onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Beynimiz Nasıl Çalışıyor?

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

etiket Beynimiz Nasıl Çalışıyor?

Alican Elkorek
23.09.2023 - 17:26 Son Güncelleme: 29.09.2023 - 10:07

İnsanlık Halleri köşemizden merhaba! İlk bölümümüze hoş geldiniz. 

Bugün beynimizi konuşuyoruz. Ama beynimizin sadece kafamızın içindeki bir organ olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz çünkü beynimiz aslında merkezi sinir sistemimiz, omuriliğimiz ve gözlerimizden oluşuyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Doğduğumuzdan beri hissettiğimiz bütün duygular, düşünceler ve aksiyonlar bu göz-beyin-omurilik yani merkezi sinir sisteminde oluyor. Dolayısıyla beynimizle - bedenimizi aslında birbirinden ayıramayız.

Doğduğumuzdan beri hissettiğimiz bütün duygular, düşünceler ve aksiyonlar bu göz-beyin-omurilik yani merkezi sinir sisteminde oluyor. Dolayısıyla beynimizle - bedenimizi aslında birbirinden ayıramayız.

Bölüm Linki: Beynimiz Nasıl Çalışıyor? 

Duygular ve düşünceler dalgalarla gelip gidiyor. Ve bu döngü bütünsel olarak her hücremizi kapsıyor. Biz de buna haller diyoruz. Âşık olduğumuza dair bir kimyasal formülümüz oluyor veya çok öfkelendiğimizde, coşkulandığımızda, heyecanlandığımızda bambaşka kimyasal kokteyller bedenimizce servis ediliyor. 

Sinir sistemimiz, bütün biyolojik gerçekliğimiz demek. Yani hissettiğimiz ve yaşadığımız her şey, yani varoluşumuz. Bu sistem enteresan çünkü bize yaşamamız gerekenleri yaşatıyor, bazen uyarılıyoruz, bazen sakinleşiyoruz. Bunu bilinçli olarak, kontrollü bir şekilde avantajımıza kullanmak adına günlük hayatımızda nasıl ve neler yapabileceğimizi bölüm sonlarına doğru ve ilerleyen bölümlerde hep daha fazla anlatacağım ama önce beynimizde ve bedenimizde neler oluyor onu bir tık daha iyi anlamaya çalışalım. 

Merkezi sinir sistemimiz ve beynimizin görevleri nelerdir? 

1. Duyumlama / Hissetme  

Biz insan halimizle 5 duyumuzla sınırlı şekilde dünyayı algılayabiliyoruz, sorgulamadan bu duyumlama halini sürekli yaşıyoruz. Sorgulamadan derken, hiç durmadan duyumlamaya devam ediyoruz demek istiyorum. Duyumladıklarımızı algılayıp onlarla ne yaptığımızı aşağıda bahsedeceğim. Uzaylıların nasıl duyumladıklarını bilemeyiz, gerçi teknik olarak biz de uzayda yaşadığımız için hepimiz birer uzaylıyız ama mesela bu dünyadaki yılanlar, kendilerine özel duyu yetenekleriyle sıcaklığı hissederek kızılötesi ışınlar gönderip yaklaşan bir canlının karanlıktaki ısı haritasını çıkartabiliyor veya deniz kaplumbağaları ve bazı kuşlar dünyanın manyetik alanlarını hissederek okyanuslarda veya semalarda yönlerini bulabiliyorlar. 

2. Algılama / Kavrama  

Algılamak demek, sinir sistemimizle birinci maddeki duyumladığımız durumu anlamak ve bununla ilgili eyleme geçmek, gerekiyorsa konsantre olmak, öğrenmek ve deneyimi hatırlamak demektir. Sanki zihninizde bir sahne ışığı var ve bu spotları beden içinde veya beden dışında istediğiniz yere tutabiliyorsunuz. Şu anda orda olan son durumu önce duyumlayıp, sonra bunu algılayıp, yorumlayabiliyorsunuz. 

Farkındaysanız, bu zihninizdeki sahne ışıklarını o bölgeye tutmadan önce de, orada aynı şeyler oluyordu. Ve siz bunu sorgulamadan duyumlama halindeydiniz ancak aniden bir acı olsa veya alışık olmadığınız farklı bir dokunuş olsa, hemen tepki verirdiniz, bunu anlardınız. Çünkü dikkatimizi bedenimizde gezdirdiğimizde başka hiçbir şey düşünmeden duyumlama halini, algılama haline dönüştürebiliriz.

3. Duygular: 

Sinir sistemimizin en önemli görevlerinden birisi duyguları regule etmek. Nörologlar, Psikologlar, Felsefeciler duyguların ne anlama geldiği ve nasıl çalıştığıyla ilgili yüzlerce yıldır deliler gibi tartışıyor 😊 Ama görünen o ki bunlar her şeyden önce sinir sistemimizde gerçekleşiyor ve çeşitli kimyasallar ve elektrik döngüleriyle hayata geçiyor. Genelde bunlar kontrolümüzde olmayan, “başımıza gelen” hissiyatlar olarak algılanıyor ama aslında bunları dönüştürerek regule etmemiz gayet mümkün. 

4. Düşünmek: 

Düşüncelerimize karar verebiliriz. Onları seçebiliriz, yönlendirebiliriz. Bilinçli olarak onları yönetebiliriz. Düşünce patikalarımızı keşfedip, onların farkına varıp, istediğimiz şekilde istediğimiz yöne doğru patikalar yaratabiliriz. Bunları olumlu düşüncü zincirlerinden seçersek, en sonunda olumlu duygulara dönüşür. Bu da beynimiz ve bedenimiz arasındaki iletişimi aslında kanıtlar. Düşüncelerimizi geçmiş tecrübelerimizden veya gelecek projeksiyonlarından seçerek, hem dersler alabiliriz hem de ileriye yönelik planlar yapabiliriz. Anda kalmak çok değerlidir ama buna ulaştıktan sonra anda yaşamak daha değerlidir. Sadece olanlara tepki vermiyoruz, aynı zamanda hayatımızı yönetebiliyoruz. Tıpkı şu an bilinçli olarak burada olduğunuz gibi veya bazen içimizden gelen bir dalgayla her şeye şükretmeyi tercih ettiğiniz gibi. 

5. Eyleme geçmek:

Aslında bakarsanız; hayatımız boyunca gerçekleştirdiğimiz bütün duyumlama, algılama, duygular ve düşünceler en sonunda görülebilir eylemlerimize dönüşüyor ve onlarda bu dünyaya bıraktığımız büyük – küçük bütün eserlere can veriyor. Yazmak, paylaşmak, yaratmak, tasarlamak, çalışmak, üretmek gibi bütün eylemlerimiz, bu dünya için fosil kanıtlara dönüşerek kalıcı oluyor. Yani bizim içimizi, dışarıdaki dünyaya karşı biz yapan asıl olgu, günün sonunda, her zaman yarattıklarımız ve eylemlerimizdir.

Şimdi biraz en sevdiğimiz konudan bahsedelim: Nöroplastisite.

Şimdi biraz en sevdiğimiz konudan bahsedelim: Nöroplastisite.

Kendinizi değiştirmek ister misiniz? 

Yeni bir yetenek, yeni bir dil, enstrüman spor hareketleri, alışkanlıklar, derin öğrenmek veya herhangi bir konuda daimi motivasyon kazanmak ister misiniz? Kim istemez ki? 

Bunun formülü beynimizin nöroplastisite özelliğidir yani beynimizin o konuyla ilgili yeni nöronları oluşturmasına alan tanımaktır. Bu çocukluk ve ergenlik zamanlarında inanılmaz kolay çünkü beynimiz sünger gibi her şeyi emiyor fakat endişelenmeyin yaş aldıkça birazcık daha emek gerektirse bile yine de oldukça kolay. 

Direkt sonuca geliyorum; bunun anahtarı epinefrin salınımı, yani kon-sant-ras-yondur.

Siz odağınızı verdikçe nöroplastik gelişiminiz artacak. Uyarılmamız artmalı ki, odaklanabilmemiz artsın. Odağımızı arttırdıkça beynimiz ve sinir sistemimizdeki değişiklikler daha kalıcı olarak gerçekleşiyor. Ne kadar yoğunlukta ve ne kadar süre dahilinde konsantre kalabildiğimiz bu gelişim sürecinin anahtarı diyebiliriz yani biraz heyecan ve biraz gerginlik öğrenmek için gerekiyor çünkü bunlar uyarılma yaratarak, odaklanmamızı arttırıyor.

Bu arada enteresan bir ekleme daha yapmak istiyorum: 

Amacınız doğrultusunda oluşan bu yeni nöronların üretimi ve bunların arasındaki snapslerimizin güçlenmesi, öğrenmene eylemlerimizin kendisi esnasında değil, akşam uyuduğumuz zaman gerçekleşiyor. Uyku o yüzden, iyi öğrenmenin ve nöroplastisitenin en önemli faktörü.

Şimdilik, işin özetinde,

Beyin ve beden orkestramızı, sinir sistemimizin orkestra şefliğiyle yönetebiliyoruz ve gözlerimiz de bu merkezi sinir sisteminin ve beynimizin bir parçası, dedik. Bu yapının başlıca amacı duyumlama, algılama, duygular hissetmek, düşünebilmek ve hareket edebilmek yetilerini kullanarak içimizdeki kendi dünyamızla, dışımızdaki dünya arasında, enerjisi ve iletişim döngüsü hiç bitmeyen, doğa ananın tıpkı bir ekolojik sistem gibi natürel olarak tasarladığı, evrendeki en sofistike sinir sistemlerinden birine sahibiz. Bunun için bir saniye durup şükredelim. 😊 

Bu arada, bu sürece gönülden bağlanıp ona âşık olursanız ve sonuçları sizi motive ediyorsa bunları kullanarak kimyasal olarak beyninizi hackleyip işinizi kolaylaştırabilirsiniz. Aynı zamanda nihai ödüle veya hedefe odaklanırsanız devam etmek için gereken motivasyon molekülünü – yani dopamini – salgılayarak işinizi yine kolaylaştırabilirsiniz. Gerçekten güzel taktikler veriyorum. Daha iyi anlamak ve uygulamak için linkteki bölümün tamamını dinlemenizi öneririm veya sonraki bölümlerde vereceğim detayları da bekleyebilirseniz çünkü bu konu tüm dönüşümlerin temelinde yatıyor. 

İnsanların kendi sinir sistemini anlaması önemli, hayatımızın bütünü omurilikten geçerek kaslarımıza ve oradan da organlarımıza ulaşan elektrik akımlarıyla oluşuyor veya tam tersi oradan yukarıya giden uyarı ve akımlarla daimi bir dalgasal döngü halindeyiz. Yani ne kadar değerli olsa da her şeyimiz kafamızın içinde ki bir organ olan beynimizden ibaret değil 😊 Onu taşıyan beden ve sinir sistemimiz de, en az kendisi kadar önemli. Hepsi bir bütün.  

Otonom sinir sistemimize hükmetmek dünyanın en büyük trendlerinden biri. 

Adı üstünde yıllarca otonom sanılan bu sistemi aslında kontrol edebildiğimizi anladık. 

Ve yeni çağın akımı budur. İç halimizi fark edebilmek ve kontrol edebilmek çok önemli bir yeti. Bu sistemi regule etmeyi öğrenmek bizim için çok avantajlı. Biz değiştikçe çevremiz de değişecek, biz öğrendikçe çevremiz de öğrenecek, çevremiz öğrendikçe dünya değişecek. 

Onedio.com ailesine özel içerikler yakında burada olacak! 

Bu köşede çok değerli bilgiler her hafta yayınlanmaya devam edecek! 

Bizi tüm sosyal mecralardan eklemeyi ve paylaşmayı unutmayın. 

Sonsuz sevgiler.

YouTube

Instagram

X

'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio'

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam