Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
“Cehalet Mutluluk Mu?” Sorusunun Bilimsel Yanıtı
İşte yüzyıllardır tartışılan o sorunun cevabı! Evet, cehalet bazen mutluluktur.
Bilimsel makaleler arasında oradan oraya savrulurken karşıma çıkan ve epey ilgimi çeken makalelerden derlemeler sunuyorum bu yazıda. Cehalet üzerine yazılmış felsefi, sosyolojik, psikolojik ve kültürel odaklı binlerce bilimsel çalışma bulunuyor. Bilimsel yaklaşım gereği elbette farklı bakış açılarıyla konu ele alınıyor.
Cehaletin faydalı fonksiyonlarının olabileceğini savunan görüşler de bu bakış açıları içerisinde yer alıyor. Bir sosyal bilimci olarak, mutluluk getirmeyecekse de bilgiyi, idraki ve hakikati tercih ettiğimi baştan söylemeliyim. Öte yandan konunun toplumsal boyutunda işin rengi biraz değişiyor. Siyasetten rekabete, uzmanlıktan kıskançlığa birçok toplumsal meselede cehaletten nasıl yararlanılabileceği konusundaki argümanları okudukça, ister istemez zihnimizde başka birçok meselenin perde arkası aydınlanıyor. Yazının sonunda fikrimin değişip değişmeyeceğini merak ediyorum. Peki sizce cehalet mutluluk mudur?
Cehalet nedir?
Cehalet toplumda nasıl işe yarayabilir?
1. Cehalet ve uzmanlık
Uzmanlık gerektiren hizmetlerin tüketicisinin bilgi eksikliği, uzmanların ayrıcalıklı konumunu korumasına yardımcı olur. Örneğin, tıbbi veya hukuki danışmanlık gibi özel hizmetlerin tüketicisinin cehaleti, uzmanların ayrıcalıklı konumunu sürdürmelerini destekler. Uzmanın bilgiye sahip olduğu, tüketicinin ise bilgiye sahip olmadığı bu ilişkide cehalet, hem gizliliği hem de uzmanlığı korur. Uzmanların sahip olduğu ayrıcalıklı statü, yalnızca tüketicilerin cehaletine bağlı değildir, ancak bu cehalet statünün korunmasında bir etkendir. Sürekli maruz kalma yoluyla tüketici, uzmanların sunduğu bazı hizmetlerin gerekliliğini sorgulamaya başlar. Örneğin, sıradan soğuk algınlıkları, hafif ateşler ve küçük yaralanmalar gibi durumların tedavisinde uzmanlara başvurma ihtiyacı azalabilir. Uzmanlar, bu tür 'aşınmalara' karşı kendilerini korumak için çeşitli yöntemler geliştirirler. Örneğin: Özel ve anlaşılması zor bir ifade dilinin kullanılması, çözüm için gereklilik arz etmeyen ancak karmaşık görünen araç ve tekniklerin kullanılması.
2. Cehaletin bilgi ve güç dağılımındaki rolü
Bilginin yaş ve cinsiyete göre kimlerin elinde olduğu, toplumlarda güç yapılarının korunmasını düzenler.
Okuryazarlık olmayan toplumlarda;
- Bilgi ve beceriler genellikle yaşlıların tekelinde toplanır ve bu, onların güçlerini pekiştirir.
- Cinsiyetler arası bilgi ve beceri farklılıkları, kadınlara güç kaynakları sağlar ve bilgiye erişimleri üzerinde erkeklerin kontrol sağlamasına karşı dengeleyici işlev görür.
- Yaşa dayalı bilgi farklılıkları nedeniyle geleneksel yaptırımlar güçlenir ve bu türlü toplumlarda istikrar sağlar.
Batı toplumlarında;
- Aile dışı bilgi ve beceri kaynaklarına erişimin artması, ebeveyn kontrolünde ve cinsiyetler arası güç farkında azalmaya yol açmıştır.
- Gençler, ebeveynlerinden bağımsız olarak beceri öğrenebildiklerinde ve kadınlar ekonomik bağımsızlık kazandıklarında, bilgi beceriler üzerindeki geleneksel erkek ve ebeveyn tekelinin gücü azalır.
- Ancak, bilgiye ve beceriye erişim sınırsız değildir; devlet tarafından uygulanan sansür gibi mekanizmalar güç yapılarını korumak için erişimi sınırlar.
3. Kıskançlığın önlenmesinde cehaletin işlevi
5. Geleneksel değerlerin güçlendirilmesinde cehalet
Cehaletin, geleneksel değerlerin ve normatif yapıların korunmasında stratejik bir araç olarak işlev görebilir. Alternatiflerin bilinmemesi, normatif sapmaların gizlenmesi, bireylerin grup çıkarlarına yönlendirilmesi ve sosyal düzenin istikrarının sürdürülmesinde cehaletin işlevselliği tartışılan bir konudur.
Cehaletin normatif yapıların korunmasındaki işlevi şöyle örneklendirilebilir; eğer toplumda sapkınlıkların yaygın olduğu bilinirse, bu bilgi bastırılmış sapkınlık eğilimlerinin açığa çıkmasına neden olabilir. Normatif sistem, ihlallerden çok ihlallerin bilinmesinden zarar görebilir. Sapkınlıkların bilinir hale gelmesi, toplumda normlara olan güveni sarsabilir.
6. Rekabet ve stereotiplerin korunmasında cehaletin işlevi
Sosyal gruplar, bireysel eğilimlerin önlenmesi yoluyla grup bağlılığını sürdürmek için belirli bir düzeyde cehalete ihtiyaç duyar. Aynı zamanda rekabetçi sistemlerde cehalet, hem eşitlik hem de sistemin sürdürülebilirliği açısından önemli bir işleve sahiptir.
- Serbest ekonomiye dayalı sistemde, tüm katılımcıların bilgiye eşit eriştiği varsayılır. Ancak bilgiye erişimdeki farklılıklar, eşitsizlik yaratır ve rekabetin özgür ve adil olmasını engeller.
Rekabetin sürdürülebilmesi için, rakiplerin birbirlerinin stratejilerini veya kararlarını tam olarak bilmemesi gerekir. Aksi takdirde aşırı güç birleşmeleri, rekabeti yok edebilir. Olası sonuçlar öngörüldüğünde rekabetin gereksiz hale gelmesi gibi durumlar ortaya çıkabilir.
- Stereotiplerin (kalıpların) korunması
Sosyal davranışlar, belli kalıp ve şablonlar üzerinden yürütülür. Bu şablonlar kişilerin özelliklerinin ve motivasyonlarının yanlış veya eksik anlaşılması, diğer bir ifadeyle tam bilinmemesi üzerinden şekillenir. Resmi yapılarda; roller dar ve kesin bir şekilde tanımlanır, bu da bireylerin ilgili olmayan kişisel özelliklerine dair cehaleti teşvik eder. Gayri resmi gruplarda ise; daha geniş bir kişisel bilgi ve etkileşim vurgusu vardır ve şablonların etkisini azaltır. Yakın ilişkilerde cehalet şöyle işlev görebilir; en yakın arkadaşlar bile birbirlerinin bazı alışkanlıkları ve düşüncelerinden habersizdir ve bu genellikle ilişkiyi olumlu etkiler.
Bürokratik yapılarda cehaletin korunması, bu yapıların işlevselliği açısından özel bir öneme sahiptir. Bürokrasi, bireylerin rollerinin dar ve kesin bir şekilde tanımlanmasına dayanır. Bu bir anlamda, “ilgili olmayan” kişisel özelliklere dair cehaletin teşvik edilmesidir. Böylelikle bireyler arasında gereksiz çatışmalar önlenir ve organizasyonun işleyişi düzenlenir. Örneğin, askeri hizmetlerde 'üniformaya selam verilir, kişiye değil' ilkesi, kişisel çatışmalara rağmen iş birliğini sürdürmeyi sağlar. Bürokratik yapılarda kişiler, rollerine uygun stereotipler doğrultusunda hareket etmeye teşvik edilir.
- Kaygı ve çalışma motivasyonu:- Rekabetçi sistemlerde, kişilerin mevcut durumları veya gelecekteki olasılıkları hakkındaki cehaleti, kaygı yaratmak ve performans düzeyini artırmak için kullanılır. Ancak, kaygı uzun süre devam ettiğinde motivasyon azalabilir. Aşırı kaygı, bireylerde kişisel sorunlara yol açarak verimliliği azaltabilir ve organizasyonun etkinliğini bozabilir.- Bürokratik organizasyonlarda, kurallar genellikle öngörülebilirlik sağlasa da, alt düzeylerdeki çalışanlar için bu kurallar durumu belirsiz hale getirilebilir. Dolayısıyla, çalışanların sürekli belirsizlik içinde performans göstermesini teşvik edeceği ve çalışma motivasyonunu artıracağı varsayılır.
7. Yeni deneyimler, eğlence, tesadüf ilkesi ve cehalet
- Cehalet, yeni deneyimlerin cazibesini artıran bir faktördür. Belirsizlik, örneğin bahis oyunları gibi deneyimlerin çekiciliğini büyük ölçüde artırır, çünkü sonuçların öngörülemezliği heyecan yaratır.- Şans oyunları ve beceriye dayalı oyunlar, performans farklarını eşitleyebilen ya da dengeleyebilen belirsizlik sayesinde popüler hale gelir.
- İşteki görevlerin monotonluğu ve öngörülebilirliği, eğlence faaliyetlerinde cehaletin rolünü daha önemli kılar. İş ve boş zaman arasındaki keskin ayrım, bireylerin belirsizlik içeren etkinliklere yönelmesine neden olabilir.