gibi pek soru takılabilir.
Bir cinsel sorun yaşandığında öncelikle ilk görüşme için cinsel işlev bozuklukları konusunda deneyimli bir cinsel terapiste başvurulmalıdır. İlk görüşmenin ardından cinsel terapist danışanları bireysel değerlendirme görüşmelerine alır ve vaka analizi yapar. Bu ilk değerlendirmeler sorunun psikolojik, ilişkisel, duruma bağlı ya da fiziksel kaynaklı olup olmadığını belirleme açısından oldukça önemlidir. Değerlendirme görüşmelerinden sonra cinsel terapist gerekli gördüğünde, bir psikiyatri uzmanı, nöroloji uzmanı, üroloji uzmanı, jinekolog veya endokrinoloji uzmanından konsültasyon isteyebilir. Gerekli psikolojik testleri yapabilir. Çünkü cinsel sağlık bilimi için multidisipliner bir yaklaşım şarttır.
Hiçbir cinsel terapistin elinde sihirli bir değnek yoktur ve sorunları bir anda çözmesi beklenmemelidir. Cinsel terapist yalnızca belli bir sorun karşısında olası nedenleri gün ışığına çıkararak ve çözüme ulaşmaya çalışarak kişiye veya çifte yardımcı olmayı hedefleyen bir terapisttir yalnızca. Çift aslında kendi sorununu kendi çözer, cinsel terapist bilgi ve deneyimiyle onlara yol gösterir. Her dert dermanıyla gelir. Dert ayrıntılı incelendiğinde ve nedenleri saptandığında çözüm, bu analizin içinde saklıdır. Bir ilk gece hastalığı olarak bilinen vajinismus, orgazma ulaşma güçlüğü, uyarılma güçlüğü, erken boşalma, iktidarsızlık, cinsel isteksizlik gibi gerek fiziksel gerekse psikolojik kökenli sorunlarda cinsel terapiste başvurulabilir. Ayrıca, cinsel tedavinin sonuçlarının kısmen cinsel terapistin deneyim ve yeteneğine ama büyük ölçüde de danışanın veya çiftin iyileşme isteğine ve inancına bağlı olduğunu unutmamak gerekir.
Cinsel terapinin çoğu kez ekonomik açıdan pahalı olduğu düşünülse de öyle değildir ve son derece basit, eğlenceli çalışmalardan oluşan ve “aşk oyunları” adı verilen ev ödevlerini içerir. Daha çok karşılıklı konuşma yoluyla yolu ile yapılan eğitsel bir süreçtir. Seanslarda konuşmanın dışında başka bir şey yapılmaz, ev ödevleri adından da anlaşılabileceği gibi yalnızca evde yapılır.
Cinsel işlev bozuklukları kader değildir, tedavisi vardır. Yalnızca danışanların içinde iyileşmek için güçlü bir istek ve inanç varsa, cinsel terapistin durumu değiştirmek yönünde harcayacağı çabaya gerçekten katkıda bulunabileceklerinden eminseler, tedavileri gerçekten başarılı olacaktır. Yani, sonuca inanıldığında başarı mutlaka gelir. Ayrıca tedavinin başarısında danışanların ve yaşam koşullarının terapi için hazır olması büyük önem taşır. Özellikle de mahremiyet koşullarının oluşturulamadığı evlerde cinsel sorunların yaşanması kaçınılmaz bir sonuçtur.
Yorum Yazın