Akademik yapı içinde düşünüldüğünde ve doğru kullanıldığında, ChatGPT bir makaleyi kısaltabilir, bazı bölümleri yeniden yazabilir, dil bilgisi kontrolü yapabilir ve metnin tarzını geliştirebilir veya değiştirebilir. Ancak, kullanıcıların sohbet robotuna ne yapmasını istediklerine dair detaylı bir komut vermesi gerekmektedir. İşte burada kafayı biraz kullanmak gerekir.
Her ne kadar sistemi tarayarak bilgileri bizimle paylaşmaya çalışsa da ChatGPT’nin doğrulama için uygun bir seçenek olmadığı gerçek.
Benim asıl üzerinde durduğum konu eğitim.
Fikrimce; “Yapay Zekâ” eğitimde öğrenmeyi engelliyor.
Bazı öğrenciler bu konu ile ilgili öz eleştiri yapabiliyor. ChatGPT gibi yapay zekâ tabanlı araçların öğrenme sürecine olumsuz etkileri olabileceğini savunuyorlar. Öne sürdükleri endişeler arasında bu tür teknolojilerin özellikle öğrencilerin motivasyonunu düşürebileceği, öğretmenlerin öğrencilerin gerçek anlamda ne kadar bilgi edindiklerini değerlendirmesini güçleştirebileceği ve öğrencilerin yazma ile eleştirel düşünme yeteneklerinin gelişimini olumsuz yönde etkileyebileceği yer alıyor. Tüm eğitim sistemleri için ortak bir problem gerçek ölçme ve değerlendirme. Bunu yapay zekânın içinde olduğu bir öğrenme sürecinde ölçmenin ne kadar zor olduğunu bir düşünün.
Ayrıca, bu durumun öğrenciler arasında adil olmayan avantajlar yaratabileceği ve tembelliği teşvik edebileceği konusunda da ciddi kaygılar var.
Öğrenme dışında ChatGPT'nin öğrencilerin yazma ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerine engel olabileceği gerçeğini de unutmamak lazım. Daha ileri gidersek bu durum aslında çok da adil değil ve öğrencileri ister istemez tembelliğe sürüklüyor.
Özetle; yapay zekâ tabanlı sohbet platformları bizim muhakeme gücümüzü elimizden alıyor. Doğru ve yerinde kullanılmadığı durumlarda ciddi boyutta zihinsel atrofiye yol açıyor. Zaten sosyal medya araçlarında durağanlaşmış zihnimiz, akıl yürütmekten ve yorum yapmaktan aciz duruma gelmiş fenomen takipleri, kim, nerede, nasıl ve ne yapıyorların asıl merak konusu olduğu 24 saatlerimiz, bizi biz olmaktan almış gitmiş bile.
Bu yazının sonuna geldiğimde neyi özlediğimi fark ettim biliyor musunuz?
80’li yıllarda Şişli Bomonti’de bir kafede zincir ile sabitlenmiş, bir tost ve ayran karşılığında oynadığım game whatch’lar…
Hey gidi günler…
Instagram
Linkedln
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio